Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, ülkede değişimi yapması gereken, ancak tepki koyan ve bu değişimden asıl en çok etkilenecek olanın 'tepe yöneticiler' savundu.
Abone olBaşbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, ülkede değişimi yapması gereken, ancak tepki koyan ve bu değişimden asıl en çok etkilenecek olanın 'tepe yöneticiler' belirterek ''değişim onlardan başlamalı'' dedi. Dinçer, Dünya Bankası ve DPT'nin (Devlet Planlama Teşkilatı) ortaklaşa düzenleği 'Stratejik Planlama ve Performans Bütçeleme' konulu seminerde stratejik yönetime geçişin hiç de kolay olmayacağını, eleştirilere maruz kalacağını tahmin ettiklerini söyledi. Değişimi yapması gerekenlerin kendileri olduğunu vurgulayan Dinçer, "ama bu değişime tepki koyanlar da biziz. Aslında bu değişimden en çok etkilenecek olanlar da biziz. Yani tepe yöneticileri ama en çok karşı koyanlarda onlar olacak. Değişim onlardan başlamalı" dedi. "Bu ülke etkin ve verimli bir yönetime sahip değil" Ankara'da herkesin bildiği birşeyin varlığına dikkat çeken Dinçer, "bu ülke, etkin ve verimli bir yönetime sahip değil, yönetim anlayışımız çok geleneksel, rekabet eden bir yönetim ve toplum yapısına sahip değiliz" diye konuştu. "Değişimin başlama noktası biziz" Başbakanlık Müsteşarı, herkesin bir başkasının değişmesi gerektiğini düşündüğünü de ifade ederek "askeri toplum düşünüyor ki, sivil toplum veya siyasi toplum değişmeli. Siyasi toplum biliyor ki bürokratik toplum değişmeli, bürokratik toplum düşünüyor ki askeri bürokrasi değişmeli veya tersine öne sürersek, Maliye Bakanlığı biliyor ki Milli Eğitim Bakanlığı değişmeli, Milli Eğitim Bakanlığı biliyor ki DPT değişmeli" dedi. "Değişimin başlama noktası biziz, benim" diyen Başbakanlık Müsteşarı, "eğer ben değişirsem, başkası da değişecektir. Hiç kimsenin bir başkasını değiştirmeye hakkı yok. Hiç kimsenin, bir başkasından değişmesini bekleme hakkı da yok. Hiç kimsenin (sen değiştin mi) diye sormaya da hakkı yok. (Ben değiştim mi ne kadar değiştim) buna bakmalıyız. Ancak kendisi değiştiğinde, bu ülkede bir şeyler değişebilir diye düşünülmeli" dedi. "Diğer ülkelerle aramızdaki mesafeyi mukayese etmeliyiz" Dinçer, konuşmasında stratejik yönetimin önemine de dikkat çekti ve ''kendisiyle rekabet ettiğimiz ülkeler ile aramızdaki mesafe ne durumda, mukayese etmeliyiz. Hatta en iyi olan ülke ile mesafenin ne olduğuna yardım eden bir stratejik yönetim ortaya konmalı'' dedi. Dinçer'den bürokratik yapıya eleştiri Stratejik planlamanın örgütsel bir amaç hiyerarşisi olarak ortaya konması gerektiğini anlatan Dinçer, ''halbuki bizim bürokratik yapımızda, amaca dayalı hiyerarşi, görülmüyor. Tamamen bir imtiyazlar hiyerarşisi olarak görülüyor. Aşağıdan yukarı doğru çıktıkça imtiyazların arttığı, üst kademedeki yöneticilerin aslında kamu kaynaklarını daha fazla kullandığı bir sistemi ifade eder. Aslında, yukarıya doğru çıktıkça yöneticilerin sorumluluğunun arttığı, imtiyazlarının azaldığı hedefleri gerçekleştirdiğinde, ancak orada kalabilen bir mekanizma, stratejik yönetimle gelecektir'' dedi. "Kümu bürokrasisi, insanların insiyatifine terkedilmiş" İşlerin verimli ve etkin biçimde ölçülmediği ortamda, kişilerin insafına kalınacağını anlatan Dinçer, ''Bu açıdan bakıldığında zaten bugün kamu bürokrasisi, çalıştırdığı insanların insiyatifine terkedilmiş görülüyor. Ne kadar çalışırsa, ona razı olduğumuz bir çalışma sistemi içerisindeyiz. Halbuki insanların amaçları olmalı. Bu amaçların peşinden koşmalı. Başarılılarsa orada kalmalıdırlar, başarısız olmuşlar ise başka mekanizmalar üretmeliyiz'' diye konuştu. "Daha uzman yöneticilere ihtiyaç var" Strateji yönetiminin bir zihniyet değişimi anlamına geldiğini ifade eden Dinçer, Türkiye'de daha çok günlük sorunlarla uğraşan, geçmişi denetleyen bir yönetim anlayışı yerine, geleceğe bakan ve önceden tahmin eden bir yönetim yaklaşımına ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Tepe yöneticilerinin, stratejik planlamanın en kritik noktasını oluşturduklarını ifade eden Dinçer, bilgi toplumunda tepe yöneticilerinin geliştirdiği, mekanizmanın ön plana çıktığını belirtti. Dinçer, ''çünkü giderek daha uzman yöneticilere ihtiyaç var. Onlarne kadar iyi olursa, çevresel etkileri ne kadar iyi analiz edebilirlerse, o kadar başarılı bir yönetime sahip olacağız anlamına gelir. Bu açıdan bakıldığında, tepe yöneticileri kendilerini çok iyi geliştirmeli'' dedi.