İşte; 3 yılda içinde çocukların ve sivillerinde olduğu 3500 kişinin öldüğü Ortadoğu sorunu ve bilançosu:
Abone olTarih 28 Eylül 2000. Dönemin muhalif lideri, bugünün başbakanı Ariel Şaron, Haremüşşerif'i ziyaret etti. Filistinliler; Müslümanlar'ın kutsal mekanına bir Musevi liderin ayak basmasını kışkırtma sayıp ayaklandı. İsrail müdahale edince de, hala süren ve 3 bin 494 kişinin hayatına mal olan 'El Aksa intifadası' başladı... İsrail ve Filistin... Aynı bölgede, aynı topraklarda yüzyıllardır yaşayan iki ülke. Ancak taraflar arasındaki savaşlar, çatışmalar 20'nci yüzyıla olduğu gibi 21'inci yüzyıla da damgasını vurdu. 2000 yılında başlayan ikinci intifada (El Aksa İntifadası) bütün barış girişimleri ve arabulucuların çabalarına rağmen sürüyor. Geride bıraktığımız bir yıl içinde yaşanan gelişmeler, bölgede barış sağlanacağı umutlarını yeşertmişti ama artan şiddet çatışmaları, yeşeren bu umutları kuruttu. Uluslararası haber ajanslarının istatistiklerine göre intifada döneminde ölenlerin toplam sayısı 3 bin 494. Bunların 2 bin 611'i Filistinli, 820'si de İsrailli'ydi. İsrail İnsan Hakları Enformasyon Merkezi B'Tselem'in 29 Eylül tarihinde açıklanan raporlarına göre de 2000 yılından bu yana yaşanan çatışmalarda iki taraftan toplam 3 bin 17 kişi öldü. Filistinli terör örgütlerinin düzenlediği intihar saldırılarında 99'u çocuk olmak üzere 548 İsrailli sivil yaşamını yitirdi. Saldırılarda ölen İsrail askerinin sayısı ise 246 oldu. (toplam 794 İsrailli öldü) Buna karşılık ölen Filistinliler'in toplam sayısı 2 bin 223'tü. Bunların 401'i çocuktu... SUİKASTLER SİVİLLERİ VURDU Aynı rapora göre İsrail hava kuvvetlerinin düzenlediği "teröristlere suikast" saldırılarında, 207 Filistinli öldürüldü. 3 yılda 3 binden fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan çatışmalarda Filistinli terör örgütleri, İsrail'e yönelik intihar saldırıları düzenliyor. Silahlı militanlar da askeri noktaları ya da Musevi yerleşim birimlerini hedef alıyor. İsrail ordusu da bunlara karşılığı, misilleme operasyonlarıyla veriyor; Filistinli terör örgütlerinin liderlerini helikopter ya da uçaklarla düzenlediği saldırılarla öldürüyor. Ancak her iki tarafın da kurbanları çoğunlukla siviller... Bunun son örneği geçtiğimiz hafta yaşandı. 20 Ekim günü İsrail, 3 askerinin saldırıda öldürülmesine misilleme olarak Gazze'ye operasyon başlattı. 24 saat içinde yapılan 5 ayrı misilleme ve suikast saldırısında 10 Filistinli öldü, 100'ü de yaralandı. Ölenlerden sadece 2'sinin örgüt üyesi olabileceği belirlenirken diğerlerinin kesinlikle sivil olduğu açıklandı. Sivillerin öldürülmesi birçok ülke tarafından kınanırken İsrail yönetimi, "suikast" operasyonlarının süreceğini açıkladı. Bir diğer tartışma konusu olan "güvenlik bariyerinin" de süreceğini açıkladıkları gibi... CENİN VE EL HALİL OLAYLARI 27 Ağustos 2003; Hamas askeri kanadından Veil Ekalan hedefti. Helikopterlerin roketli operasyonundan o kurtuldu, yoldan geçen sivil öldü. 12 Haziran 2003; Gazze Şeridi'nde Filistinli militanları hedef alan İsrail helikopterleri, 2 ayrı saldırıda 6 sivil ve 4 militan öldürdü. 10 Kasım 2002; El Fetih örgütü liderlerinden Hüseyin Abaya'a Beytüllahim'de roketli operasyon düzenlendi. Abayat öldü, olay yerindeki iki Filistinli sivil kadın ağır yaralandı. 9 Nisan 2002; Batı Şeria'daki Cenin mülteci kampına İsrail tank ve helikopterlerle saldırdı. Tarihe "Cenin katliamı" olarak geçen operasyonda 900 ev tamamen yıkıldı, 500 Filistinli öldü. İsrail kaynakları ölü sayısını 150 olarak açıkladı. Bölgeye uzun süre sonra girmesine izin verilen BM yetkililerinden Terji Roed-Larsen "Akıllara durgunluk veren, kabul edilmesi imkansız bir dehşet" ifadesini kullandı. 25 Nisan 2002; Adora Musevi yerleşim birimine yapılan silahlı saldırıya misilleme olarak Batı Şeria'daki el Halil kentine İsrail tankları girdi. Sokağa çıkma yasağı ilan edilip ev ev aralamalar başladı. 9 Filistinli öldü, 20 kişi yaralandı, 19 kişi tutuklandı. 6 AYDA İKİNCİ BAŞKAN ABD Başkanı Bush, göreve geldikten sonra "Irak ve Afganistan savaşlarıyla meşgul olduğu, Ortadoğu sorunuyla ilgilenmediği" eleştirilerine maruz kalınca barış sürecine ivme kazandırdı. Rusya, BM ve AB'yle birlikte kendi arabuluculuklarında hazırlanan barış yol haritasının ilk koşulu olarak Filistin yönetimine bir başbakan mevkii atanmasını şart koştu. Hayatını Filistin davasına adayan Arafat'ın yetkilerinin bir bölümü ona verilecek, İsrail tarafıyla barış müzakerelerini de bu yeni başbakan yürütecekti. ABD'nin baskıları sonuç verdi ve Arafat; geçtiğimiz Nisan ayında Mahmud Abbas'ı Başbakan atadı. Filistin yönetiminde gerçeleşen bu tarihi "ilk" uzun sürmedi. Haziran başında Bush, Abbas, İsrail Başbakanı Ariel Şaron ve Ürdün Kralı Abdullah; Ürdün'ün Akabe kentinde önemli bir zirveye imza attı. Abbas ve Şaron karşı karşıya oturdu. Bu gelişme Ortadoğu'da silahların susacağı umutlarını artırdı. Ancak geri planda kalan Arafat, Başbakanı Abbas'la güç çekişmesine girdi. İlk Filistin Başbakanı Abbas, 6 Eylül'de istifa etti. Eylül'ün son haftasında yerine Meclis Başkanı Ahmed Kurey atandı. Ancak o da yetkileri konusunda Arafat'la çatıştı. İstifanın eşiğinden son anda dönmesine rağmen yönetim krizi henüz çözülmüş değil... 'İKİNCİ BERLİN DUVARI' BÜYÜK TEPKİ ÇEKİYOR İsrail tarafına dünyanın tepki göstermesine yol açan bir konu da "güvenlik bariyeri..." Dikenli tel ve beton bloklardan oluşan bariyer; Filistin topraklarında kaçak inşa edilen Musevi yerleşim birimlerinin etrafına, İsrail bölgesini Filistin'den ayıracak şekilde örülüyor. Şimdiye kadar 150 km. örülen bariyerin yıl sonunda 300 km'ye çıkması bekleniyor. Bariyer Filistin topraklarında yasa dışı yapılan Musevi yerleşim birimlerini kapsadığı için, her seferinde Filistin'in toprakları azalıyor. Bariyerin önemli bölümü Batı Şeria'nın kuzey kesimlerinde örülüyor. Filistinliler, bariyeri protesto etse de İsrail geri adım atmıyor. Şaron'un evinin önünde protesto İsrail askerleri, Gazze'nin El Zehra kentinde bulunan Filistin'e ait bir karakolu havaya uçurdu. İsrail, tank ve zırhlı araçlarla düzenlenen operasyonla ilgili olarak İslami Cihad örgütüne bağlı silahlı kişilerin karakolda gizlendiğini, karakoldaki polislerin de onların kaçmasına yardım ettiklerini söyledi. Taraflar arasındaki çatışmalar sürerken, İsrailli barış yanlıları, önceki gece sokaklara döküldü. Başbakan Şaron'un evinin önünde toplanan 4 bin kişi, İsrail-Filistin çatışmalarının bitmesi yönünde sloganlar attı. Ünlüler Ortadoğu barışına da el attı Aralarında Brad Pitt, eşi Jennifer Aniston ve Danny de Vito'nun da olduğu Hollywood ünlüleri, Ortadoğu barışına ivme kazandırmak için özel bir girişim başlatıyor. Pitt ve Aniston çifti, "Çatışmalarla geride bıraktığımız yıllar, İsrailli ve Filistinli bir kuşağın daha nefretle büyüyeceği anlamına geliyor. Buna izin veremeyiz" dedi. Ünlü oyuncuların barış adına tam olarak ne yapmayı planladıkları açıklanmasa da girişimleri takdir topladı. Kaynak: Sabah