BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Önce Çin fenerleri kayboldu...

Çin halkı ve dünyanın dört bir yanındaki Çinliler, geçtiğimiz günlerde Tavşan Yılı'na girdi. Ama birçok Çinlinin de, artık eski gelenekleri sürdürmeye çok da istekli olmadığı gözleniyor. Berlin'den Cem Sey'in izlenimleri.

Abone ol

Lokantanın adı Bruce Lee.

Köln'ün gece hayatı yaşanan semtlerinden birinde bulunan bu Çin lokantası tıkabasa dolu. Müşterilerin çoğu genç Çinliler.

Ya burada doğup büyüyen göçmen çocukları ya da Avrupa'nın her yanında aniden boy göstermeye başlayan Çin şirketlerinin ülkelerinden getirdiği, yeni mezun ama geleceği parlak gençler.

Çin yılbaşını, yeni başlayan Tavşan Yılı'nı kutluyorlar. Mutluluk yüzlerinden akıyor, çılgınca eğleniyorlar.

Ellerindeki fotoğraf makineleri ve video kameralarıyla, eğlence olsun diye birbirlerinin üzerine nasıl yemek attıklarını ya da müthiş bir disiplinle masalara servis yapan, erguvan rengi saçları punk usulü kesilmiş Çinli garson kızı görüntülüyorlar.

Almanya'nın iş merkezi Köln'de Çin yılbaşı kutlamasının daha da coşkulu olmasının önünde tek engel var: Çin fenerlerinin yasaklanmış olması.

Çünkü Almanya, yakıldığında gökyüzüne yükselen ve asılı kalan bu güzel efektin kullanılmasına, uçakların iniş-kalkışını tehlikeye attığı gerekçesiyle izin vermiyor.

Başkent Berlin'de bu yasak, hemen hemen hiçbir Çinlinin yılbaşı kutlamasında burukluk yaşamasına neden olmuyor.

Yasağı delip, fenerlerini gökyüzüne saldıklarından dolayı değil.

Berlin'deki Çin toplumu, uzun süredir Çin yeni yılını coşkuyla kutlamayı bırakmış.

İlk Çinli göçmenlerin 19. yüzyılın sonunda Çingtien eyaletinden geldiği Berlin'de, genç olsun, yaşlı olsun Çinliler bu günü, evlerinde aileleri, zaman zaman da arkadaşlarıyla sakin bir akşam yemeğiyle geçirmeyi tercih ediyor.

Kutlamalara katılmayanlar

İş arkadaşım Canao gibi.

Yıllar önce öğrenci olarak Almanya'ya gelen Canao, "bu yıl hiç kutlamadım" diyor, "eşimle evde oturup, çalıştık."

Canao bana Berlin'deki Çin dünyası hakkında bilgi veriyor.

"Burada Çinliler bu tür kutlamaları artık sıkıcı, geri kafalı buluyor" diyor.

Geleneksel olarak iki aslan bir de ejderhanın dans ettiği gösteriler yapılması gerekirken, Berlin'de bunu sadece Çin Büyükelçiliği'nin düzenlediği davetlerde bulmak mümkün.

Fakat Berlin'deki Çinlilerin çoğu, bu davetleri, ülkelerinde iktidarı elinde tutan Çin Komünist Partisi'nin propaganda toplantıları olduğu gerekçesiyle reddediyor.

Mutlaka bir kutlama izlemek isteyenler, onun yerine, Berlin'de yıllar içinde oluşmuş sayısız ufak Çin kilise cemaatine katılmayı daha uygun buluyor.

Büyükelçilik davetiyse daha çok Çin'den Almanya'ya devlet bursuyla okumaya gelen ve tekrar ülkesine dönerek, iyi bir iş bulmak istediği için Komünist Parti'yle arasını sıcak tutmaya çalışan öğrencilerin ilişkilerini tazelediği toplantılara dönüşmüş.

Canao bu toplantıya burun kıvırıyor:

"Oradaki gösterinin Çin gelenekleriyle pek ilgisi yok" diyor ve ekliyor:

"Çin'de aslan ve ejderha iktidarı temsil eder. Eskiden sadece imparatorların bu sembolleri kullanmasına izin verilirmiş. Şimdi Komünist Parti bu sembolleri propaganda amaçlı kullanıyor. Çin'in dünyada ağırlığının giderek arttığı propagandasıyla, vatandaşlarını kandırmak için, ülkemizi ejderhaya benzetiyor."

"Ya Çin fenerleri" diye soruyorum, "Çin'deki gibi bu fenerleri burada da gökyüzüne serpiştirmek istemez miydiniz?"

"Hayır" diye yanıtlıyor Canao, "Çin'de de yasaklandı onlar. Eskiden çok yaygındı ama, birkaç yıl önce güvenlik gerekçesiyle yasaklandı."

Çin'deki kutlamalar da değişiyor

Ardından yılbaşı kutlamalarının Çin'de de değiştiğini anlatıyor uzun uzun.

Ekonomik patlama politikasının başlamasıyla Çinlilerin de yaşam tarzının tamamen değiştiğinden, artık insanların, 1980'li yıllardan beri devlet televizyonu CCTV'de her yıl yayınlanan yılbaşı programını evlerinde izleyip, yatmasından şikayet ediyor.

Biraz içim burkularak dinliyorum can arkadaşım Canao'yu.

"Keşke" diyorum içimden, "siyasetin, yaşamın güçlüklerine rağmen o güzel ejderha danslarını yine canlandırsalar."

Ama bu isteğin, Çin'e ve Çinlilere sadece bir turist gözüyle bakan, biz beyaz ırkın duygu dünyasına ait olduğunu da farkediyorum.

Eski ejderha dansının artık Almanya'daki Çinliler arasında bir daha geri gelmemek üzere tarihe karıştığını anlıyorum.