BIST 9.725
DOLAR 35,21
EURO 36,75
ALTIN 2.967,88
HABER /  SAĞLIK

Oturarak çalışmanın en büyük sonucu kronik rahatsızlıklar

Masa başında oturarak, hareketsiz çalışma ortamının kronik hastalıkları tetiklediğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murtaza Çit, "Bu kişilerde, kan basıncı ve kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı daha çok görülmektedir" dedi.

Abone ol

Modern iş hayatının rahatlığın yanı sıra olumsuzluklara da sebebiyet verdiğini anlatan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murtaza Çit, oturarak çalışanları bekleyen hastalıklar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Masa başı oturarak hareketsiz bir çalışma ortamının en çok kronik hastalığı olan kişileri etkilediğine dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murtaza Çit, gençlerde de hastalık oluşma riski ve özellikle genetik yatkınlığı olan gençlerin kronik hastalığa yakalanma sıklığını artırdığını ifade etti.

"MASADAN KALKIP YÜRÜYÜN"
Uzm. Dr. Murtaza Çit, "Kan basıncı ve kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı gibi hareketsizlikle kontrolü bozulan, diyet ve egzersizle sıklıkla kontrol altına alınabilen hastalıkların riski maalesef gününün çoğunu masa başında hareketsiz olarak geçiren kişilerde daha yüksek olmaktadır. Riski azaltmak için sık ara verip masadan kalkıp yürüyüş yapmak, hafif egzersizler yapmak, öğlen karbonhidrattan ve yağdan fakir diyetle beslenmek  gerekir" diye konuştu.

"KAHVALTILIK GEVREKLER MASUM DEĞİL"
Uzun saatler boyunca masa başında çalışmanın beslenmeyi olumsuz yönde etkileyeceğini ifade eden Medicana International İstanbul Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu ise günün ilk öğünü olan kahvaltıyla ilgili önemli tavsiyelerde bulundu:

"Açma, simit, poğaça, börek gibi proteinden yoksun kahvaltılar doygunluk sağlamayacağı gibi günün ilerleyen saatlerinde şeker tüketme isteğini arttıracaktır. Yumurta ve peynir gibi protein değeri yüksek, esmer ekmek gibi posa değeri yüksek besinlere yer vermeniz hem doygunluk sağlar hem de kabızlığı engeller. Yumurta ve peynire zaman ayıramayanlar, süt veya yoğurt ile posa değeri yüksek yulaf ezmesine yer verebilir, meyve katarak lezzetlendirebilirler. Kahvaltılık gevreklerin bilinçsiz kullanımı kilo aldırabilir, aman dikkat."

ÖĞLE YEMEKLERİNDE KARBONHİDRATA DİKKAT
Öğün atlamanın vücuda olumsuz etkileri olduğunun altını çizen Dyt. Yıldız Melek Aksoylu, "Bud durum ilerleyen saatlerde daha çok acıkarak yüksek enerjili atıştırmalıklara yönelmenize neden olabilir. Bir öğünde alınması gereken karbonhidrat miktarını cinsiyet, sağlık durumu, fiziksel aktivite, enerji ihtiyacı gibi birçok faktör etkilemektedir. İhtiyacınızdan fazla tükettiğiniz karbonhidrat şekerinizi hızla yükselttiği gibi hızla düşmesine de neden olacak, bu da halsizlik, uyku durumu, yorgunluk, tatlı isteği gibi sonuçları beraberinde getirecektir. Öğlen yemeklerinde aynı anda çorba, pilav-makarna grubu, meyve, tatlı ve şeker içeren içecekler tüketmek karbonhidrat miktarını oldukça arttıracak, çalışma veriminizi düşürecektir" uyarısında bulundu.

"ÇEKMECEDE SAĞLIKSIZ ATIŞTIRMALIK BULUNMASIN"
Ara öğünlerde bisküvi, çikolata, tatlı tüketmenin kilo alımına neden olacağı uyarısında bulunan Dyt. Aksoylu, "Ufak çaplı gözüken fakat yüksek enerji içeren bu atıştırmalıklar kilo almanıza neden olacaktır. Ticari şeker içeren paketli ürün tüketiminden uzak durmaya çalışın. Bunun yerine meyve, kuruyemiş, süt, yoğurt, ayran, kefir, leblebi, esmer galeta gibi besinleri tüketin. Çekmecelerinizden zararlı atıştırmalıkları uzaklaştırın" dedi.

"FAZLA KAFEİN BEDENİ YORAR"
Oturarak çalışan kişilerin sürekli atıştırmak istemesinin altında susuzluk yattığını belirten Dyt. Aksoylu, "Gerek stres, gerek uzun süren toplantılar sürekli yeme isteğinizi tetikleyebiliyor. Yeme isteğinizi tetikleyen diğer önemli faktör ise su içmemektir. Düzenli su tüketimi tokluk hissinizi arttırır. Su enerji vermez fakat hücreleriniz susuz kaldığında halsizlik ve kas yorgunluğu yaşarsınız. Metabolizma çalışma hızınız düşer. Erkekler kilogram başı 35 ml, kadınlar ise 30 ml su tüketmelidir. Bu tüketim bir anda olmamalı gün içinde dağılmalıdır.

Oturarak çalışan bireyler üzerinde yapılan çalışmalarda kafein alımının oldukça fazla olduğu, aşırı çay-kahve tüketiminin su tüketimini de engellediği tespit edilmiştir. Oysaki çay, kahve tüketimi arttıkça su tüketimi de arttırılmalıdır. Aşırı kafein tüketimi baş ağrısı, su kaybı, kalp çarpıntısı, kas kasılmaları gibi birçok sağlık sorununa neden olur. Günlük 400 miligramdan fazla kafein tüketilmemelidir" ifadelerini kullandı.

BAĞIŞIKLIĞINI GÜÇLENDİRMEK İSTEYEN BİTKİ ÇAYI TÜKETMELİ
Dyt. Aksoylu, bağışıklığın güçlü kalması adına tüketilmesi gereken bitki çaylarını şu şekilde sıraladı:
"Sürekli çay ve kahve tüketmek yerine bitki çayı tüketimini artırmanın sağlığınız üzerinde olumlu ve iyileştirici etkileri vardır. Bağışıklığınızı güçlendirip, hastalıklarından korunmak için kuşburnu, yeşil çay, beyaz çay, ıhlamur ve kış çaylarından faydalanabilirsiniz. Sindirim problemi yaşayanlar rezene ve biberiye tüketebilir. Stresi azaltmada melisa, adaçayı ve lavanta çaylarını değerlendirmelisiniz."