Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Oslo görüşmelerine ilişkin internete düşen bir videoyu bugünkü köşesine taşıdı.
Abone olTürkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, "Bir 'sızıntı' hikâyesi" başlıklı bugünkü yazısında Oslo görüşmelerinin sızdırılması ile ilgili detayları yazdı.
Oğur yazısında, KCK ve Kongra Gel'e yönelik Türk ve Belçika polislerinin operasyonlarından ilginç ayrıtılar ve bir de 'kronoloji' verdi.
Yıldıray Oğur'un Oslo görüşmelerini kim sırdırdı sorusuna yanıt aradığı bugünkü yazısından satırbaşları şöyle:
"Oneminute. Devletle PKK arasındaki, Oslo görüşmeleri olarak bilinen müzakere sürecindeki toplantılardan birinin ses kaydını Vimeo video paylaşım sitesine yükleyen kullanıcının adı.
Hakkında bildiğimiz bundan ibaret.
Eğer 13 Eylül 2011 günü Dicle Haber Ajansı (DİHA), bu ses kaydını haber yapmasıydı, kimsenin milyonlarca video içinde duran bu kayıttan haberi olmazdı. Haberin yapılış hikâyesi de çok tuhaftı. Hatırlayalım.. Önce PKK’ya yakın DİHA ses kaydını ve dökümünü haberleştirip abonelerine geçti. Sonra haber kısa bir süre sonra DİHA mahreçli olarak PKK’ya yakın Fırat Haber Ajansı’nda da haber oldu.
Bir süre sonra DİHA, sanal saldırı sonucu haberin siteye girdiğini belirterek, haberini geri çekti ve abonelerinden özür diledi. Bunun üzerine Fırat Haber Ajansı da haberini geri çekerek, şu açıklamayı yaptı: “Haber DİHA yetkililerinin, haberin kendilerine ait olmadığı yönündeki uyarısıyla yayından kaldırıldı. Okuyucularımızdan özür dileriz.”
Hadi diyelim ki DİHA’nin sitesi hacklendi ve uzun bir süre haber orada bir şekilde kaldı.
Peki, böylesine kritik bir sızıntı örgüte danışılmadan, sorulmadan mı Fırat Haber Ajansı’nda da haber yapılmıştı? Tuhaf.
Tek bildiğimiz, ses kaydının yer aldığı videoyu yükleyenlerin bunun bağıra çağıra PKK’nın ya da PKK yanlısı birilerinin işi gibi göstermek istemesi de bir o kadar tuhaftı.
Oneminute tarafından Vimeo’ya yüklenen ses kaydı, pek sık kullanılmayan Kongra-Gel bayrağıyla açılıyordu. 2003’te PKK yerine kurulan Kongra-Gel Brüksel merkezli bir yapı.
Sanki biri, bu sızdırmanın Brüksel’deki Kongra-Gel yetkilileri tarafından sızdırıldığını söylemeye çalışıyordu. Zaten sızdırılan görüşmede masada sesi duyulanlar arasında, Brüksel’deki Kongra-Gel yapılanmasında yöneticilik yapan Zübeyr Aydar ve bağlantılı KNK (Kürdistan Halk Meclisi) yöneticisi Adem Uzun da vardı.
ERDOĞAN'IN İÇYÜZÜ...
Tuhaflıklardan bir başkası ses kaydını siteye yükleyen kişinin videosuna başlık olarak “Erdoğan’ın içyüzü Erdoğan’ı yakacak”ı seçmiş olmasıydı.
Şayet, PKK tarafından yüklendiyse, fazla iç politikaya, Erdoğan’a oynayan bir başlıktı bu. Videonun altına yazılan ise örgüt jargonuna daha yakındı: “KCK Heyeti ile devlet heyeti arasında yapılan görüşmelere ait kayıtlar, Kürt halkına ve gerilla güçlerine karşı vahşi bir savaşa girişen Erdoğan ve AKP hükümetinin Türkiye toplumuna söylediği yalanları ve ikiyüzlü karakterini ortaya çıkardı.”
17/25 ARALIK TAPELERİNDE DE VAR
Hakan Fidan’ın konuşmalarının ağırlıklı olduğu 47.05 dakikalık ses kaydının diğer ilginç bir tarafı ise video kaydının arasına yerleştirilmiş yönlendirici başlıklar. 2011’de izlediğimizde pek ilginç gelmeyen o başlık tarzını, 17/25 Aralık’tan sonra internete yüklenen tapelerin hepsinde görmüş olmak tabii başka gözle bakmaya neden oluyor.
O ara başlıklara da şöyle bir bakalım:
“Barışın önündeki tek engel AKP’nin Türkiye toplumuna karşı ikiyüzlülüğü ve korkaklığıdır”, “Merkezi koordinatör ülkenin zorlamasıyla başlayan açılımı kendi projeniz olarak sunmadınız mı”, “Görüşmelerde taleplerimizin meşruluğunu kabul etmediniz mi”, “Önderlikle aramızdaki iletişim kanallarının açık tutulacağın kabul etmendiniz mi”, “Demokratik özerkliğin önünü açmak için bize söz vermediniz mi”, “Önderliğin kıymetini takdir etmediniz mi?”, “KCK’lıların serbest kalacağının güvencesini vermediniz mi?”
İlk ikisi dışındakiler AKP’yi sıkıştırmak için PKK’dan çok, MHP ’nin de sorabileceği sorular bunlar.
Peki, ses kaydı sızdırılan bu görüşme ne zaman yapılmıştı?
Ses kaydında Habur Olayı (Ekim 2009), Reşadiye Baskını’ndan (Aralık 2009) geçmiş zaman kipiyle bahsedildiğine, Newroz’a giden süreçte bir girişimden gelecek kipiyle bahsedildiğine ve Hakan Fidan Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak takdim edildiğine göre (MİT’e müsteşar yardımcısı olarak atanma haberleri 16 Nisan 2010’da çıkmış) en muhtemel tarihler Ocak, Şubat, Mart 2010.
Tahmini zaman aralığını biraz daha daraltabiliriz. Görüşme, 4 Mart 2010’dan da önce bir tarih olmalı. Çünkü o gün Belçika polisi Brüksel’deki Kongra-Gel binasını, Roj Tv’yi basıp o masada oturan Kongra-Gel Başkanı Zübeyr Aydar ve Adem Uzun’un da aralarında olduğu pek çok ismi gözaltına almıştı. Haberlere göre Zübeyr Aydar ve Remzi Kartal 25 Mart’a kadar gözaltında kalmışlar. Adem Uzun’un ne zaman bırakıldığı ile ilgili bir bilgi yok...
Ses kaydıyla ilgili bilgilerimiz bu kadar. Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu sızdırmanın arkasında paralel devlet olduğunu defalarca söyledi. PKK’dan da benzer açıklamalar geldi.
ESKİ BAŞKAN ÖMER ALTIPARMAK
Dört yıl sonra ilk kez biri ses kaydını kimin kaydettiği ve sızdırdığı konusunda isim verdi. Durup dururken bu ismi veren kişi de ilginç ve önemli. Emniyet İstihbarat Dairesi’nin meslekten ihraç edilen eski başkanı Ömer Altıparmak.
İzmir’de gözaltına alınan polislere desteğe giden Altıparmak, paralel devlet iddialarının merkezindeki en kritik isimlerden biri. Görevden alındıktan sonra İdris Naim Şahin’in partisinden siyasete de girmiş. Ergenekon’dan, Balyoz’dan tutuklanmış askerler, polisler, yıllarca hapis yatan İlker Başbuğ, Hanefi Avcı gibi devletin sırlarını hakim isimlerin yapmadığı bir şeyi yapıp, görevi icabı bildiklerini intikam için kullanmaktan çekinmemiş Altıparmak ve dört yıl sonra bu sızdırmayla ilgili ilk kez bir ismi telaffuz etmiş:
"Anayasal düzen üzerinde pazarlık yapılıyor. Özerklik hususunda terör örgütü mensupları ve hakem devletin mevcudiyetinde tartışmalar yürütülüyor. Bu, anayasamıza ve yasalarımıza da aykırı bir husus. Bu hususu Oslo görüşmelerini, hatırlarsanız katılanlardan biri de Sabri Ok'tu. Geçenlerde, 'Kürdistan'dan Türk polisi ve askeri çekilsin' diyen adamdı, masanın bir tarafında oturan. Öbür tarafta Adem Uzun diye dışişlerinden sorumlu bir adamı vardı PKK'nın. Maalesef meslek acemiliği mi dersiniz ne derseniz deyin, Oslo'da yapılan tüm görüşmeleri terör örgütü PKK'nın Adem Uzun denilen adamı üstündeki dinleme cihazıyla birebir kaydetti ve bunu terör örgütünün internet sitelerinde yayınladı. Birileri döndü bunu polisin üzerine atmaya çalıştı. Terör örgütü mensupları tarafından kaydedilmiş ve devleti zora sokmak için internet sitelerinde yayınlanan hususu bize yormaya çalıştılar."
Peki gerçek hikâye ne?
İşe ses kaydını yeniden dinlemekle başlayalım.
Hemen ilk dakikalardan itibaren kayıttan gelen kumaşa, zemine sürtünme seslerini herkes duymuş olmalı. Görüşme tutanaklarındaki bazı ifadelerden bu görüşmelerin ses kaydının resmen alındığı anlaşılıyor. Ama bizim duyduğumuz kayıtta, ses kaydeden cihazın mikrofonunun kumaşa sürtünme sesleri bunun amatör bir çekim olduğunu düşündürüyor. Bu sürtünme sesleri bazen, üzerindeki kişinin hareketiyle de artıyor Bu da bu kaydın resmî bir kayıt değil, birinin üzerindeki gizli bir kayıt cihazıyla kaydedildiğini düşündürtüyordu insana.
Parçaları birleştirelim.
4 Mart 2010 tarihini yeniden hatırlamakta fayda var. Brüksel’de masada oturan Zübeyr Aydar ve Adem Uzun’un Türk polisiyle koordineli bir operasyonda Belçika polisi tarafından gözaltına alınıp, ofislerinin arandığı tarihe.
Neredeyse ses kaydı sızdırılan son Oslo görüşmesinden (ki bu görüşmenin Oslo’da yapılmadığı biliniyor) hemen sonra olmuş bu operasyon.
Operasyonun neden yapıldığı, neler bulunduğu belirsiz. Çünkü bir süre sonra herkes serbest kalmış. Brüksel’deki PKK faaliyetleri hiçbir şey olmamış gibi (ROJ Tv’nin adını değiştirmesi dışında) devam etmiş.
Ama Ankara’ya göre bu operasyonla Oslo kayıtlarının sızdırılması arasında doğrudan bir ilişki var.
Evet, ses kaydını duyduğumuz Oslo görüşmesini kaydeden kişi Adem Uzun’du. Bunu, PKK’dan habersiz olarak yapmıştı. 4 Mart 2010 günü Belçika polisi Adem Uzun’u gözaltına alırken bu ses kaydına el koydu. Daha sonra Belçika polisi, bu ses kaydını Türk polisine ulaştırdı.
Daha önce Sabah gazetesinde çıkan bir habere göre bir polis ya da istihbaratçı bizzat gelerek bu kaydı teslim etti. Bunu neden yaptığı sorusunun cevabı ise meçhul. Ankara'ya göre bu kaydı internete sızdıran da polis yani cemaat...
İnternete düşen ses kaydı bir yıl sonra başka bir adreste daha bulundu. Polis, 13 Ocak 2012 günü 17 ilde 123 adrese birden yapılan KCK operasyonunda aranan BDP Diyarbakır İl Başkanlığı’nda Oslo kayıtlarını bulduğunu açıkladı.
Peki, biz bunu ne zaman öğrendik? 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı KCK soruşturmasında sanık olarak ifadeye çağrıldığında…
Hakan Fidan aleyhine olan deliller arasında bu ses kayıtları da bulunmaktaydı.
Neden sorularının cevabını hâlâ vermedik. Neden Adem Uzun görüşmeyi kayda aldı, neden Belçika polisi, Türk polisine Oslo ses kayıtlarını verdi?
Bir cevabımız yok henüz.
Belki küçük bir kronoloji herkese bir fikir verir.
Tekrar başa dönelim:
Ses kaydını sızdıran hesabın adı Oneminute’di.
29 Ocak 2009 Erdoğan, Davos’ta “one minute” çıkışını yaptı.
Ocak-Şubat 2010 Hakan Fidan Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak ilk kez Oslo görüşmelerine katıldı.
4 Mart 2010 Brüksel’de Adem Uzun ses kayıtlarıyla birlikte gözaltına alındı.
10 Nisan 2010, Hakan Fidan ABD’deki İran Nükleer görüşmelerinde Türkiye’nin Şerpa’sı olarak katıldı.
16 Nisan 2010 Hakan Fidan MİT Müsteşar Yardımcılığına getirildi.
24 Mayıs 2010 Hakan Fidan MİT Müsteşarı oldu.
31 Mayıs 2010 İsrail Mavi Marmara gemisine saldırdı.
Haziran 2010 Haaretz’de Mossad’ın Hakan Fidan’dan rahatsızlığıyla ilgili haberler çıktı.
1 Ağustos 2010 İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Hakan Fidan’ın İran’a bilgi sızdırma ihtimalinden bahsetti.
6 Haziran 2011 Öcalan, barış konseyleri kurma konusunda hükümetle anlaştıklarını açıkladı.
12 Haziran 2011, AK Parti yeniden tek başına iktidara geldi.
14 Temmuz 2011, PKK, Silvan Saldırısı’nı yaptı.
13 Eylül 2011, Oslo ses kaydı internete düştü.
22 Kasım 2011, Öcalan’ın avukatlarına KCK operasyonu düzenlendi. Polis örgütün bütün mail trafiğini ele geçirdi.
26 Kasım 2011, Başbakan Erdoğan ameliyat oldu.
25-26 Kasım 2011, Başbakan’ın ofislerine dinleme cihazlarını yerleştirildi.
28-29 Aralık 2011, MİT Başbakan’ın ofislerindeki dinleme cihazlarını buldu.
28 Aralık 2011, gecesi Uludere Katliamı yaşandı. Hemen ardından cemaat çevreleri suçu MİT’e atan haberler yaptı.
13 Ocak 2012, Polis, KCK operasyonunda Diyarbakır BDP binasında Oslo ses kayıtları ve protokolleri buldu.
7 Şubat 2012, Hakan Fidan KCK'dan sanık olarak ifadeye çağrıldı.
Ben cevabımı buldum…