BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Osmanlı çok eşli miydi?

Çok eşlilik tartışmaları sürerken bu akademisyenin Osmanlı hakkındaki sözlerine çok şaşıracaksınız.

Abone ol

ABD'de Illinois State Üniversitesi'nde doktorasını yapan ve bu üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan Filiz Barın Akman, 18. yüzyılda Osmanlı coğrafyasını gezen seyyahların verdiği bilgilere göre Osmanlı toplumunun sanılanın aksine çok eşli olmadığını söyledi. Barın, nüfus kayıtlarına göre de 1848 yılında Kahire'de evli erkeklerin sadece yüzde 2,7'sinin çokeşli olduğunu, aynı yüzyılda, İstanbul'da ise bu oranın yüzde 2 olduğunu kaydetti.

ABD'de Illinois State Üniversitesi'nde doktorasını yapan ve bu üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan Filiz Barın Akman, aylık kültürel aile dergisi Moral Dünyası dergisinin haziran sayısında yayınlanan yazısında Osmanlı toplumunu izleyen seyyahların izlenimlerini anlattı.
Erkeklerden farklı olarak, kadın seyyahların harem dünyasının içine rahatça girebilmeleri ve Osmanlı kadınının günlük yaşamını birebir gözlemleyebilmelerinin erkeklerin Oryantalist algılama çerçevesinde oluşturdukları "hareme hapis Doğu kadını" ve diğer Oryantalist "şehvet yuvası Doğu" gibi imgelere karşıt bir argüman oluşturmalarını sağladığını ifade eden Barın şöyle konuştu:

"Haremleri ziyaret eden Batılı kadın seyyahlar, Osmanlı kadınlarının günlük yaşamlarını ve kıyafetlerini ayrıntılı bir şekilde anlatmalarının yanı sıra günümüzde modern Türk toplumunda bile yanlış bilinen, Osmanlı kadınının evlilik, boşanma, mal edinme ve bunun gibi kanuni durumlardaki konumlarına, kendi toplumlarındaki kadınların durumuyla karşılaştırmalar yaparak değinmişlerdir. Harem hayatını yakından izleme şansı edinen pek çok Batılı seyyah çokeşliliğin sanıldığı kadar yaygın olmadığını söylerler. İstanbul'da üç yıl süreyle kalan İngiliz asıllı Kolonel Charles White'ın 1845 yılında yayınlanan "Three Years in Constantinople" adlı seyahatnamesinde, çok az ailede bir adamın birden fazla resmî nikâhlı eşi var. Çok az diyorum çünkü başkentte çokeşliliğin yüzde beş oranına bile yaklaşmadığı inkâr edilemez bir gerçektir. Devlette üst düzey görevliler ve çok zenginler haricinde çok nadir görülen bir olaydır ki hatta bu kesim için bile çokeşlilik bir istisna teşkil eder. Nüfusun devam eden artışını sağlayan orta ve alt sınıfa mensup halklar için ise çokeşlilik tamamen olağandışı bir olaydır. Bu ne kişilerin eğilimlerine ne de maddî kapasitelerine uyar."