BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Ortadoğu'da Şii-Sünni fay hattı

BBC Ortadoğu Editörü Jeremy Bowen'ın kaleminden Irak'ın işgaliyle canlanıp, Suriye'deki iç savaşla iyice belirginleşen ve gelecekte bölgedeki başlıca çatışma unsuru olma tehdidi arz eden Şii-Sünni gerilimi.

Abone ol

Lübnan'dan Suriye ve Irak'a, Suudi Arabistan'a, Körfez bölgesine ve ötesine bir fay hattı uzanıyor.

Bu fay hattı Şii ve Sünni Müslümanları bölüyor. Bu, Ortadoğu'daki en eski bölünme. Ama aynı Hristiyanlıktaki Protestanlar ve Katolikler bölünmesi gibi, bu bölünme dinle olduğu kadar iktidar ve kimlikle de ilgili.

Avrupa hükümetlerinin bazen milliyetçiliği kullandığı gibi, liderler mezhep ayrımını kendi meşruiyetlerini koruma ve güçlendirme aracı olarak kullandılar

Ancak Ortadoğu'da zincirlerinden boşanan bu güçler en iyi haliyle kör, en kötü haliyle de kimsenin denetleyemediği bir enstrüman.

Suriye savaşının etkileri

Bu fay hattının bir başında Lübnan'ın en büyük ikinci kenti Trablus bulunuyor. Gürültülü, bölünmüş ve sıklıkla tehlikeli bir yer.

Dağların hemen ardındaki Suriye'de giderek bir mezhep çatışmasına dönüşen savaş, Trablus'ta nüfusun çoğunluğu oluşturan Sünniler ve Suriye lideri Beşar Esad'la aynı Şii mezhebinden Alevi azınlık arasındaki çekişmeyi hızla değiştirdi.

Lübnan'ın her kentindeki Suriye'de savaşırken ölenlerin posterleri görülüyor.

Şii Hizbullah Esad rejimi saflarında savaşmaları için milislerini Suriye'ye gönderdi. Trablus'un merkezinde Suriye'de ölen Sünni gençler anılıyor.

Kentin önde gelen Sünnilerinden biri ölen gençler için hazırlanan posterlere bakıp, "Tüm yaptıkları oraya gidip, öldürülecek kadar uzun süre kalmak. Bir fark yaratmak için çok genç ve tecrübesizler" diyor.

Trablus'un Sünni bölümünün kenarında bulunan evinin bahçesindeki kulubede Ebu Firas ve arkadaşları hala Saddam Hüseyin'i, Şii İran'a karşı savaşan güçlü Sünni lideri idolleştiriyor.

Ebu Firas'ın 22 yaşındaki oğlu geçen Ağustos'ta iki Sünni camisi bombalandığında öldü. Abu Firas, tüm Sünni Trabluslular gibi Şiileri suçluyor.

"Büyük Allahım elbette onları öldürecek. Ama biz Allah'dan izin ve hepsini yok etmek için yardım istiyoruz" diyor.

Kentteki Sünni milislerin lideri, acı ve öfkenin Abu Firas'ı bu aşırı görüşlere yönlendirdiğini söylüyor. Ancak mezhep temelli her cinayet nefreti derinleştiriyor ve yayıyor.

İslam'daki bu bölünme Muhammed Peygamber'in 632'de ölmesinden sonra halefinin kim olacağıyla ilgili tartışmalara dayanıyor. Halifenin sahabeden biri olmasını isteyenler Sünni, soyundan birinin olmasını isteyenler Şii oldu.

Yeniden canlanan mezhep ayrımı

Çağımızda da 2003'te ABD'nin Irak'ı işgali İslamiyet'teki mezhep ayrımında yeni bir yükselişi başlattı.

Şii İran'ın başlıca düşmanı Saddam Hüseyin'in devrilmesi Ortadoğu'daki geleneksel Sünni üstünlüğüne darbe vurdu. O günden bu yana Irak'taki mezhep temelli şiddet olaylarında binlerce kişi öldü.

Körfez'in diğer yanında Bahreyn'de yoksul Şii çoğunluk ve Sünniler'den oluşan yönetici sınıf arasında uzun süredir devam eden siyasi çatışma giderek mezhepsel bir kimliğe büründü.

Bahreyn kraliyet ailesinin bir üyesi bana Suriye'deki mezhep çatışmalarının etkisini Bahreyn sokaklarında hissedebildiğini söyledi.

Suriye'de de özgürlük ve adalet çağrısıyla başlayan ayaklanma giderek bir mezhep çatışmasına dönüştü.

Genelde El Kaide ideolojisinin takipçisi olan aşırılık yanlısı Sünni gruplar, cumhurbakanı Esad'a karşı silahlı muhalefete hakim oldu.

Suriye'deki savaşı Ortadoğu'nun kalbindeki güçlerini arttırmak için kullanan cihatçıların dünya görüşleri tamamen mezhep ayrımına dayalı.

Çok sayıda Sünni Suriyeliyi, azınlıkları, Şiileri olduğu kadar Hristiyanları Esad'a daha bir sadakatle bağlanmasına neden oldular.

Geçen ay intihar bombacıları İran'ın Beyrut Büyükelçiliği'ne saldırdı.

Çoğu kişi bunu Suriye rejiminin destekçisi Şii İran ve isyancıları destekleyen Suudi Arabistan arasındaki vekâlet savaşındaki son saldırı olarak gördü.

Körfez'in iki yanındaki iki bölgesel rakip de mezhep ayrımcılığındaki yükseliş nedeniyle birbirlerini suçluyor.

Suudi Arabistan'ın doğusunda yaşayan Şii azınlık, İran'ın potansiyel beşinci kolu görülmelerinden şikâyet ediyor.

İran ve Suudi Arabistan

İran da, Suudi Arabistan da ateşi körükledi. Ancak Sünni ve Şii ayrımı aynı zamanda diğer Arap ülkelerinde başkaları bir yana, iktidarı kendi mezhebinin üyeleriyle bile paylaşmak istemeyen liderler tarafından kullanıldı.

Şii-Sünni gerilimini geçen ay Cenevre'de yapılan görüşmeler sırasında İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile konuştum.

Bana Suriye konusundaki görüş ayrılıkları ne olursa olsun, ilgili ülkelerin büyüyen Şii-Sünni ayrışmasını denetim altına almak için işbirliği yapması gerektiğini söyledi. Zarif bunun sadece Ortadoğu barışına değil, dünya barışına yönelik en büyük tehdit olduğunu vurguladı.

Mezhep ayrımcılığı dalgasını kontrol altına alma, belki de tersine çevirme şansı varsa bunun İran ve Suudi Arabistan'dan gelmesi gerekiyor. Ama iki ülke, tarihle olduğu kadar 21.yüzyıl rekabetiyle de bölünmüş bölgesel rakipler

Geçtiğimiz günlerde rejim saflarında savaşırken ölen Şii savaşçıların Şam'daki cenazelerinde katılanlar Cumhurbaşkanı Esad lehine slogan atmak için pek nefeslerini tüketmediler.

Şii geleneğini öven, mezhep ayrımı temelli sloganlar attılar.

Mezhep ayrımcılığının Suriye kadar kötü olmadığı yerlerde de ekonomik kriz, siyasi başarısızlık ve yenilenen baskılar var.

Ancak Ortadoğu'da önümüzdeki on yılı tanımlama tehdidi arz eden en tehlikeli güç Şii ve Sünniler arasındaki gerilim.

Arap ayaklanmalarının başlamasından üç yıl sonra 1500 yıllık mezhep rekabetinin ağırlığı daha iyi bir gelecek umutlarına ezip geçiyor.