BIST 9.420
DOLAR 34,34
EURO 36,40
ALTIN 2.840,96
HABER /  DÜNYA

Onların hikayesi yürek burkuyor

Amasya’da yaşayan Melek Ustaoğlu kendisi gibi cüce olan kızları Ayşenur ile Sercan ve “Pamuk Prensesim” dediği Tülay’ın eğitimleri için yaşa...

Abone ol

Amasya’da yaşayan Melek Ustaoğlu kendisi gibi cüce olan kızları Ayşenur ile Sercan ve “Pamuk Prensesim” dediği Tülay’ın eğitimleri için yaşam mücadelesi veriyor.
Amasya merkeze bağlı Bağlarüstü köyünde yaşayan 41 yaşındaki Melek Ustaoğlu, engelli eşi İlyas Ustaoğlu ile evliliklerinden ilk olarak 15 yaşındaki Tülay’ı sağlıklı olarak dünyaya geldiğini, sonradan doğan 13 yaşındaki Ayşenur ile 11 yaşındaki Sercan’ın kendisi gibi cüce olarak doğduğunu söyledi.
Eşi ve eşinin yaşlı anne babasına baktığı gibi kızlarının il merkezindeki okullarına gitmeleri için tüp bulunmayan evde günün erken saatlerinde kalkıp sobayı yaktığını anlatan Melek Ustaoğlu, en büyük hayalinin kendisi için ‘sigortalı bir iş’, cüce oldukları için okullarında dalga geçilen kızları ve büyük kızının eğitimlerini sürdürüp ‘memur’ olmaları olduğunu belirtti.
İki katlı eski evlerinde Tülay’ın ‘Pamuk Prenses’ kendilerinde cüceleri olup birbirleriyle eğlendiklerini anlatan okuma-yazması olmayan Ustaoğlu, “Benim boyum 1.20. Kızımın biri 1.05, birinin ki de 98 santim. Dizi, film tekliflerine açığız. Bir tek biz varız galiba dünyada. Biz gerçek cüceleriz” dedi.
Belindeki rahatsızlığından dolayı tedaviye ihtiyacı olduğunu, geçimlerini ise engelli maaşı ve tarladan gelen gelirle sürdürdüklerini anlatan Melek Ustaoğlu, ev ve tarla işlerinde en büyük destekçisinin kızları olduğunu dile getirdi.
Ailesinin durumuna çok üzülen lise 3. sınıf öğrencisi Tülay, “Servisle 5,5-6 gibi eve geliyorum. Sofrayı, yemeği kaldırırken 9 oluyor. İki sınava aynı anda çalışmak zorunda kalıyorum. Saat 12.00’ye kadar oturmadan. Yani böyle başarı elde ediyorum. Hem de onlar için elde ediyorum. Uykum geliyor ama ailem için yapacağım diyorum” diye konuştu.
Kendisi gibi cüce olan kardeşiyle köylerinden taşımalı olarak il merkezinin ücra bir mahallesi olan Helvacı’daki okula gittiğini söyleyen 8. sınıf öğrencisi Ayşenur da, "Annem her sabah saat 5’te kalkıp soba yakmak zorunda kalıyor. Saat 07.00 olunca ablamı gönderiyor. Sonra bizimle uğraşmak zorunda kalıyor. Elbisemizi zor giyiyoruz zaten. Ona yardım ediyorum. Kardeşimin okuması, yazması zor oluyor. Ona yardım ediyor. Birinci sınıflardaki çocuklar dalga geçiyor. Ama ben umursamıyorum bile. Pas verip gidiyorum. Arkadaşlarım bile diyor. ‘Niye dalga geçiyorsunuz’ diye soruyorlar. Yani oyuncak gibi dalga geçiyorlar bizle. Büyüdüğünde öğretmen olmak istiyorum. Böyle küçük boylu öğrencim varsa ‘dalga geçmeyin’ deyip bilgi öğretmek isterim çocuklara" şeklinde konuştu.
(İHA)