Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Kırıkkale Üniversitesinde katıldığı, Kırıkkale Üniversitesi 1. Uluslararası Orta Doğu Sempozyumu’nda Ort...
Abone olBaşbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Kırıkkale Üniversitesinde katıldığı, Kırıkkale Üniversitesi 1. Uluslararası Orta Doğu Sempozyumu’nda Orta Doğu’da yaşanan değişimi anlattı.
Bakan İşler, “Orta Doğu değişmekte eski anlayışlar dolayısıyla eski düzen ya da düzensizlik yıkılmaktadır. İletişim dili çatışma dili olmaktan çıkmakta barış ve uzlaşma dili olma haline gelmektedir” dedi.
Başbakan Yardımcısı Dr. Emrullah İşler Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünce düzenlenen 1. Uluslararası Ortadoğu Sempozyumuna katılmak üzere Kırıkkale’ye geldi. Üniversitenin konferans salonunda yapılan sempozyumda konuşan İşler, Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere ve değişmelere değindi. Orta Doğu’da yaşanan acıların sonunun geleceğini ve parlak olacağını, çünkü Ortadoğu halklarının iradesini ortaya koyduğunu ve değişim arzusunu net bir şekilde belirttiklerini ifade eden Başbakan Yardımcısı İşler, “Önemli olan bugünler geçer ama bu sınavdan başarıyla geçebilmektir. Alın akıyla çıkabilmektir. Biz Türkiye olarak hakikaten bu sınavdan başarıyla çıktığımızı düşünüyoruz” dedi.
Orta Doğu’nun büyük ve köklü bir değişim sürecinden geçtiğini kaydeden İşler, "Bu değişimin görünen yüzü bugün artık yaygın bir terim haline gelmiş olan Arap Baharı denilen bir süreçtir. Sürecin başladığı güne dek otolitim rejimlerin dünyadaki tüm değişim dalgalarına karşı koyarak ayakta kalmanın yolunu hep bulduğu bölgede kentli orta sınıfların başını çektiği bir özgürlük ve egemenlik hareketi sarsılmaz denilen birçok birleşik yapıyı sarstı ve bir anda hem bölgenin hem de dünya siyasetinin niteliğini değiştiren bir boyut aldı. Her yüzyılın ilk çeyreğinde dünyayı dizayn etmeye çalışan küresel güçler iradeleri dışında cereyan eden söz konusu uyanış hareketlerine müdahil olmak gayreti içerisine girdiler. Öncelikli olarak sürecin Suriye’de bir iç savaşa dönüştürülerek tıkama noktasına getirilmesi sonucu yapılan katliamlar yaşadığımız yüzyılın tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Dünyamızın acziyetini apaçık bir şekilde gözler önüne seren bu hadise sarılması zor yaralar meydana getirmiştir. Türkiye olarak azınlık diktalarının deyip kendi geleceğine sahip çıkmak isteyen halkların yanında yer aldık, kan bağına, ırka ve dine dayalı her türlü kutuplaşmayı etnik ve mezhep temelli tüm siyasi seçenekleri reddettik. Ülke olarak yaşadığımız coğrafyada etnik ve mezhep farklılıklarını birer zenginlik olarak görüyoruz” dedi.
“Durumu küresel açıdan değerlendirdiğimizde Arap baharının getirdiği değişim kavgasının sadece siyasi, demokratik ve coğrafi değişimlerle sınırlı kalmayacağı anlaşılmaktadır" diyen Başbakan Yardımcısı İşler, "On yıllardır üzerlerine serpilmiş olan mutsuzluk ve öz güven eksikliğini yaşanan bu süreçte üzerlerinden atacak olan bölge halkı etkisi küresel anlamda hissedilecek olan yeni sorunlarda üretecektir. İslam ve demokrasi yan yana işlemez argümanlarıyla başta kendi haklarını ve İslam dünyasını baskı altında tutmak suretiyle halkı yönetim yapan batı dünyası bölgenin değişim talebine destek vermeyerek aslında kendi meşrutiyetini sorgulamanın konusu haline gelmiştir. Zira demokrasinin menşei olarak kabul edilen batı dünyası Cezayir, Filistin ve son olarak Mısır’da demokratik taleplere darbe vuran cunta yönetimlerinin yanında yer alarak en güçlü argümanı olan demokrasi sınavında sınıfta kalmıştır. Temennimce önümüzdeki süreçte İslam ve demokrasi birlikte işler mi sorusundan ziyade batı dünyasının İslam dünyasından demokrasiye hazır olmadığının konu edinen tartışmalar daha rövanşta olacaktır. Özellikle yeni yetişen akademisyenlerin bu hususta yapacakları araştırmalar ve kaleme alacakları bilimsel çalışmalar İslam dünyasında yaşanan önemli itikatların önünü açacaktır. Sözün özü orta doğu değişmekte eski anlayışlar dolayısıyla eski düzen yada düzensizlik yıkılmaktadır. İletişim dili çatışma dili olmaktan çıkmakta barış ve uzlaşma dili olma haline gelmektedir. Bunun doğal bir sonucu olarak çatışma kültürü iş birliği kültürüne dönüşmektedir. Belki de uzunca bir süreden sonra bölge kendi kaderini kendi belirlemektedir” şeklinde konuştu.
"TALEPLERİNİN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELEN GAYRETİ ORTAYA KOYDUK"
Değişim konusuna da değinen İşler, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sosyolojik olarak baktığımız zaman özellikle Kur-an’ı Kerim’deki bir ayetle konuyu ele alacak olursak değişimin öznesi her zaman toplum olmuştur. Toplumun iradesi değişimi belirleyen faktördür. Dolayısıyla bir millet kendini değiştirmedikçe Allah o milleti değiştirmez. Fermanı da bunun en güzel izahıdır. Dolayısıyla tarihe baktığımız zaman değişim iradesini ortaya koyduğu zaman bu değişim kaçınılmaz olarak gerçekleşmektedir. 20. yüzyılı kaybeden Ortadoğu coğrafyası 21. yüzyılın kazananı olacağını ben düşünüyorum. Şu an bu günlerde, bu aylarda yaşananları bir doğum sancısı olarak ben kabul etmekteyim. Ama bu acıların sonunun geleceğini, parlak olacağını düşünüyorum. Çünkü Ortadoğu halkları iradesini ortaya koymuş ve değişim arzusunu net bir şekilde belirtmiştir. Önemli olan bu günler geçer ama bu sınavdan başarıyla geçebilmektir. Alın akıyla çıkabilmektir. Biz Türkiye olarak hakikaten bu sınavdan başarıyla çıktığımızı düşünüyoruz. Elbetteki bazı acıların yaşanmasını engelleyemedik. Bunu ifade etmekte fayda görüyorum. Ama her şeyi engellemek tabi bizimde yetkimiz ve kabiliyetimiz dışındadır. Ama en azından biz bu acılar yaşanmasın diye çabalar sarf ettik, ortaya ilkeli politikalar koyduk, ama maalesef iki yüzlünün, çifte standardın ve çıkar ilişkisinin hakim olduğu uluslar arası ilişkilerde bu tür acılarda yaşanmakta. Biz bu coğrafyada yaşayan halkların vicdanı olmaya, sesi olmaya gayret ettik. Onların meşru taleplerini destekledik. Onların taleplerinin gerçekleşmesi için elimizden gelen gayreti ortaya koyduk.”
20. yüzyılda bu coğrafyada çok acılar yaşandığına dikkat çeken Başbakan Yardımcısı İşler, 21. yüzyılda aynı acılar yaşanmasın diye gayret sarf ettiklerini ve ülkelerin rejimlerine bakmaksızın, herhangi bir ayrıma gitmeksizin bütün komşu ülkelerle iyi bir ilişki gerçekleştirdiklerini söyledi. İşler, "Geçmişte kurduğumuz iyi ilişkilerle gerekli girişimlerde bulunduk, gerekli tavsiyelerde bulunduk. Sadece bir gayretle, bir çabayla hareket ettik. Oda gözyaşı akmasın, kan akmasın diye. Ama maalesef değişimi okuyamayanlar, tarihi okuyamayanlar, tarihten ders alamayanlar bizim tavsiyelerimize kulaklarını kapayarak ilk başta Libya şimdide 3 yıldır Suriye’de acılar yaşanıyor. Ama Türkiye olarak, millet olarak biz elimizden geldiği gayreti gösterdiğimizi hepimiz biliyoruz, bütün dünyada biliyor. Burada çifte standartlı tavır sergilemeyen ülke olarak dimdik ayakta duruyoruz. Ve bu coğrafyada yaşanan acıların bir an önce bitmesi içinde geçmişte olduğu gibi bundan sonra da yine biz elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz ve temenni ederiz ki bu acılar bir an önce dursun” diye konuştu.
(İHA)