Hürriyet başyazarı Osman Müftüoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı son açıklamalar ve alınan kararları Hürriyet'teki köşesinde değerlendirdi. Osman Hoca, her kafadan bir sesin çıktığı, doğrunun yanlışla harmanlandığı son derece karmaşık ve riskli bir noktada olduğumuzu söyledi.
Abone olÇin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve dünya geneline yayılan koronavirüs salgınında tespit edilen toplam vaka sayısı 64 milyon 9 bin 313'e yükseldi. Türkiye'de de vaka sayısı 30 bini geçti. Vakaların patlamasıyla birlikte yeni kısıtlama kararları getirildi. Hürriyet yazarı Osman Müftüoğlu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı son açıklamalar ve alınan kararları değerlendirdi. Geldiğimiz noktanın çok kritik olduğunu söyleyen Müftüoğlu, sosyal medya için uyardı.
Osman Hoca, "Pandemiyi başından beri büyük bir dikkatle izleyen, dünyadaki gelişmeleri de özenle analiz etmeye gayret eden 40 yıllık bir hekimlik tecrübesiyle herkesten şunu rica ediyorum: Lütfen aklımızı başımıza alalım. Lütfen en ufak bir hatayı dahi yapmamaya çalışalım. Lütfen sosyal medyada dolaşıp duran soytarılıkları, maskaralıkları bir yana bırakıp sadece aklın ve bilimin gereklerine uyalım. Eğer böyle yapmazsak bilelim ki canımız çok daha fazla yanacak ve Allah korusun başımız fena halde belaya girebilecek. Benden söylemesi!" ifadelerini kullandı.
Osman Müftüoğlu'nun yazısından ilgili bölüm:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı son açıklamalar ve alınan kararlar son derece önemli.
Durumun vahametine ve tehlikenin büyüklüğüne 3 haftadan bu yana ısrarla dikkati çekiyoruz. Daha 3 gün önce pazartesi günkü yazımızda da “Durum vahim” demiş ve tehlikenin büyüklüğüne dikkati çekmiştik. Ardından da “Salgın tabelasında sarı değil kırmızı ışık yanıyor, eğer toparlanmazsak çok daha can yakıcı önlemler bizi bekliyor diye uyarmıştık. Netice beklediğimiz gibi oldu. Bizim o yazımızda 4 Aralık Cuma akşamı başlayıp 14 Aralık Pazartesi sabahı bitmesini tavsiye ettiğimiz “kısıtlama paketi” aynen uygulamaya konuldu ama çok yerinde bir tedbirle başlangıç tarihi 3 gün öne alınarak 1 Aralık’a çekildi. Eğer bu tedbirlere de uymamakta ısrar edersek bilelim ki çok daha acı reçetelere katlanmak zorunda kalacağız. “Peki, bu kararlar yeterli mi?” sorusunun yanıtına gelince...
Pandemiyle savaşta geldiğimiz nokta son derece kritik bir dönemeç. Başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmemiz, doğru ve güvenilir kararlar verip daha süratli hareket etmemiz lazım. Çok daha önemlisi son kararlara milletçe inanıp güvenmemiz önemli bir ayrıntı. Bilelim ki salgının ilk dönemindeki hava maalesef kayboldu. Ne pandemiyi yönetenlerde, ne de kendimizde başlangıçtaki güvenden maalesef şimdi eser kalmadı! Daha açık söyleyeyim: Her kafadan bir sesin çıktığı, doğrunun yanlışla harmanlandığı son derece karmaşık ve riskli bir noktaya geldik. Bu nokta daha önce de belirttiğim gibi salgında “kırmızı çizginin” de giriş kapısıdır. Ya o kapıdan girmemek için yeni, etkili, kuvvetli çözümler geliştirecek, sadece aklın ve bilimin önerdiklerine uyacak, toplumsal işbirliğinden, dayanışmadan asla vazgeçmeyecek, çözümü sadece süreci yönetenlere bırakmayıp her birimiz kendimizi “kişisel bir kahraman” ilan ederek üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getirip bu beladan kurtulmaya gayret edeceğiz.
Bana göre yetmez ama evet
Eğer bu kararlar pazartesi yazımızda belirttiğimiz 3, 4 ve 5. maddelerle birlikte uygulanabilseydi yani “AVM’lerin açık kalma süresi kısıtlanıp şehirlerarası ulaşımda da HES kontrolü zorunlu hale getirilseydi ve bu önlemlere büyükşehir belediyeleri dahil tüm belediyelerin de katılımı sağlanarak toplu ulaşım meselesine daha net ve etkili çözümler getirilebilse ve tabii ki bu arada kademeli mesai uygulamasına geçilebilseydi” emin olalım ki daha net ve etkili sonuçlar alma imkânı bulabilirdik. Bu son önerilerimin İçişleri Bakanlığı genelgesiyle de çözüme ulaştırılması mümkün olabilir diye düşünüyorum.
Sosyal medyaya dikkat
Pandemiyi başından beri büyük bir dikkatle izleyen, dünyadaki gelişmeleri de özenle analiz etmeye gayret eden 40 yıllık bir hekimlik tecrübesiyle herkesten şunu rica ediyorum: Lütfen aklımızı başımıza alalım. Lütfen en ufak bir hatayı dahi yapmamaya çalışalım. Lütfen sosyal medyada dolaşıp duran soytarılıkları, maskaralıkları bir yana bırakıp sadece aklın ve bilimin gereklerine uyalım. Eğer böyle yapmazsak bilelim ki canımız çok daha fazla yanacak ve Allah korusun başımız fena halde belaya girebilecek. Benden söylemesi!