BIST 9.420
DOLAR 34,41
EURO 36,28
ALTIN 2.840,63
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Önder Sav ilk kez gördü!

CHP Genel Sekreteri Önder Sav acıklamalarına devam ediyor. Sav parti içinde birçok kişiye mesaj yolladı.

Abone ol

Önder Sav'a göre Kılıçdaroğlu ile yakalanan rüzgar Ecevit'in 70'li yıllardaki Karaoğlan efsanesini geride bıraktı. Önder Sav bu havayı Kılıçdaroğlu'nun Çorum gezisinde gördüğünü iddia etti.

Gürsel Tekin'in yanlış işler yaptığını ileri süren Sav, Tekin'i kurultay gecesi arkadan kulis çevirmekle suçladı ve Kılıçdaroğlu'nun adaylığına sonradan destek vermesini eleştirdi.

CHP Genel Sekreteri Önder Sav CHP'de yaşanan süreci egedesonsoz.com'dan Ümit Yıldız'a açıkladı. İşte Önder Sav'ın olay yaratan açıklamalarını 3'üncü bölümü.

ÜMİT YALDIZ: Kılıçdaroğlu’na kimler oy vermemişti kurultayda…?

ÖNDER SAV: Hepsi burada… (kalkıp, kurultay belgelerini almak için masasına yürüyor) Ezbere konuşmayalım. Belgelere bakalım. Deniz Bey ve bazı arkadaşlar tarafından ‘Mutabakat olmadan aday olmaz’ denildiği ortamda yapay bir mutabakatın ötesinde gerçek mutabakat 22-23 Mayıs’taki Kurultay’da olmuştur. Yüzde 99’un üzerinde hem de…

YALDIZ: Yarım asırlık partilisiniz. Böyle bir kurultay hatırlıyor musunuz? Bu kadar büyük ölçekli bir destekle sonuçlanan…

SAV: (Biraz düşünüyor) Hatırladım, diyemem. Ve bir önceki soruya yanıt vermek için Kurultay tutanaklarını okumaya başlıyor Sav… (Genel Başkanlıkta oy kullananlar… Deniz Baykal’ın yok, Suat Binici’nin yok. Nesrin Baytok’un yok. Tülay Özüerman’ın yok. Emine Yurdatapan’ın yok. Çanakkaleli… Mustafa Şükrü Elekdağ’ın yok. Vahap Kuştepe ve Mahmut Özdemir’in yok, ( Bunlar kurultaya gelmemişlerdi zaten) Candan Er Ankara delegesi, oy kullanmaya yetişemedi. Mehmet Kesici hastanede, ameliyattaydı. Aydın Özer de Candan Er ile beraberdi. Yetişemediler. Serap Sevinç Antalya delegesi, Giray Ergenç Antalya delegesi, .. Orhan Özden yok. Hastaydı o da. İzmir’den Süleyman Kaya, Ergun Özgün sadece… oy kullanmamışlar.

YALDIZ: Tarihi bir mutabakat, tarihi bir kurultay…. Solda birliğin sağlandığı, Sarıgül’ün zarar gördüğü, DSP’nin çözüldüğü, partinin iktidara yürüdüğü havasının yakalandığı bir kurultay gerçekleşti, tek bir hamleniz olayı buralara getirdi.

SAV: Gayet tabi ki…

YALDIZ: Peki, sonrasında yaşananlar. Anketlerde partinin yükselişi, Kılıçdaroğlu’nun Gandi’ye, Karaoğlan’a benzetilişii, toplumsal desteğin artışı ve CHP’nin iktidara yaklaşmasını nasıl yorumluyorsunuz kendi cephenizder. Yani, Kılıçdaroğlu’nun gelişiyle yakalanan hava, kasetli komplo ile CHP’nin başına çorap örenlerin elinde patladı mı?

SAV: Evet bir anlamda öyle de oldu diyebiliriz. CHP’yi göçerteceklerini sanıyorlardı bu komplonun sahipleri… Birbirimize düşeceğiz,gırtlaklaşacağız, ana muhalefet partisi bitecek, tarih olacak sanıyorlardı. Çok aksi gerçekleşti. CHP bu kurultaydan daha da güçlü çıktı.

YALDIZ: Peki, bu komplonun CHP’yideğil de AKP’yi bitirme planı olduğu, yıpranmış Baykal’ın yerine CHP’ye daha güçlü bir takviye ile Tayyip Erdoğan’dan kurtulma planı olduğu düşüncesi tartışıldı bir de. Siz ne diyorsunuz?

SAV: Yok, yok. Bu biraz abartı olur.

DENİZ BEY’İN YERİNDE OLSAM BELKİ BEN DE KURULTAYA GELMEZDİM

YALDIZ:
Peki Deniz Bey’in böyle coşkulu, tarihi bir kurultalya gelmemesi… Bir eksiklik miydi yoksa olması gereken mi?

SAV: Onu bilemem tabi… Bilyorum, belki yerinde olsam ben de gelmezdim belki.

YALDIZ: Deniz Bey’yle yollarınızı ayırdığınız için soruyorum bu soruyu da. Bundan sonrasında Baykal’ın parti içinde bir muhalefet ya da hizip yaratıp tekrar dönmesi mümkün mü? Çünkü grup toplantılarına, meclise gelmeye başladığını görüyoruz…

BAYKAL’IN ALTAN ÖYMEN DÖNEMİNDE OLDUĞU GİBİ DÖNECEĞİNİ HİÇ SANMIYORUM

SAV:
Deniz Baykal gibi bir siyasetçi, birden bire köşesine çekilecek türden bir siyasetçi değildir. Deniz Baykal, iddiası olan, söyleyeceklerinin bitmediğini düşünen bir siyaset adamıdır. Halen de CHP’nin milletvekilidir. Milletvekilliği görevi gereği bir takım şeyleri yapacaktır, onları yapıyor şu anda da. Yani ben, onun siyasi çıkış yaparak, Altan Öymen döneminde olduğu gibi, partiye tekrar genel başkanlık yapma yarışında olacağını sanmıyorum.

HİÇ GÖRÜŞMEDİM, ELİNİ SIKTIM…

YALDIZ:
Görüştünüz mü Sayın Baykal’la o günden beri…

SAV: Hayır. Mecliste sadece elini sıktım sadece.

YALDIZ: CHP’deki kritik sürece yönelik soracaklarım bu kadar. Ama iki haftada yakalanan havada bir değişiklik yok. Sokakta, kamuoyunda CHP’nin gözle görünür artışı, yükselişi görünüyor. Sizler ne alıyorsunuz sokağa baktığınızda.

GANDHİ, KARAOĞLAN’I GEÇTİ…

SAV:
Bir şey itiraf edeyim. Zonguldak’ta, Çorum’da halkın ilgisine bizzat şahit oldum. Bunu Bülent Ecevit’in 1973-77 dalgalanmalarında yaşamıştım ilk kez. Çünkü 73’te milletvekili adayıydım, 77’de de milletvekili… Özellikle Çorum gezisindeki ilgiyi Ecevit döneminde bile görmedim, yaşamadım diyebilirim.

YALDIZ: Karaoğlan’ı bile geçti diyorsunuz yani Kılıçdaroğlu?

SAV: Evet, bunu görüyorum…

YALDIZ: Sayın Deniz Baykal’ın yarattığı bir parti modeli vardı. Hep konuşulan bir dengeler partisi… Bir yanda genel sekreter olarak siz, öbür yanda yakın zamana kadar Eşref Erdem… Sonra Erdem’in yerini almaya çalışanlar da oldu. Doğrudan genel başkancılar da…
(Soruyu tamamlamama izin vermiyor)

BU SÖZLER BENİ YARALAR….

SAV: İnan bana bu sözler, beni dengeleme sözleri, söylediğin isimlerle benim siyasi yarış içinde olduğumu ima eden sözler beni yaralar. Hayatımın hiçbir döneminde o insanlarla yarış içinde olmadım. Onlar beni silme gayretinde olmuş olabilirler.

SORUMSUZ SOYTARILAR….

YALDIZ: Peki, son iki yılda özellikle Eşref Bey’in istifasından sonra ‘doğrudan genel başkancılar’ diye bir tanım yapılmaya başlandı. Biz bunu İzmir’de de kongre sürecinde de hissettik. Bir tarafta Deniz Beyden emir aldığını iddia eden belediye başkanları., vekiller, MYK üyeleri… Diğer yanda sizinle siyaset yapanlar…
(araya girerek, kızgınlıkla)

SAV: Hatta, hatta bir takım sorumsuz soytarılar….İsim vermiyorum, sen kim olduğunu anlamışsındır.

YALDIZ: Sonuçta Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, sokakta büyümeye devam ediyor. Kurultay sonrasında kurulan yeni parti yönetiminde, Genel başkancı-genel sekterci diye bir ayrım da kalmadı. Nasıl bir örgüt modeli çıkacak meydana? Tasfiye edilen ya da öyle yorumlanan yapının durumu ne olacak?

TASFİYE OLANLARIN ÖRGÜTTE GÜCÜ YOK

SAV:
Tasfiye edilenlerin ya da öyle düşünenlerin örgütte bir gücü yok. Çok garip bir olay şaşıracaksın. 17 kişi kalmış MYK’da… 17 kişilik MYK’daki arkadaşların kurultayda oy kullanan 1250 delege içinde toplam delege sayısı 150’yi geçmez.

YALDIZ: Örgütte gücü olmadıkları için mi tasfiye oldular diyorsunuz?

SÜRECİ İYİ OKUYAMADIKLARI İÇİN TASFİYE OLDULAR…

SAV: Hayır, onu demeye çalışmıyorum. O nedenle de olmadılar. Süreci iyi okuyamadıkları ve genel başkan adayına ters düştükleri için tasfiye oldular. O genel başkan adayı ya da genel başkan, kendisiyle ters düşenleri tekrar MYK’da görmek ister mi?

KİMSEYİ TASFİYE ETTİM DEMEM ÇÜNKÜ SİYASETÇİ KENDİ KENDİNİ TASFİYE EDER…

Aslında tasfiye tabiri doğru değil. Onlar (Yılmaz Ateş, Mehmet Sevigen, Savcı Sayan, Mustafa Özyürek, Onur Öymen gibi isimleri kast ederek) Bu dönem siyasetin kenarına çekildiler. Tasfiye hoş değil. Merhum Ecevit’in Paşa’ya karşı, kullandığı bir cümle vardı, “Benim İsmet Paşa’yı tasfiye ettiğimi söylüyorlar. Oysa ki siyasette insan kendi kendini tasfiye eder’ Ben de o sözü çok severim.
Ben kimseyi tasfiye ettim demem….

GÜRSEL TEKİN KILIÇDAROĞLU’NA HEMEN SAHİP ÇIKSAYDI BUGÜN FARKLI YERLERDEYDİ

YALDIZ:
Ve Gürsel Tekin… Bugün (Röportajın gerçekleştiği 2 Haziran Çarşamba) İstanbul ilçe başkanları ve il yöneticileri buradaydı. Sizinle ve Sayın Genel Başkanla görüştüler. Gürsel Tekin de(Eğer MYK’ya girmemek bir tasfiye ise) tasfiye mi edildi? Çünkü, Kurultay’ın birinci günü gecesi ikinci liste çalışmalarını biliyoruz Dedeman Oteli’ndeki toplantıyı…

SAV: Siyasette her yanlışın bir karşılığı vardır. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına hemen sahip çıkıp, son gece o hareketi yapmamış olsaydı bugün çok farklı yerlerde olabilirdi Gürsel Tekin de…

YALDIZ: Ve ikinci adamlık… Yani genel sekreterlik. CHP’de belki de bu süreçte birinci adam, genel başkan olma imkanınız varken, yani örgütteki yıllara dayanan gücünüzü kendi adınıza kullanma imkanınız varken, ikinci adam kalmayı yeğlediniz.

SAV: Benim önceliğim partinin çıkarı olmuştur hep.

YALDIZ: Ciddi bir özveride bulunduğunuzu görüyoruz.

SAV: Teşekkür ederim.

YALDIZ: Ya İzmir, CHP’nin kalesi, sizin de örgütsel anlamda çok güçlü olduğunuz bir kent… İzmir sizin için ne ifade ediyor?

SAV: Her gidişimde heyecanlanan dalgalanan bir İzmir görüyorum. En son Kemal Karataş’ın (Eski İl Başkanı) annesinin vefatı nedeniyle MYK toplantısının yapılacağı süreçte geldim. Bir keresinde Aziz beyin bir takım açılışlarına, sonuncusunda da yerel seçimlerin ardından belediye başkanlarını kutlamaya gittim.

YALDIZ: İki günlük bir ziyaretti ve inanılmaz ilgi vardı size?

SAV: Evet. O ilgiyi yaşamış biriyim ben. O ilgiyi satın alamazsınız. Bir de izmir’de dürüstlüklerine inandığım, ‘Bu insanlarla siyaset yapılır’ dediğim çok insan var. O insanlara güveniyorum ben. O insanların ; İzmir siyasetinde ezilmemeleri için, üzülmemeleri için çok çaba sarf ettim. İzmir özellikle bu kurultay öncesi benim bir hayli mesaimi aldı, emek verdim. Karşılığını da bir siyasetçi olarak aldım. Bu ayrı konu. İzmirde benimle beraber CHP’nin doğruları için siyaset yapan çok insan var. Hepsine şükran borçluyum. Hepsini seviyorum, onlara saygım da var. Kurultayda da yakın dostluklarını da gösterdiler. Düzen kurdular. İki saat el sıktım kurultayın birinci günü… İkinci günü de izmirlilerle birlikte kutladık partimizin başarısını… Siyasette hem seviyeyi koruyacaksın hem saygı göstereceksin, hem de sana yaklaşmak isteyenlere engel olmayacaksın.