Son bir yılda ÖTV vergilerinin zamlanması Otomotiv Sanayii Derneği'nin tepkisini çekti. Son bir yılda artan vergi yüküne dikkat çeken dernek, şu açıklamayı yaptı.
Abone olOSD'den yapılan yazılı açıklamada, 1 Eylül 2003'den itibaren hurdaya çıkan araç yerine satın alınan yeni araçlarda, 2003 yılı için 3.5 milyar lira ve 2004 yılı için 4.5 milyar lira ÖTV indirimi uygulandığı, 25 Mayıs 2004'de, Bakanlar Kurulu kararı ile 2004 ÖTV indiriminin 26 Mayıs'tan itibaren yüzde 50 azaltılarak 2 milyar 250 milyon liraya düşürüldüğü anımsatıldı. Açıklamada, otomobillerde ÖTV oranlarının 14 Ekim 2003'den bu yana artırıldığı belirtilerek, en son Resmi Gazete'de dün yayımlanan 2004/8032 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile bir artış yapıldığı kaydedildi. ÖTV'nin otomobilin vergisiz fiyatına eklendiği ve bunun da üzerinden KDV hesaplandığı bildirilen açıklamada, ''Bu nedenle ÖTV değişikliği, KDV eklenerek satış fiyatında daha fazla artışa neden olmaktadır. Buna göre 14 Ekim 2003'den önce silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen araçlarda satış vergisi yükü (ÖTV ve KDV ile) yüzde 49 iken yeni artışla yüzde 61'e yükselmiştir'' denildi. Türkiye'deki otomobil üretiminin tümünün, kuruluşundan bu yana silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen otomobillerden oluştuğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Bu otomobiller, fiyatı nedeniyle halkın en çok tercih ettiği araçlardır ve otomobil pazarının yüzde 90'ını oluşturur. Son ÖTV düzenlemesi ile geçen bir yıl içinde bu otomobillerde büyük oranda vergi artışı meydana gelmiştir. Silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen otomobillerde bir yıl içinde vergi yükü yüzde 20.3 gibi yüksek oranda artarken, bu artış lüks sınıfa giren otomobillerde bile yüzde 5 dolayında bulunmaktadır. 2005 yılı başından sonra ÖTV indirimi de kalkınca bu artış oranı, yüzde 30'lar düzeyine yükselecektir.'' ''DÜZENLEMELER ADALETSİZ SONUÇLAR VERMEKTEDİR'' OSD açıklamasında, son bir yıl içinde motorlu taşıt araçlarında sık sık yapılan vergisel düzenlemelerin, sanayinin aleyhine olduğu ve adaletsiz sonuçlar verdiği belirtilerek, makro dengelerin korunması doğrultusunda ''cari işlemler açığının kapatılması'' veya ''ithalatın sınırlanması'' gibi bazı gerekçelerle yapılan tüm bu uygulamaların, kurulu otomotiv sanayinin aleyhine olduğu savunuldu. Vergi düzenlemelerinin sadece otomobili kapsamadığı, ''Bazı Kanunlarda ve 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'' ile bazı ticari araçların ÖTV'sinin de artırıldığı bildirilen açıklamada, bu artışın, Hükümet adına daha önce yapılan ''ticari araçlarda vergi artışı yapılmayacak'' şeklindeki açıklamaların geçersiz bulunduğunu gösterdiği kaydedildi. Açıklamada, 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu içinde yer alan ''Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar''da ÖTV yüzde 4 iken, uluslararası kurallara aykırı özel tanımlarla bazı araçlarda verginin artırıldığı, böylece Türkiye'de önemli bir üretimi olan araçlarda bu özel tanım ile vergi oranının yüzde 10'a yükseltildiği bildirildi. ''YENİ TEŞVİK MEVZUATI DÜZENLENMESİ BEKLENİRKEN...'' Açıklamada, otomotiv sanayinin büyük boyutlu ve doğrudan yabancı sermaye içeren yeni yatırımlar ile ilgili teşvik mevzuatının düzenlenmesini beklerken, pazardaki istikrarı ve üretimi doğrudan olumsuz etkileyecek olan sürekli aşırı vergi artışlarıyla karşı karşıya kaldığı belirtildi. Bu gibi uygulamaların istikrar ve güven isteyen yatırım ortamını zedelediği ve yatırım fırsatlarının harcanmasına neden olduğu vurgulanan açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ''Bu aşırı vergi artışları talebi sınırlayarak, vergi artışının açıklanan makroekonomik temel amaçlarına yönelik bir yarar sağlamayacağı gibi, ülkemizdeki vergi adaleti sınırlarını da zorlamaktadır. Vergi artışına konu olan otomobiller ve eşya taşımaya mahsus araçlar içinde yer alan hafif ticari araçlar son yıllarda Türk otomotiv sanayinin geliştirdiği en önemli ürünleri oluşturuyor. Büyük ihraç potansiyeline sahip bu ürünlerin iç pazarda aşırı vergilerle kısıtlanması, otomotiv sanayinin rekabet gücü açısından çok önemli bir darbe oluşturmaktadır. İç pazarda güçlü olmayan ürünlerin ihracatında aşırı bir risk bulunduğu gözardı edilmemelidir. Özellikle ülkemizde üretilen otomobil ve hafif ticari araçların üretimini tümü ile olumsuz etkileyecek olan bu artışlar sonucunda, bu yıl sağlanan ek istihdam artışının geleceği risk taşıyacaktır.'' Açıklamada, 50 bin KOBİ ile tam bir bütünlük içinde çalışan otomotiv sanayinin, geçmişte olduğu gibi bugün de sık sık vergi artışıyla karşı karşıya bırakıldığı, küresel nitelikli bu sanayinin, kısa vadeli vergi politikaları nedeniyle büyük risk altına sokulduğu ve gelişmesinin engellendiği savunuldu. Açıklamada, AB ile uyum için her türlü düzenlemenin yapıldığı günümüzde motorlu taşıt vergileri ile ilgili düzenlemelerde bu uyumun gözardı edilmesinin, sanayinin geleceği açısından çok sakıncalı olduğu belirtildi.