Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner, otizmin genetik bir bozukluk olduğunu ancak genetiğin tek başına bütün olguları açıklamaya yetmediğini bildirdi.
Abone olÇocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner, yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan ve nörogelişimsel bir bozukluk olan Otizm Spektrum Bozukluğunun sıklığının 2000'li yılların başında her 150 çocukta bir olarak tanımlandığını, günümüzde ise dünyada her 68 çocukta bir görüldüğünün belirtildiğini aktardı.
Otizmin dünyada üzerinde en çok bilimsel makale yazılan bozukluklardan biri olduğunu vurgulayan Öner, geçen yıldan bu yana konuya ilişkin 5 bin 400'ün üzerinde bilimsel makale hazırlandığını ifade etti.
Otizmde olgu sayısının artması karşısında araştırmacıların, sorunun sebepleri üzerine yoğunlaştığına işaret eden Prof. Dr. Özgür Öner, "Otizm genetik bir bozukluk. Ancak tek başına genetik nedenler bütün olguları açıklamaya yetmiyor. Çevresel risk faktörleri arasında en belirgin olarak görünenler, ileri anne-baba yaşı, doğumda bebeğin oksijensiz kalması ve vitamin D eksikliği" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Özgür Öner, otizmin genlerle ilişkisini inceleyen bilimsel çalışmalarda, sürekli farklı genlerde ortaya çıkan yeni mutasyonlarla sorun arasında ilişki olabileceğinin görüldüğünü belirterek, beyin görüntülemesi çalışmalarının da birçok ilginç bulgu ortaya koyduğunu bildirdi.
Öner, ayrıca bazı çalışmaların, bağırsaktaki mikroplarla, beyin gelişimi, işlevleri ve bağışıklık arasında yakından bir ilişki olduğunu da gösterdiğine işaret ederek, otizm olgularında bu konunun aktif bir şekilde çalışıldığını ancak bağırsak florasındaki değişikliklerin tam bir uyumla gösterilemediğini ifade etti.
Bu konuda daha fazla, güvenli ve farklı çalışmalarda teyit edilen bilgiler elde edilmesinin otizm açısından önemli bir açılım olacağını vurgulayan Öner, şunları kaydetti:
"Öte yandan erken teşhis ve tedaviye yönelik çalışmalar da devam ediyor. Tedaviyle ilgili yapılan çalışmalar erken yaşlarda başlayan ve anne-babayı hedefleyen eğitimlerin etkin olduğunu ve etkinin uzun süreli olduğunu düşündürmektedir. Diğer bir çalışmada ise B vitaminleriyle ilişkili olan folinik asit tedavisinin bazı çocuklarda dil gelişimini hızlandırdığı gösterilmiştir. Tekrar edildiği taktirde bu önemli bir çalışma olacaktır."