BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Onları kurbağa prens yaptı

Dünyanın ikinci büyük ihracatçısı konumuna gelen Türkiye'nin kurbağa macerasını Tempo araştırdı...

Abone ol

3300 avcı, günde yaklaşık 3 ton kurbağa avlıyor. Avrupa'nın tercihi yeşil su kurbağaları; çiftliklerde üretilemiyor, çünkü yılan tehlikesi baş gösteriyor. Doğal ortamdan toplanan kurbağaların kafası makasla kesiliyor, temizleniyor ve sadece bacakları yeniyor

Muppet Show'un kurbağa Kermit'ini hatırlarsınız. Nasıl da sevimliydi. Bandırma'da Fransa ve İtalya'ya kurbağa bacağı ihracatı yapan Kocaman Balıkçılık'a gittiğimizde birden onu hatırladık. Türkiye'nin toplam kurbağa bacağı ihracatı yılda 3 milyon dolara ulaşmış. Haberimizin ana konusu da bu. Ama hemcinslerinin makasla başlarının kesildiğini ve belden aşağılarının yaklaşık 45 dakika can çekiştiğini bilse, kurbağa Kermit ne yapardı, diye düşünmeden de edemedik.

Kendilerine yeni fırsatlar yaratabilen ihracatçılar, Türkiye'de tüketilmeyen ürünlerden önemli döviz geliri elde ediyorlar ve Türkiye'nin yüzünü güldürüyorlar. Kurbağa bacağı da bu ürünlerden biri. Fransa, İtalya, Belçika, Lüksemburg gibi ülkeler yılda yaklaşık 4 bin ton kurbağa bacağı tüketiyor. Türkiye'den 5 firma bu işin ihracatını yapıyor. Biri, yeri Bandırma'da bulunan Kocaman Balıkçılık, diğerleri Adana'da üretim yapan Sasu ve Sagun. Daha küçük ölçekli çalışan Pakyürek ve Mantaş ise kurbağaların bol olduğu bahar dönemlerinde ihracat yapıyor. Haftada 500 kilo ile ihracata başlayan Kocaman Balıkçılık, bugün Fransa ve İtalya'ya yılda 300 ton, Sasu 600, Sagun'da 400 ton isteğe göre canlı ya da dondurulmuş kurbağa gönderiyor. Kurbağalar firmaların TIR'ları ile adreslerine ulaşıyor. Her üç firmanın da ana işi kurbağa bacağı değil. Orkinos, karides, hamsi, salyangoz, gümüş balığı ihraç ettikleri diğer ürünler.

Yılan Tehlikesi

Kurbağalar genelde Edirne, Antalya, İskenderun, İpsala ve Mustafakemalpaşa çevresinden toplanıyor. Kocaman Balıkçılık'ın Türkiye genelinde 1000, Sasu'nun 1200, Kemal Balıkçılık'ın da 1100 avcısı var. Avcılar topladıkları kurbağaları müstahsil denilen aracılara, aracılar da firmalara satıyor. Zaten firmalara günlük 1 ton civarı kurbağa geliyor. Firmalar kendi arabaları ile gidip teslim alıyorlar. Getirilen her kurbağa çok değerli olduğundan, alınmama gibi bir durum yaşanmıyor.

Kocaman Balıkçılık, kısa bir dönem kurbağa üretimi yapmayı denemiş. Çiftliği yılanlar basınca, Türkiye'nin doğal kaynaklarını kullanmanın daha doğru olacağına karar vermişler. Kurbağaların bakımı zahmetli değil. Yem gerekmiyor. Sadece onlara uygun doğal ortamı yaratmak yeterli ama yılan tehlikesi yüzünden, dünyanın neredeyse hiçbir yerinde üretim yapılmıyor ve doğal kaynaklar kullanılıyor. Yılanlar yok edildiği takdirde ise ekolojik denge bozulduğu için fareler artıyor. Yıllar önce Aydınlı Alaattin Özmen, kurbağa üretme çiftliği kurmayı denemişti. Belediye göletinde, 400 bine yakın yavru kurbağayı beslemeye başlamış, ihracat yapacağını açıklamıştı. Ama yılanlar göletin tüm çevresini sarınca, çevre halkı Özmen'i suçlamış, ardı arkası gelmeyen davalarla uğraşmak zorunda kalmıştı.

Yılda 10 bin yavru

Dünyada yaklaşık 500 tür kurbağa var. Türkiye'de yeşil su kurbağası Latince ismi ile 'Ranaridibunda' denilen cins avlanıyor. Yenmek üzere tercih edilen de yine sadece bu cins.

Boyları 1.5 cm ile 25 cm arasında değişiyor. Kurbağaların bacakları son derece uzun. Yaşamak için de suya bağımlılar. Avlandıktan sonra sadece 45 gün yaşayabiliyorlar.

Yumurtalarını kese içinde suya bırakıyorlar. Yumurtalar açılınca iribaş denilen yavrular meydana geliyor. Bunlar metamorfoz geçirdikten sonra ergin kurbağa halini alıyorlar.

Bir kurbağa yılda 10 bin yavru doğuruyor. Ağırlıkları 15-25 gr., 25-50 gr., 50-70 gr., 70-110 gr. olarak değişiyor. Avrupa ülkelerinden gelen talep, daha çok 50-75 gr. arası olanlara. Bu da en az 6 aylık kurbağa demek. En istikrarlı şekilde kurbağa ithal eden pazar Fransa.

Türkiye'nin rakibi Çin

Türkiye'nin en büyük rakibi Çin ve Tayvan gibi Uzakdoğu ülkeleri. Ama Avrupa ülkelerinde en çok kabul görenler, Türkiye'den gelenler. Çünkü hijyen açısından AB standartlarını birebir yerine getiriyorlar. Canlı kurbağada en büyük rakipler Mısır, Arnavutluk, Bulgaristan ve Romanya. İç pazarda İtalyan ve Fransız restoranlarından ve güney sahillerindeki tatil köylerinden talep geliyor. Kurbağaların en sık yakalandıkları hastalık Salmonella. Zehirli ve toksik etkiler gösterebilen Salmonella, insanlarda ishalle başlayıp tifoya kadar giden bir hastalık zincirine sebep olabiliyor.

Türkiye'deki ihracatçı firmalar bunun önüne geçebilmek için zorunlu Haccp uygulamaları yani kontrol mekanizması yürütüyor. Her üç firma da hastalıkla karşılaştıkları bölgelerden bir daha kurbağa almamışlar. Afyon Bolvadin, Ergene Havzası, Bursa'nın bazı bölgeleri ve sanayi tesislerine yakın yerler, bunlardan bazıları. Bilinenin aksine kurbağa ciltte siğil yapmıyor.

Kurbağaların üreme zamanları mayıs ve haziran ayları. Kocaman Balıkçılık'ın sahibi Osman Kocaman ve Sasu'nun sahibi İsa Üçkardeş, "Üreme zamanlarında kesinlikle avcılarımız kurbağa toplamıyor. Ekolojik dengeyi bozarsak, gelecekte ürün alamayacağımızın farkındayız. O aylarda donmuş olarak sakladığımız stoklardan faydalanıyoruz" diyor.

Bu arada avcıların bilinçsizce topladığı yavru kurbağalar tekrar doğaya bırakılıyor. Kocaman Balıkçılık 10 ton, Sasu 12 ton, Sagun 8 ton stok bulunduruyor. Stoklar iki yıl muhafaza edilebiliyor.

Kilosu 3 milyon, sofrada 20 Euro

10 adet kurbağa yaklaşık bir kilogram ediyor. Avcı yakaladığı kurbağanın kilosunu 3 milyon TL'ye satıyor aracıya. Aracı üzerine 1 milyon TL koyup 4 milyon TL'ye firmaya satıyor. Temizlenmiş taze kurbağa kilosu 12 Euro'ya ihraç ediliyor. Donmuş olarak gönderilen kurbağanın kilosu ise 5 Euro'ya alıcı buluyor Avrupa'da. Aşçısının ellerinde yemeğe dönüşen iki kurbağa bacağı, 5-20 Euro arasında servis ediliyor. Kurbağa bacağı, yendiği her ülke için ciddi bir gurme yemeği olarak tanımlanıyor. En çok tüketilen yer, Fransa'nın Lyon Bölgesi ve İtalya'nın kuzeyi. Damak tadı olan yaşlı Avrupalılarca sofradaki önemli yerini koruyor fakat çevreci gençler tüketmiyor. Hatta bir dönem kurbağanın öldürülüş şekli nedeniyle geniş katılımlı yürüyüşler düzenlenmiş. Örneğin Swiss Air, çevreci baskısı nedeniyle canlı kurbağa taşımama kararı almış.

Afrodizyak iddiası

Kurbağa çorbasının pek çok hastalığa iyi geldiği iddiası günümüz sağlık dünyasının en çok tartıştığı konular arasında yer alıyor. Solunum yolu hastalıklarına iyi gelen kurbağa çorbasının, cinsel gücü artırıcı etki yaptığı öne sürülüyor. Kurbağaları çorbalara çeşni olarak kullanan aşçılar, mucizevi karışımı elde etmek için kurbağa etlerini, şifalı bitki ve baharatla 'blender'dan geçiriyor. Bu karışımı sulandırarak elde ettikleri çorbayı ve 'kurbağa suyunu' şişelere doldurarak müşterilerine satıyorlar.