BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,31
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Oyak sanığı malum cihazı anlattı

Danıştay saldırında yargılanan OYAK Güvenlik’in eski genel müdürü Orhan Çoban, duruşmada kendisini böyle savundu

Abone ol

OYAK Güvenlik’in eski genel müdürü Orhan Çoban, Danıştay saldırısından bir gün önce sökülen cihazın yerine bir başka cihazı Danıştay görevlileri istemediği için takmadıklarını savundu.

İddianamede keşif ve saldırının 5. katta yapıldığının anlatıldığını belirten Çoban, kendilerinin kurdukları kameraların ise otopark ile binanın ana girişini gösterdiğini söyledi. Çoban, kurdukları sistemin birinci önceliğinin de güvenlik olmadığını, personelin işe geliş gidişini takip etmek olduğunu belirtti.

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 6’sı tutuklu 10 sanığın yargılandığı OYAK Güvenlik davasına bugün devam ediliyor. Duruşmada sanık savunmalarına geçildi. İddianamenin bir numaralı sanığı OYAK Güvenlik’in eski genel müdürü Orhan Çoban savunmasına başladı.

KATLARDA KORİDORDA KAMERA YOK

Aralık 2010’a kadar OYAK Güvenlik’in genel müdürlüğünü yaptığını belirten Çoban, Danıştay’daki cihazın söküldüğü ve yerine yenisinin takılmadığı suçlamasının hatalı olduğunu ileri sürdü. İddianamede keşfin 5. katta yapıldığının anlatıldığını söyleyen Çoban, “Bizim kurduğumuz kameralar ise otopark ile binanın ana giriş kapısını gösteriyor. Katlarda, koridorlarda ve salonlarda kamera yoktur. Bu nedenle keşif görüntülerini sildiğimiz iddiaları doğru değil.” dedi.

Danıştay binasında kendi firmalarından çalışan hiç kimsenin bulunmadığını kaydeden Çoban, “Sistemi kurduktan sonra teslim ettik. Bundan sonra bizim yetkimiz Danıştay çağırdığında bakım ve onarım yapmak. Başka hiçbir sorumluluğumuz yok. Olay, failleri ve mağdurlarıyla hiçbir ilgimiz yok. Sosyal ilişkimiz bulunmamaktadır. Sadece OYAK ve Danıştay’ın ticari ilişkisi vardır.” diye konuştu.

BİLİRKİŞİYE SUÇLAMA

Danıştay’ın kendilerinden 8 kamera ve bir kayıt cihazı istediğini belirten Çoban, bilirkişi raporunda harddiskte arıza olmadığının bildirildiğini hatırlattı. Çoban, “16 Mayıs 2006’daki görüntülerin bilinçli şekilde silindiği belirtiliyor. Cihazda arıza olduğu açık. Arıza olduğu gerekçesiyle Danıştay bizi çağırıyor. Teknisyenimiz gidiyor inceliyor. Şefine danışıyor. Bizim görevlilerimiz ve üretici firmanın görevlileri arıza var diyor. Ama sadece bilirkişi arıza yok ve görüntüler silinmiş diyor. Bu kadar insan yalan mı söylüyor?” ifadelerini kullandı.

YERİNDE YAPILAMADIĞI İÇİN CİHAZ ŞİRKETE GETİRİLİYOR

16 Mayıs’ta sebep olmadan cihazın söküldüğü, yerine yenisinin takılmadığı ve saldırı günü olan 17 Mayıs’ta görüntü kaydedilemediği iddialarına cevap veren Çoban, “Danıştay’ın çağırması üzerine teknisyenimiz gitti. Biz de prensip arızayı yerinde tamir etmek. Tamir edemezse müşterinin izniyle cihaz merkeze getirilir. Merkezde de olmazsa üretici firmaya gönderilir. Yerinde tamir yapılamadığı için cihaz şirkete getiriliyor.” diye konuştu.

Şirketin elinde aynı cihazdan bulunmadığı için yenisinin takılmadığını savunan Çoban, “Sistemin kurulduğu tarihte Danıştay bilişim yetkilileri arıza durumunda başka cihaz kullanılmamasını, bilişim sistemlerinin bozulduğunu söylediler. Bu nedenle de başka cihaz takılmamıştır. Sözleşmemizde de arıza durumunda hemen yeni cihaz takılacak diye bir madde yok zaten. İlkemiz gereği biz hemen takmak isteriz. Ama elimizde aynı cihazdan yoktu.” dedi.

Kayıt cihazının genel sekreter yardımcısının odasında kilitli dolap içerisinde bulunduğunu belirten Çoban, cihazdaki arızanın kendileri tarafından yapılmasının mümkün olmadığını ileri sürdü.

PERSONEL OLMADIĞI İÇİN MÜDAHALE EDEMEDİK

3 Mayıs ile 16 Mayıs arasındaki arızaları da anlatan Çoban, “İddianamede ilk arızanın 3 Mayıs’ta olduğu söyleniyor. Oysa 13 Şubat’ta da arıza oldu. 3 Mayıs’taki arızaya personel olmadığı için müdahale edemedik. 5 Mayıs’ta müdahale yapıldı. 8 ve 9 Mayıs’ta da arıza meydana geldi. Müdahale edildi. 9 Mayıs’taki müdahalede harddiskin değiştirilmesine karar verildi ve 11’inde değiştirildi. 16 Mayıs’ta tekrar arıza verdi. Teknisyen gitti ve yerinde tamir edilemediğini belirledi. Şefine danışarak Danıştay görevlilerinin de izniyle cihazı alıp getiriyor.” şeklinde konuştu.

Kayıt cihazı olmasa da genel sekreter ve yardımcılarının odalarından görüntülerin izlendiğini belirten Çoban, aynı zamanda bilgisayarların kayıt da yapabildiğini söyledi.

Kurdukları sistemin birinci önceliğinin güvenlik olmadığını belirten Çoban, “Öyle olsa polis de izlerdi. Ama sadece genel sekreter ve yardımcıları izliyor. Birinci amaç otoparkta meydana gelen kazaları aydınlatması ve çalışanların işe geliş gidiş saatlerinin tespiti.” dedi.

16 Mayıs’taki görüntülerin silindiği iddialarını yalanlayan Çoban, “Cihaz kayıt yapmamıştı. Dosya oluşturmuş ama kayıt yapmamış. Olsa olsa boş dosyalar silinmiştir.” ifadelerini kullandı.

İddianameyi delil olarak mahkemeye sunduğunu söyleyen Çoban, “Çünkü keşfin 5. katta yapıldığını söylüyor. Orada da bizim kurduğumuz kamera yok. Olmayan kameranın olmayan görüntüsünü mü silmişiz?” diye konuştu.

İddianamede adı geçen Danıştay saldırısı, failleri, olayın oluş şekli ve Ergenekon sanıkları ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını ileri süren Çoban, söz konusu şahısların yaptıkları eylemlerin OYAK’ı bağlamadığını söyledi. Çoban, Cumhuriyet gazetesine bomba atılması olayı ve failleriyle de ilgilerinin bulunmadığını savundu.

Söz konusu cihazın 3,5 yıl süreyle OYAK’ta beklediğini açıklayan Çoban, “Daha sonra talep üzerine adli makamlara gönderdik. Bu cihazda olayla ilgili görüntü de yoktur, delil de olamaz. Sakladığımız iddiaları doğru değil. İstenmedi, istenince de gönderdik. Eğer bir suç unsuru olsaydı teslim eder miydik? Alkışlanmamız gerekirken tutuklandık.” dedi.