BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,88
ALTIN 2.971,23
HABER /  GÜNCEL

Oramiral'in koruması anlattı: "Şahadet getirerek 'vurun' dedim"

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na getirilmediği için istifa eden Oramiral Veysel Kösele'nin koruma astsubayı 15 Temmuz gecesinde Kösele'nin darbeciler tarafından nasıl derdest edildiğini anlattı.

Abone ol

Yüksek Askeri Şura kararlarının ardından emekliye ayrılan Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele’nin 15 Temmuz darbe girişimi gecesi darbeciler tarafından nasıl teslim alındığının detayları ortaya çıktı. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Donanma Komutanlığı'nda darbe gecesi yaşananlara ilişkin hazırladığı iddianamedeki ifadesinde Koruma Astsubayı Ebubekir Öztürk o gece yaşananları detaylarıyla anlattı.

Astsubay Öztürk’ün ifadesine göre saat 23.00 sıralarında darbe girişimini haber aldılar. Milliyet'ten Musa Kesler'in haberine göre, Oramiral Veysel Kösele ve emir astsubayı Yalçın Gül ile birlikte orduevinden Fenerbahçe yelken kulübüne geçtiler, buradan da Heybeliada yakınlarında bekleyen TCG Yavuz gemisine lastik botla geçtiler. 02.40’ta gemiye çıktılar. Öztürk ifadesinde sonrasını şöyle anlatıyor:

“Bizi gemi komutanı ve komodor karşıladı. Gemi komutanının belinde silah vardı. Herhangi bir sıkıntı olmadan komutanımıza eşlik ederek gemi komutanı ve komodor odası olan odaya geldiler. Ben kapının önünde bekliyordum.  Gemi Harekât Subayı Deniz Kurmay Binbaşı Fatih Dalkıran Donanma Komutanının emir astsubayı Yalçın GÜL astsubayı bir şey diyerek aşağıya çağırmış. Sonradan öğrendiğimize göre amacı oyalamakmış. Ben kapının önünde beklerken Donanma Komutanımız, komodor ve gemi komutanı odaya geçtiler.

‘’Komutanım emniyetinizi alın diye bağırdım”

“Gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sezai Özgür Öztürk tekrar köprüüstünden geldiğinde belindeki silah elindeydi. Elindeki silahı benim kafama dayayarak ‘seni teslim alıyorum’ dedi. Bir anda afalladım, akabinde silahın namlusuna sarılarak aşağı doğru büktüm. Boğuşmaya başladık ve bağırarak ‘Komutanım kendinizi emniyete alın’ dedim.”

“Silahı kafama dayadı, boğuşmaya başladık”

“Namlu doluydu, horozu kalkık vaziyette idi, ‘vururum’ diye bağırıyordu. Sesimizi duyan Yalçın astsubay merdivenlerden yukarıya koşarak geldi ve silaha sarılıp bana yardım etmeye çalıştı. Üçümüz boğuştuğumuz sırada II. Komutan da müdahil olarak gemi komutanının elindeki silaha sarıldı. II.komutan Yarbay Meftun Metin gemi komutanına yardım ediyordu. Gemi komutanı elindeki silahı benim bacağıma doğru yönlendirmeye çalışarak "vururum" diye bağırıyordu. Ben de silahı açığa yönlendirmeye çalıştım.”

“Boğuşurken silah patladı”

“ Farkında değildim ancak Donanma Komutanı ve Komodor kapıyı içeriden kilitleyerek kendilerini güvence altına almaya çalıştılar. Biz dördümüz boğuşurken silah boş alana patladı. Boğuşma sırasında gemi komutanının parmağı hep tetikte idi. Silahın patlaması üzerine herkeste bir bocalama oldu. Akabinde de silah gemi komutanının elinde kaldı.”

“Kafama vurmaya çalışıyordu”

“Ben de görev silahımı belimden çıkardım, gemi komutanı da ‘kafasına vurun, kafasına vurun’diye bağırıyordu. Ayrıca elindeki silahla da kafama vurmaya çalışıyordu. Ben de kendimi savunmaya çalışıyordum. Silahımı çekip tam dolduruşa getirip gemi komutanına yönlendirdim. Bunun üzerine o benim silahıma sarıldı. Tekrar aramızda bir boğuşma oldu. Yalçın astsubay da "yapmayın yapmayın" diye bağırıyordu.”

“Komutana bir şey yapmayacağız”

 Bu boğuşma sırasında benim silahımda ateş aldı. Bocalama yaşandı ve bu sırada silah elimden mi düştü yoksa onlar mı elimden aldı bunu hatırlayamıyorum. O sırada yerde bir silah vardı. Gördüğüm kadarıyla Yalçın astsubay silahını çekmemişti, silah belinden düşmüştü. Silahlarımız ellerinde kaldı, gemi komutanı Yarbay Sezayi Özgür Öztürk tekrar silahını bana doğru yönlendirerek "vururum, Donanma Komutanının yanına gireceğiz, kendisi ile konuşacağız, misafir edeceğiz, komutana bir şey yapmayacağız" dedi.

“Şehadet getirdim, vurun dedim”

Ancak ellerinde silah olması nedeniyle ben kapıyı tutarak içeri giremeyeceklerini söyledim. Gemi komutanı ısrarla "ateş ederim, vururum" diye bağırıyordu. Ben de "beni öldürmeden içeri giremezsiniz" dedim. Şehadet getirerek "vurun" dedim. Kapının önünden ayrılmamı istediler. Ancak ısrarla kapının önünden ayrılmayacağımı belirttim. Beni kamaraya alabileceklerini belirttiler, ancak ben kabul etmedim. Bunun üzerine beni kapıya kelepçelediler.”