BIST 9.884
DOLAR 35,07
EURO 36,59
ALTIN 2.941,60
HABER /  GÜNCEL

Organ bağışıyla hayata dönünce...

Siroz hastalığıyla yedi yaşından itibaren mücadele eden, ergenlik döneminde karaciğeri iflas noktasına gelen Galip Doğan, Dokuz Eylül Üniver...

Abone ol

Siroz hastalığıyla yedi yaşından itibaren mücadele eden, ergenlik döneminde karaciğeri iflas noktasına gelen Galip Doğan, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde yapılan organ nakliyle hayata döndü. Doğan, organlarını bağışlayarak doktoruna teşekkür etti.
11 Nisan 1986’da İzmir’de dünyaya gelen, 1999’da karaciğer nakli olması gerektiğini öğrenen ve üç yıl kadavradan bağış bekleyen Galip’e şans, 2001 yılındaki doğum gününde güldü. 11 Nisan günü yapılan bağış üzerine Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne çağırılan Galip, burada Prof.Dr. İbrahim Astarcıoğlu ve beraberindeki Karaciğer Nakli Ekibi’nin başarılı operasyonuyla hayata tutundu.
İzmir’de yaşayan Mardinli Şehmus -Güli Doğan çiftinin 8 çocuğundan 6’ncısı olan Galip, 9,5 saatlik operasyon sonrasında 4 ay yatarak tedavi gördü. Ardından, hastanenin Karaciğer Nakli Polikliniği’nde 15 gün, aylık ve 6 aylık periyotlarla takip ve kontrolleri yapıldı. Adım adım hayata dönen genç, 28 yaşına gelince özel bir bankada gişe memuru olarak çalışmaya başladı. Geride kalan 13 yılda önce İzmir Ticaret Lisesi’ni sonra Ege Üniversitesi’nin 2 yıllık Bilgisayar Programcılığı Bölümü’nü tamamlayan Galip Doğan, son 6 aydır banka çalışanı olma sevincini, doktoru Prof. Dr. İbrahim Astarcıoğlu ile paylaştı.

ORGANLARINI BAĞIŞLADI
Organ bağışı konusunda herkesin duyarlı olmasını isteyen karaciğer nakilli genç, bir yıl önce kendi organlarını bağışladı. Galip, duygularını şöyle anlattı:
“Çocukluğum hep hastalıkla mücadele ederek geçti. Rahatsızlığım 7 yaşında yağlı ve tuzlu yemekler yediğimde bulantı ve kusmayla başladı. İlk olarak Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne gittik. Orada biyopsi yapıldı ve bunun sonucunda gizli sarılık olduğum ve bunun karaciğerimi etkilediği belirtildi. 8 yaşına geldiğimde şikayetlerim sürüyordu. Bunun üzerine tavsiyeyle Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne geldim. Burada ilaç tedavisi uygulandı ve her ay kontrollerim yapıldı." Şikayetleri sürerken, 1999’da doktorların karaciğer nakli olması gerektiğini söylediğini anlatan Astarcıoğlu, şunları söyledi: "Ailemde hiç kimsede böyle bir rahatsızlık yoktu. Nakil olmadan önceki son dönemde karnımda asit birikiyordu ve beni çok rahatsız ediyordu. Nakil öncesine kadar yaşantım 2 hafta hastane, bir hafta evde geçmeye başladı. Organ bağışı için umudum tükenmişti, ilerisini göremiyordum. Doğum günüm olan 11 Nisan 2001’de bağış haberi verildi ve akşam Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne çağırdılar. İkinci bir hayat şansı yakaladığım için dünyalar benim oldu. Nakilden sonra düzenli takip yaptırarak hayata döndüm. Şimdi 6 ayda bir kontrole geliyorum. Geçen yıl ben de organlarımı bağışladım. Bağış yapan aileye ve bana hayat veren doktorlarıma teşekkür ediyorum.”

"KADAVRADAN NAKİLLER YETERSİZ"
Hastası Galip Doğan’ın mevcut formu ile çok sevindirici duruma geldiğini belirten DEÜ Hastanesi Karaciğer Nakli Birimi Mesul Müdürü Prof. Dr. İbrahim Astarcıoğlu da Galip’in kadavra kaynaklı nakil konusunda şanslı hastalardan biri olduğunu belirtti. Günümüzde bağışın çok düştüğüne dikkat çeken
Astarcıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Hastamız şu an gayet iyi durumda. Galip’e nakil yaptığımız dönemde Türkiye’de kadavradan toplam nakil sayısı 75-80 civarındaydı. Geçen yıl itibarıyla baktığımızda ülkemizde toplam karaciğer nakli sayısı 1248 ve bunun ancak 288’i kadavradan yapılıyor. Yani kadavradan nakil oranı şu an yüzde 23. Geri kalan yüzde 77 nakil maalesef canlı vericiden yapılıyor. 2001 yılı ile kıyasladığımızda kadavradan nakil oranı 3,5 misli artmış. Canlı vericiden nakil ise 10 misli yükselmiş. Bu oranlar, Türkiye’de karaciğer naklinde kadavra kaynaklı nakillerin ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor.”
(İHA)