BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Oray Eğin'den bir sabetayizm 'dersi'!

Medyada bir 'Sabetayizm' polemiğidir devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Ahmet Hakan ve Can Dündar bu konuda 'yazıştılar'. Oray Eğin eksik kalmıştı, şimdi de o yazdı.

Abone ol

Oray Eğin'in Akşam Gazetesi'ndeki yazdığı 'yazısı şöyle:

Yazı: Oray Eğin
Haber:


Gazetecilerde yeni bir hastalık belirdi: Okumadıkları, araştırmadıkları, derslerini çalışmadıkları için tarihi de kendi mesleğe başladıkları tarihle başlatıyorlar. Onlar için dergicilik Türkiye'de Nokta'yla başlamıştır mesela; öncesinden gelen onlarca önemli dergiyi yok sayarlar...

İşte şimdi aynı hastalık, Mehmet Ali Ağca tartışmalarına da sirayet etmiş durumda. Farkındasınız, herkes bugünlerde Ağca'yı konuşuyor. Hatta geçtiğimiz hafta sağın ve solun iki 'romantik' yazarı da Mehmet Ali Ağca üzerine polemiğe girdi.

Hürriyet'ten Ahmet Hakan, Mehmet Ali Ağca'nın kardeşinin 'Abdi İpekçi'nin neye hizmet ettiğini sorgulayın' lafını öyle bir yere çekti ki... Bunu İpekçi'nin Sabetayist olmasına bağladı ve 'Sabetayist avcılarına' da 'Eserinizle gurur duyun' mealinde seslendi.

Milliyet'ten Can Dündar da zamanında Ahmet Hakan'ın -sakallı televizyoncu - bizzat kendisinin Sabetayist avcılığında işbirliğinin bulunduğunu ortaya çıkardı.

Bir kere, İpekçi'nin Sabetayist olmasıyla Ağca'nın kardeşinin sözleri arasında bir bağlantı kurma çabası çok zorlama. İyi bir hayal gücü gerektiriyor, çünkü hiç ilgisi yok. Bu sözler pek çok yere çekilebilir ama Sabetayizm en son gelir. Kaldı ki illa bir ilgisi olacaksa, bu bağlantıyı biraz daha tarihe bakarak kurmak gerekir. İki polemikçi derslerini çalışsalar bu tarihi gerçeği anlarlardı.

1952 yılında, yine bir Malatyalı ve Mehmet Ali Ağca'nın da hayran olduğu Hüseyin Üzmez'in hikayesine bakalım. Üzmez'i bugün Vakit'teki yazılarından ve geçtiğimiz yıllarda Reha Muhtar'ın programlarındaki performansından tanıyoruz.

İşte aynı Üzmez, Vatan gazetesi sahibi Ahmet Emin Yalman'ı 1952 yılında vurdu, öldüremedi. Hatta bunun ardından da uzun yıllar hapis yattı. Ahmet Emin Yalman da tıpkı İpekçi gibi bir Sabetayist'ti.

Bugün Abdi İpekçi'nin katliyle Sabetayizm arasında bağlantı kuran Ahmet Hakan bu tarihi gerçeği nasıl gözden kaçırdı acaba? Çünkü ona göre Sabetayizm tartışması da belli ki sadece İpekçi ailesiyle başlıyor.

Oysa Türkiye'de Sabetayizm tartışmalarının kökeni 100 yıldan fazlaya dayanıyor. Ta İttihat Terakki'den beri konuşulan, Türkiye'nin en önemli 'gizli gündem'lerinden biri. Öyle büyük gazetecilerle, sakallı televizyoncularla, çatlak profesörlerle ilgisi olan bir şey değil; çok öncesine dayanıyor. Konuyla ilgili yazılmış yerli yabancı yüzlerce kitaba bakınız.

Peki, bir de kendisine 'sakallı televizyoncu' denmesine kızan Ahmet Hakan'ın kullandığı 'çatlak profesör' lafının çirkinliğine ne demeli?

Çatlak profesör diye ima ettiği Yalçın Küçük, Türkiye'nin hala en önemli istatistikçilerinden, iktisat profesörlerinden. Yale'i bırakıp, aşıp gelmiş, üst üste konduğunda insanın boyunu aşan kitapların sahibi. Hala da Türkiye'nin en üretken aydını. Zamanının Cumhuriyet'inin en önemli yazarlarından, büyük bir öğretim üyesi, pek çok siyasetçinin ve akımın fikir babası.

Beğenin beğenmeyin bir davaya inanmış, yıllarca hapishanelerde düşünceleri yüzünden yatmış, bugün de hala kendi inandığı fikirleri sonuna kadar savunmaya, üretmeye, aratırmaya devam eden bir bilim adamı... Ona 'çatlak profesör' diyen kişi ise Gülben-Hülya polemikçisi. Belki kabaca olacak ama: Haddine mi düşmüş ona 'çatlak' demek.

Bu iş bu kadar ucuz olamaz. Katılın ya da katılmayın: Ortada bir davaya inanmış bir adam var. Tıpkı bir zamanlar Ahmet Hakan'ın önünde hazır ol'da durduğu, kendi çizgisinde tutarlı bir şekilde ilerleyen Mehmet Şevket Eygi gibi...