BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Önemli ayrıntılar kitabında

Gazeteci Ayşenur Arslan'ın iki haftadır Radikal'in eki 'İki'de yayımlanan anıları büyük ses getirmişti. Asıl önemli ve ses getirecek anıları ise kitabında saklı...

Abone ol

Gazeteci Ayşenur Arslan'ın iki haftadır Radikal'in eki 'İki'de yayımlanan anıları büyük ses getirmişti. Ayşenur Arslan'ın, Radikal'deki köşesinde, anılarının tamamını yazmadığı, asıl önemli ve ses getirecek olanları, kitabına sakladığı belirtildi. Ayşenur Arslan, geçen haftaki bölümde, ATV'den kopuş süreçlerinde yaşanan ilginç olayları şöyle değerlendirmişti: Susurluk'taki o malum ve meşhur kazayı, sevgili Mahmut Övür haber vermişti. Övür sonraları çok önemli bir katkıda daha bulunmuştu. Abdullah Çatlı ile özel timciler arasındaki ilişkiyi kanıtlayan bir kaset getirmişti. Bir düğünde çekilmiş görüntüler vardı kasette. Ancak düğün sahibi 'Drej' lakabıyla bilinen Ali Yasak olunca, olay bambaşka bir boyut kazandı. Görüntüler yayınlanıp, Övür de canlı yayında kimin kim olduğunu anlatınca kıyamet koptu. Ben de Drej Aliysem Övür ardından hemen odama geldi. "Drej Ali telefon etti, buraya geliyormuş. Ali Kırca, davetsiz konuğumuz için, "Aman buraya getirmeyin" dediği için spor servisinde kabul ettik. Tabancası belindeydi. Mahmut Övür, Ferhat Boratav ve ben, havayı yumuşatmaya çalıştık. Ama o çay içmeye gelmemişti. Arada bir, "yengeye (yani bana) şükret" diyordu. Giderken tehdit etti: Ben de Drej Aliysem, bunun hesabı sorulur. Ardından, Mahmut Övür, evinin önünde silahlı saldırıya uğramış ve ağır yaralamıştı. Geriye sayım ATV2000 binasından böyle anılar bırakarak ayrıldık. Çocukluğunun geçtiği evi terk etmek zorunda kalan insanların duygularıyla. Nişantaşı'na taşındık. Ama Nişantaşı keyfi uzun sürmedi. 27 Ekim 2000 tarihinde 'bomba' patladı. Etibank TMSF'ye devredilmişti. Kararın anlamı açıktı. Sabah/ATV için geriye sayım başlamıştı. Gelişmenin ilk etkisi ödemelere ilişkindi. Maaşlarımızı alamıyorduk. Bir süre sonra ay atlamaya başlamıştı. Bir akşamki bültenimizin ilk haberi, Dinç Bilgin'in, "Ceketimi alıp gidiyorum" olmuştu. Ciner ve Karamehmet Ardından patronun kabul salonunda bir toplantı yapıldı. Önceden aşina olduğumuz Turgay Ciner, o gün pek çoğumuzun ilk kez gördüğü M. Emin Karamehmet. O salonun daha önce tanık olmadığı kalabalık toplantıda, "Merak etmeyin, maaşlarınızı alacaksınız. ATV ve Sabah eski gücüne kavuşarak yoluna devam edecek..." Ne yazık ki öyle olmadı. Biz yine maaşlarımızı alamıyorduk. 2000 yılı hem Türkiye, hem de bizim için kara bir tabloyla gelmişti. Dinç Bilgin: Dönüyorum Bir gün Dinç Bilgin bizi davet etti, Ali Kırca'yla evine gittik. "Kaynak sorununu hallettim, dönüyorum" dedi. Nitekim Bilgin, o akşam Nişantaşı'ndaki binaya döndü. Ancak halledilmesini beklediği her ne idiyse, bir türlü olmadı. Ali Kırca Star'a gidiyor Derken, 21 Mart 2001 Çarşamba günü, internet sitelerine, hayatımıza fırtına gibi giren bir haber düştü: "Ali Kırca Star'a gidiyor..." 1974 yılından beri en yakın arkadaşlarından biriyim. 94'ten beri de yardımcısı, sağ kolu, sol gözü vs vs.... Benim haberim olmadığına göre bu, bir dedikodudan öte gidemezdi. Bunun rahatlığıyla girdim Ali Kırca'nın odasına: "İnternet siteleri seni yine biryerlere göndermiş şekerim!" Hiç beklemediğim bir yanıt almıştım: "Ya evet, Cem Uzan ısrarla çağırıyor..." Star içimize sinmiyor Doğrusu Star'ı içeriden tanıdığım için, gitmeyi hiç mi hiç istemiyordum. Ülker Pınarbaşı ve Baki Şehirlioğlu da aynı görüşteydi. Ali Kırca, "Haklısınız, benim de içime sinmiyor" dedi. Cem Uzan bizzat aramıştı ve gitmese ayıp olacağını söyledi. "Hayır cevabını kendisiyle görüştüğümde veririm" dedi. Zafer Mutlu bana, Ali Kırca için, "Söyle şu adama gitmesin" diyordu. Zafer'e, "Merak etme, bir yere gitmiyoruz" dedim. Uzan önüme öyle dosyalar koydu ki!!! 23 Mart günü bizi odasında topladı ve "ATV'de kalıyoruz" dedi. 24 Mart Cumartesi akşamı gelen telefona, işte bu yüzden hiç alışık değildim. Ali Kırca Cem Uzan'la görüşmesinin ardından arıyor ve "Evet" dediğini söylüyordu. "Peki neden Ali? Hani gitmeyecektik???" "Cem Uzan önüme öyle dosyalar koydu ki. Sana sonra anlatırım ama şu kadarını söyleyeyim, bizim orada bir gün daha kalmamamız lazım. Yani şimdi Star'a gidiyoruz." dedi Hüngür hüngür ağladım 25 Mart Pazar günü Star'a gittik, el sıkıştık. Ali- Ayşenur-Baki üçlüsüyle, bazı editör arkadaşlarımızı ve bir grup muhabir ve kameraman, masamızı topladık. 26 Mart günü Dinç ve Önay Bilgin'le vedalaşırken, hüngür hüngür ağladım. Güzel bir rüyanın sonuna gelmiştik. Vefa sınavını aşamayan dostluklar 8 yıldır deli gibi titizlenerek, hayatımızdan çalma pahasına çalışarak, bir marka haline getirdiğimiz ATV Haber'e veda ediyorduk. Yani evimizi terk ediyor ve kim bilir, bizi nelerin beklediği bir yolculuğa çıkıyorduk. Bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Nitekim olmadı da. Habercilik de. Vefa sınavını aşamayan dostluklar da... Kaynak:www.superpoligon.com