Muhteşem Yüzyıl ile başlayan Osmanlı tarihi tartışmaları hız kesmeden devam ediyor. Murat Bardakçı'nın kitabından şaşırtan kesitler...
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Muhteşem Yüzyıl dizisi için "Bizim öyle bir ecdadımız" yok demesiyle başlayan tartışma, haftalardır hiç hız kaybetmeden devam ediyor. Erdoğan'ın bu çıkışı eleştirilirken bir yandan da tarihimizin anlatıldığı gibi olmadığını da ortaya çıkarıyorlar.
Taraf gazetesinden Ertan Altan'ın Başbakan'ın sözlerini haksız çıkarmak istercesine Murat Bardakçı'nın Osmanlı'da Seks kitabına dayandırarak haber hazırladı.
ADINA KİTAP YAZILAN YEMENİCİ BALİ OĞLAN
Kitapta, 1686 yılında Hamamcılar Kethüdası olan İsmail Ağa tarafından kaleme alınan Dellakname-i Dil Küşa yani Gönüller Açan Tellaklar Kitabı adlı uzunca bir metin yer alıyor. İstanbul’un ünlü hamamları ve bu hamamlarda “kulamparaya peştamal çözen nazenin oğlanları” anlatan İsmail Ağa’nın kitabı kaleme almasının sebebi ise yine bir hamam oğlanı. Kılıç Ali Paşa Hamamı’nda “soyunurken” İsmail Ağa tarafından çok beğenilerek “iç oğlanı” yapılan Yemenici Bali Oğlan, “Bir kitap yazsan, içinde adımız geçse, tarihte hatırlansak” deyince İsmail Ağa, İstanbul’daki 2 bin 123 “parlak” tellaktan on birini seçerek anlatmaya başlamış. Tabii başta Yemenici Bali Oğlan. Kethüda’nın coşkulu üslûbunun katkısıyla, ortaya Osmanlı’nın en renkli eşcinsel metinlerinden biri çıkmış.
İsmail Ağa, “mahbûb-ı ziba” yani “yakışıklı sevgili” diye andığı Yemenici Bali Oğlan için şunları söylüyor:
“Henüz on beş yaşında ve güzellik tacı adının başında ve bu günahkârın mürg-i dili (gönül kuşu) yemenici oğlanın samur kaşında.” Zavallı Yemenici, gaddarlıklarıyla nam salmış 59. Yeniçeri Ortası’nın acemilerinden. Şahbaz bir yoldaşının altındayken baskın verilince defterli olup Kılıç Ali Hamamı’nda soyunmaya başlamış. Kethüda’nın deyişiyle, “Amma camekân odada, amma içeri halvette o nazlı oğlanın firuze kâsesini ejder misali demir kazık millerle oymuşlar.”
TOKMAKÇI KALYONCU SÜLEYMAN
Kethüda Efendi’nin “âdem ejderhası” diye anlattığı Kalyoncu Süleyman rağbet edilen bir “tokmakçıymış.” Bir gün kahvede otururken, Piyalepaşa hamamcısı ile tanışmış. Hamamcı, “Tamam, bana böyle şahbaz bir tokmakçı lazım” deyip Süleyman’ı hamama almış. İsmail Ağa, bu âdem ejderhasının hamam muamelesini anlatırken adeta kendinden geçmiş: “Uzan beyim, paşam deyip nicesini baldır bacağa atar, kıvamı geldikte kendi peştemalını fora edip dal... müşterinin ayaklarını öper... ”
İLK FAHİŞELER, İLK JİGOLOLAR
Murat Bardakçı diyor ki; “İstanbul halkı için seks skandalları, sık rastlanan olaylardandır. Hiçbir dönemde de engellenememiştir.”
Kitaba göre ilk kayıtlı fahişelere Kanuni Sultan Süleyman devrinde rastlanmış. Bununla birlikte ilk jigololar Yavuz Sultan Selim devrinde ortaya çıkmış.
KANUNİ DÖNEMİNDE ÜN YAPAN FAHİŞELER
Murat Bardakçı kitapta Kanuni döneminde İstanbul’da ün yapan ilk fahişelerin isimlerini bile veriyor: Arap Fatı, Giritli Narin, Atlıases Kamer, Kirteli Nefise ve Balatlı Ayni...
JİGOLO DÜŞKÜNÜYMÜŞ
Yavuz Sultan Selim döneminin milli kahramanı olan Bali Bey’in karısı ise jigololara tutkunmuş. Varını yoğunu genç erkeklere veriyormuş. Çift bu yüzden pek çok kez kadılık olsa da, yaşananlar Yavuz’un kulağına gitse de Bali Bey’in karısı genç erkeklerle ilgilenmekten bir türlü vazgeçememiş.
OSMAN PAŞA'NIN LEZBİYEN KARISI
Lezbiyenlikle ilgili gerçek hikâyelerden biri Sadaret kaymakamı Osman Paşa’nın karısının başından geçmiş. 1810 yılında Sadaret kaymakamı olan Osman Paşa’nın en büyük zaafı İstanbul’un en namlı lezbiyenlerinden biri olan karısına aşırı düşkünlüğüymüş. Karısı bir çingene rakkaseye gönül verip evde hanımların katıldığı içkili, müzikli meclisler düzenleyince dedikodular alıp başını gitmiş. Bu âlemler duyulunca, saraydan, “Karısına sahip çıkamayan devlete hiç çıkamaz” yazılı fermanla Osman Paşa’yı devlet görevinden azletmişler. Günah yalnızca halk içindi.