"Nice oruç tutan var ki, açlık ve susuzluktan başka bir şey elde etmez."
Abone olOrucun en güzel ve efdal olanı sadece midenin değil, bütün azaların oruç tutmasıdır. Yani kulağı nahoş şeylerden, dili gıybet ve boş sözden, gözü haramdan uzak tutmaktır.
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Veysel Güllüce, bu konuyla ilgili Peygamber Efendimiz (sas)'in şu hadis-i şeriflerini hatırlatıyor:
"Oruç, ateşe kalkandır. Gıybetle parçalanmadıkça korur. Oruçlu cahillik edip de kötü söz söylemesin! Biri kendine sataşırsa, 'Ben oruçluyum' desin.
" Başka bir rivayette de şöyle buyuruyor: "Nice oruç tutan var ki, açlık ve susuzluktan başka bir şey elde etmez."
Orucun ahlaki anlamda iyi bir eğitici olduğunu belirten Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ramazan Altıntaş ise insanın sadece duyularına değil aynı zamanda duygularına da oruç tutturabileceğini belirtiyor. "Oruç tutan bir Müslüman dilini, yalan sözden, yalan yere şahitlik yapmaktan, gıybet ve dedikodu çıkarmak gibi günahlardan korumalı." diyen Altıntaş, bir tüccarın da malını satmak için müşteriyi kandırmak adına yalana başvurmaması gerektiğini dile getiriyor.
Arkadaş meclislerinde konuşulan yalan sözler ya da müstehcen ifadelere de kulakların kapalı olması gerektiğinin altını çizen Altıntaş, "Bir bilgi vasıtası olan kulak organı, dünya ve ahiretimiz için yararlı olan şeylerde kullanılmalı. Bu kulaklar, başkasının dedikodusunu dinlemek için değil, Allah'a kulluk yolunda dünya ve ahiretimize yararlı olan şeyleri dinlemek için bize emanet edilmiştir." diyor.
Müslüman'ın hayatının her anında dünya ve ahiretinde faydası olmayacak söz ve eylemlerden uzak kalması gerektiğini belirten OndokuzMayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yunus Macit de Müslüman'ın oruçlu iken çok daha duyarlı olması gerektiğini ifade ediyor.
Macit'e göre ideal Müslüman'ın hedefi oruçta hiç olmazsa yeme, içmeden uzak durmanın yanında kulağını, dilini, elini, ayağını ve diğer azalarını günahtan korumak olmalı:
"İslam âlimi İmam Gazali, orucun üç mertebesi olduğunu bildirir,
birincisi, kişinin yeme içmeden ve cinsi münasebetten nefsini koruması. Bu oruç, şartları yerine getirildiği için sahihtir. Ancak bu mertebede arzu edilen gayeye ulaşılamaz. Bunun için oruçlunun ikinci basamağa yükselmesi lâzımdır.
İkinci mertebe kulağını, dilini, elini, ayağını ve diğer azalarını günahtan korumalı.
Üçüncü mertebe ise birinci ve ikinci mertebedekilerin orucundaki hususlara riayetle beraber, kalbini, kötü emeller ve dünya düşüncelerinden sıyırarak, gönlünü Allah'tan başka her şeyden arındırmalı. Oruçla ulaşılan budur. Bu ise peygamberlerin ve Allah'ın veli kullarının tuttuğu en yüksek derecedeki oruçtu