İngiliz Financial Times, ABD'nin Irak'ı savaş sonrasında Ordadoğu'ya model yapmak istediği ancak İran'ın model olduğunu yazdı.
Abone olİngiliz Financial Times gazetesinde çıkan bir yazıda, ABD'nin, savaşın ardından Irak'ı Ortadoğu için örnek ülke yapma planlarına mukabil, İran'ın Ortadoğu için model ülke olabileceği ifade edildi. Gazetenin internet sitesinde, Cameron Kamran imzasıyla yayımlanan yazıda, Irak'ta sivil idarenin henüz inşa edilememesi ve yönetimde sergilenen zafiyetin, Irak'ın Ortadoğu nezdinde laik ve demokratik yapısıyla hızla model ülke haline geleceğini uman insanları hayal kırıklığına uğrattığı belirtildi. Yazıda, Irak'ın son 20 yıl devam eden savaş, baskıcı yönetim ve ağır yaptırımlar altında ezildiğine dikkat çekilerek, gelecek aylar zarfında Irak'ın bir ulus bütünlüğünü korumasının zorluklarla karşılaşacağı ifade edildi. Yazar Kamran, Irak'ın yüz yüze olduğu mevcut ve muhtemel sorunlara değinerek, parlak bir geleceğin, Irak'tan ziyade komşusu İran için gerçekleşebilir göründüğünü belirtti. İranlıların, liderlerinin bir çoğunu serbest ve açık olarak yapılan seçimlerle tayin ettiğine işaret eden yazar, Cumhurbaşkanlığı, Parlamento ve binlerce yerel meclis üyesinin halk tarafından seçildiğini kaydetti. "DEVRİM'İN İSLAMİ OLARAK NİTELENMESİ HATALI" Yazıda, İran'ın, gaddar bir yönetime karşı halk devrimi gerçekleştirebilmiş tek Müslüman ülke olduğu vurgulanarak, bu devrimin yaygın biçimde "İslami" olarak nitelendirildiği ancak bu sıfatın hatalı olduğu dile getirildi. Yazar, Ayetullah Humeyni'nin 1979 devriminin simgesi olarak görünmesine mukabil İranlıların, herhangi bir dini hissiyattan ziyade Şah rejimine yönelik muhalefetleri nedeniyle birleştiklerini kaydetti. Yazar, Şah rejiminin devrilmesinin ardından mollaların iktidarı ele geçirdiğini ve kendi baskıcı ve teokratik yönetimlerini diğer gruplara dayattığını ifade etti. Temas edilen tecrübelerin İran'ı İslam dünyasında eşsiz kıldığını ifade eden yazar, ülkedeki dini elitin yıllar boyunca sergilediği bozulma, kötü yönetim ve baskının ardından "molla" kelimesinin, İranlıların ekseriyeti tarafından "kirli bir tabir" olarak göründüğünü iddia etti. 1979 darbesinin ardından beklentilerin gerçekleşmediğini savunan yazar, İranlıların halihazırda Şah yönetimi altında olduklarından daha fakir ve daha az özgür olduklarını, dini elitin saygın isimlerinin ise, açıkça siyasi arenadan çekilme ve camilere dönme çağrısında bulunduklarını kaydetti. "İRAN'DA, IRAK'IN AKSİNE YEREL DEMOKRATİK KURUMLAR MEVCUT" İran'ın dini elitten soyulması halinde geriye kalanın laik bir demokrasi olacağını söyleyen yazar, İran'ın, Irak'takinin aksine işgalci bir güç tarafından değil, halkın da rağbet ettiği yerli kurumlar üzerinde temellenen bir demokrasiye ulaşma şansı bulunduğuna dikkat çekti ve bu sebeple İran'ın, bütün İslam dünyasında dini reform ve demokratik yenilenme konusunda bir örnek teşkil edebileceğini ileri sürdü. "Bölgede müsbet yönde bir değişim için İran'dan nasıl yararlanabiliriz?" sualini soran yazar, ABD Yönetimi'nin, terörizme verdiği desteği kesmesi, nükleer silah geliştirmekten vazgeçmesi ve Irak'a müdahaleden uzak durması konusunda İran'la yoğun müzakerelere giriştiğini hatırlatarak, İran'a sadece tehdit yöneltilmesinin geri tepeceğini, ılımlıları sertlik yanlılarına yaklaştıracağını ya da mollalara bir mazeret teşkil edeceğini savundu. Yazar, İran'daki dini rejime yönelik muhalefeti cesaretlendirerek baskıyı artırmanın isabetli bir strateji olduğunu ve işe yarayabileceğini vurgulayarak, Bush Yönetimi'nin son öğrenci olaylarına yönelik açık desteğini de bu strateji çerçevesinde değerlendirdi. ABD'nin, İran'daki sivil kesimlere bir bütün olarak destek vermekle kaybedeceği şeyin az olduğunu söyleyen yazar, bununla beraber, bütün dünyanın görmesi için verilecek desteğin aşikar olması gerektiğini ifade etti. "ABD, UĞRUNA SAVAŞTIĞI İDEALLERİ İRAN'DA DA TAKİP ETMELİ" "ABD, zahmete değer idealler için askerlerinin Irak'ta savaşması gerektiğine inanıyorsa, barışçı yollarla aynı idealleri İran'da da takip etmelidir" diyen yazar, İran'ın köklü bir değişime hazır olduğunu öne sürdü. İran halkının yüzde 70'inin 30 yaşın altında olduğunu vurgulayan yazar, bu neslin, iktidardaki dini seçkinlerden ziyade MTV kuşağı ile çok sayıda müştereği bulunduğunu kaydetti. Söz konusu neslin, Ortadoğu'da ABD yanlısı nüfus arasında bulunduğunu ifade eden yazar, ABD'nin bölgedeki imajını düzeltmek ve Ortadoğu'da çoğulcu bir sivil toplum inşa edebilmek için onlarla ilgilenmesi gerektiğini ve "derhal harekete geçmesi gerektiğini" savundu.