Osmanlı medeniyetinin merhamet hatıraları: Kuş evleri
Osmanlı döneminde köşk, cami, mescid, türbe, han, çeşme gibi yapıların duvarlarına inşa edilen kuş evleri, canlılara gösterilen merhamet ve sevginin yanı sıra mimari zarafetin de sembolleri olarak halen varlıklarını sürdürüyor.
Halkın sıradan yaşamından saray hayatına kadar gündelik akışta hemen her şeyi, canlının hakkını ve rahatını düşünmek üzerine tasarlayan Osmanlı medeniyeti, Selçuklu'dan aldığı Türk-İslam medeniyetini farklı milletlerden oluşan tebaasının da zenginliğiyle daha da yükseğe taşıdı.
Ulaşılan yüksek medeniyet, günlük hayata, ticarete, sanata, hukuka, askeri gelişime etki ettiği kadar insan ürünü mimari eserlere de sirayet etti. Söz konusu dönemde çağdaşı olan medeniyetlerin insan için düşünmediği, düşünemediği maddi ve manevi değerler, Osmanlı topraklarında hayvanlar için hayata geçirildi.
İtalyan yazarın dilinden Osmanlı'nın kuşları
İtalyan Yazar Edmondo De Amicis "İstanbul" adlı gezi-anı kitabında Osmanlı halkının ve medeniyetinin kuşlara verdiği değer için ayrı bir bölüm açarak, "Türklerin sıcak bir sempati ve itibar gösterdikleri her türden sonsuz sayıdaki kuşlar. Camiler, korular, eski surlar, bahçeler, saraylar kuş şakımaları, ötüşleri ve cıvıltılarıyla çınlar. Dört bir yanda kanat çırpışları duyulur." ifadelerini kullanıyor.
İtalyan yazarın Osmanlı medeniyeti ve kuşlarla alakalı değerlendirmeleri ise şöyle:
"Türkler için bu kuşların her birinin tatlı bir önemi ve müşfik bir anlamı var. Kumrular aşıklar içindir, kırlangıçlar yuva yaptıkları damları yangından korurlar, leylekler her sene Mekke'ye hacca gider, yalıçapkınlar insanların ruhlarını cennete taşır. İşte bu yüzden insanlar bu kuşları hem minnet hem de Allah sevgisiyle korur ve beslerler. Kuşlar da evleri, denizi ve mezarlıkları canlandırır."