Ergenekon davasının tutuklu sanığı Osman Yıldırım, gazeteyi kendisinin bombalattığını söyledi
Abone olBirinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine bomba attırdığı için pişman olmadığını belirterek, ''Bana oynanan bu oyunu bilseydim, içinde kim olduğuna bakmaz o gazeteyi havaya uçururdum'' dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen Ergenekon davasının öğleden sonraki bölümüne sanıkların taleplerinin alınmasıyla başlandı.
Tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bu soruşturmanın başından beri yaptığı saptamaların, TSK'nın komuta kademesinin resmi açıklamalarıyla da doğrulandığını savunarak, şunları söyledi:
''Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in 29 Temmuz 2011 günü yayımladığı TSK'ya veda mektubu, bizim bu yargılamanın başından beri söylediklerimizdir. 'Ergenekon' operasyonu, Cumhuriyet devrimini, Türk ordusunu ve İşçi Partisi gibi yurtsever güçleri hedef alan bir ABD operasyonudur.''
Tutuklu sanık Osman Yıldırım da Cumhuriyet gazetesine iki el bombasını kendisinin attırdığını önceki ifadelerinde söylediğine dikkati çekerek, ''Cumhuriyet gazetesine bomba attırdım, pişman değilim. Bana oynanan bu oyunu bilseydim, içinde kim olduğuna bakmaz o gazeteyi havaya uçururdum. Benim cezamı en üst sınırdan verin'' dedi.
Danıştay'a saldırı olayıyla hiçbir ilişkisi olmadığını söyleyen Yıldırım, devletini ve milletini sevdiğini ifade ederek, ''Devletini, milletini seven biri, Danıştay'a yapılan saldırıyı onaylar mı?'' diye konuştu.
İSMAİL YILDIZ
Sanık İsmail Yıldız ise verilen ilaçların etkisiyle kendisini ifade edemeyecek hale geldiğini, bu süreçte ayakta bile zor durduğunu ifade ederek, bitkinliği nedeniyle iki kez düştüğünü ve birinde burnuna, diğerinde ise ağzının içine 5'er dikiş atıldığını kaydetti.
İfadesi sırasında ağlayan Yıldız, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'na teşekkür ederek, ''İyi ki beni oraya göndermişsiniz. Ben gördüm. Türkiye'nin orayı görmesi lazım. Biz bu davanın yüz karası olduğunu söylüyorduk, ama aslında o hastane yüz karasıymış. Mahkeme yüz karası değilmiş'' dedi.
Bunun üzerine Hakim Haşıloğlu, ''Sizin sevkiniz, eski mahkeme başkanı Köksal Şengün tarafından cezaevi revirine yapıldı. Ben de duruşmada sizin doktora sevk işleminizin yapılıp yapılmadığını sordum. Hastaneye sevkiniz, revir doktorunun inisiyatifidir'' diye konuştu.
Tutuklu sanık Mehmet Demirtaş da hastaneye sevk edilmesinden önce İsmail Yıldız ile aynı koğuşta yattıklarını belirterek, ''Sayın Başkanım, insanlık adına İsmail Yıldız'ın tahliyesini talep ediyorum'' dedi.
BAZI SANIKLARIN CAN GÜVENLİĞİ
Duruşmada söz alan sanık Bedirhan Şinal ise can güvenliğinin tehlikede olduğunu, önlem alınmazsa sorumluluğun mahkemeye ait olacağını öne sürerek, şunları söyledi:
''Bu ifadeyi verdikten sonra can güvenliğimin tehlikede olduğunu size söyledim. Cezaevinin 1. müdürü, polislikten ayrılma bir insan. Kendisini kukla yapmışlar. Bana bir kalem vermeyen insanlar, şimdi permatik vermeye başladılar. Can güvenliğime herhangi bir şey geldiği takdirde sorumlusu heyetinizdir.''
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese Şinal'a, ''Cezaevi yönetimine dilekçe verdiniz mi?'' diye sordu.
Şinal da ''Zaten can güvenliğimi tehlikeye atan cezaevi yönetimidir. Beni tehdit eden adamlardan ben neyi talep edeyim? Allah rızası için izin verin savunmama devam edeyim'' diye konuştu. Özese de ''Talebiniz alındı'' dedi.
Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasına ilişkin davanın tutuklu sanığı Boğaç Kaan Murathan'ın avukatı Burak Bekiroğlu da mahkemeye bir dilekçe sundu.
Bekiroğlu, dilekçesinde, Murathan'ın can güvenliğinin sağlanması talebinde bulunarak, aksi bir durumda sorumluluğun mahkemede olacağını öne sürdü.
Duruşmaya avukatların taleplerinin alınmasıyla devam ediliyor.