AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK toplantısı sürerken açıklamalarda bulundu. Çelik, "Rum tarafını hukuksuz bir şekilde AB'ye aldılar. Rum tarafı sözünü tutmamakla meşhur. Tek taraflı eylemlere karşı kendimizi korumak için faaliyet yürütüyoruz. Rum tarafı sondajlara başladığında Türkiye uyardı. Avrupa Birliği sorun çıkarma yolunu tercih ediyor. Avrupa Birliği ilkeler temelinde hareket etmelidir" dedi.
Abone olAK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin milletvekilleriyle gerçekleştirdiği toplantının sonuncusunun yapıldığını belirten Çelik, toplantılarda ele alınan belli konuların ilgili birimlere aktarıldığını söyledi.
Çelik, geçen hafta yaşanan terör saldırılarında şehitlerin olduğunu anımsatarak, "Terörle mücadelemiz bütün kuvvetiyle sürüyor. Tabii her şehitle birlikte canımız yanıyor. Türkiye'nin terörle mücadelesi, dünya üzerinde meşruiyeti en yüksek mücadeledir. Ülkemiz topraklarına terör örgütleri tarafından dışarıdan yapılan saldırılara karşı gerek ülkemiz içerisinde gerek sınır ötesinde başarılı harekatlar silahlı kuvvetlerimiz, emniyet güçlerimiz, jandarmamız hepsi birlikte sınırlarımızın korunması konusunda bu özverili çalışmaları gerçekleştiriyor." ifadelerini kullandı.
Terörün, Türkiye'nin etrafındaki coğrafyada karmaşık bir boyuta sahip olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
"Maalesef çeşitli devletlerin örtülü ya da açık, zaman zaman terör örgütlerine destek verdiği görülüyor. Terörün devletler arası rekabette bir enstrüman olarak kullanılması şeklindeki kötü alışkanlık devam ediyor. Bu kötü alışkanlık, dünyanın başına Afganistan gibi son derece karmaşık bir sorunu çıkartmasına rağmen bundan ders almadan Afganistan'da kullanılan ve tamamen demokratik ülkelerin ve sivil insanların aleyhine olan yöntemler Suriye'de ve Irak'ta da kullanılıyor.
Ülkemize karşı da terör enstrümanının hukuk devletimizi, demokrasimizi zayıflatmak için bir saldırı unsuru olarak kullanıldığını görüyoruz. Buna karşı çok yüksek bir meşruiyete sahip son derece güçlü bir terörle mücadele veriyoruz. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz ama her bir olaydan sonra açık ve net bir şekilde terörle mücadele konusundaki kararlılığımız daha da bileyleniyor. Çünkü haklılığımız, bu mücadelenin ne kadar yüksek bir mücadele olduğunu bir kere daha ortaya çıkıyor."
"Masumları, katillere teslim ettiler"
Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'da 1995'te yaşanan soykırımın 24. yılı olduğunu anımsatan Çelik, "Bugünlerde son derece insanlık için acı olan Srebrenitsa'nın yıl dönümündeyiz. 24 yıl önce yaklaşık 8 bin 300 civarındaki masum insan, oradaki katiller tarafından katledildi. Hepimizin bildiği gibi Birleşmiş Milletler güçlerine sığınmışlardı, Hollandalı askerlere. Ama onlar, orada bu masumları korumak için görev yapmaları gerekirken tam tersi bir durum söz konusu oldu. Bu masumları, o katillere teslim ettiler ve hala bu acı devam ediyor." diye konuştu.
Srebrenitsa'da hala her sene yeni mezarlara, kemiklere ulaşıldığını belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Bunlar, nakli kubur yoluyla Srebrenitsa şehitlerinin bulunduğu yere naklediliyor. Maalesef bu acı bitmiyor, her sene Srebrenitsa annelerinin oradaki nöbeti kesintisiz bir biçimde devam ediyor. Çocuklarını, eşlerini, babalarını kaybedenler bu nöbeti devralarak sürdürüyorlar. Tabii onlar şehitler olarak Bosna'da defnedilmiş durumdalar ama aynı zamanda milletimizin kalbinde yaşıyorlar. Bir kere daha rahmet diliyoruz. Modern dünyanın bir utancıdır, büyük bir insanlık dramıdır. Umarız bundan sonra dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu hadiseler karşısında daha çok ders alınır. her seferinde böyle söylüyoruz ama Suriye'de ders alınmadığını görüyoruz, Arakanlı Müslümanlar için Myanmar'da benzer uygulamalar ortaya koyuluyor. Oradaki hükümete karşı Birleşmiş Milletler çağrı yapıyor ama kimse kılını kıpırdatmıyor."
"Milletimiz topyekûn direnerek demokrasinin milli kimliğimizin nasıl bir parçası olduğunu bütün dünyaya gösterdi"
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 15 Temmuz'a ilişkin, "Milletimiz topyekûn direnerek demokrasinin milli kimliğimizin nasıl bir parçası olduğunu, demokrasiyi Türkiye'de inşa ederken şimdiye kadar ödediğimiz bedellerin nasıl kazanılmış ve hak edilmiş sonuçlar doğurduğunu bütün dünyaya gösterdi." dedi.
Milletin darbe girişimine karşı direnerek topyekûn bir demokrasi mücadelesi verdiği 15 Temmuz'un yıl dönümünün yaklaştığını anımsatan Çelik, yayımlanan bir genelgeyle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının anma törenlerinin koordinatörü olarak belirlendiğini söyledi.
Türkiye'ye karşı işgal girişiminde bulunan FETÖ'nün o gün ülkenin meşru cumhurbaşkanı ve başbakanını öldürmek için Cumhurbaşkanlığını bombaladığını, Meclis'i ortadan kaldırmak için bir girişimde bulunduğunu belirten Çelik, "Milletimiz topyekûn direnerek demokrasinin milli kimliğimizin nasıl bir parçası olduğunu, demokrasiyi Türkiye'de inşa ederken şimdiye kadar ödediğimiz bedellerin nasıl kazanılmış ve hak edilmiş sonuçlar doğurduğunu bütün dünyaya gösterdi." diye konuştu.
Dünya tarihinde eşine rastlanmayacak onurlu bir direnişin ortaya konulduğunu ifade eden Çelik, tüm şehitleri rahmetle andı, gazilere ve darbe girişiminin olduğu gece sokakları dolduran, demokrasi nöbeti tutan vatandaşlara da şükranlarını sundu.
Türkiye'nin demokrasisini korumak için çok bedel ödendiğini, başbakan ve iki bakanın şehit verildiğini, darbelerde gençlerin hayatlarına kastedildiğini hatırlatan Çelik, "Fetullahçı Terör Örgütü'nün işgal girişimi karşısında da topyekûn bir direniş ortaya koyuldu. Bu tabii bizim milli kimliğimizin bir parçasıdır, demokrasimizi korumak için bütün dünyanın hayran olduğu, şaşkınlıkla izlediği bir mücadele o gece verildi." dedi.
Yarım gün içerisinde darbe girişiminin bertaraf edildiğini ve Türkiye'nin normalleşme sürecinin adımlarının atılmaya başlandığını dile getiren Çelik, "Mücadele etmek için o günden bugüne kadar bu Fetullahçı Terör Örgütü unsurlarının devlet aygıtlarından temizlenmesi için de çok yönlü bir mücadele kararlı bir şekilde devam ediyor." diye konuştu.
15 Temmuz anma programı
Çelik, 15 Temmuz'un milli kimlik ve tarih açısından çok önemli olduğunu ve anma törenlerinin Cumhurbaşkanlığı bünyesinde İletişim Başkanlığı tarafından kapsamlı bir şekilde sürdürülmesiyle ilgili pek çok faaliyetin ortaya koyulduğunu söyledi. Çelik, "O gün tabii ki şehit verdiğimiz için, gazilerimiz olduğu için büyük bir üzüntü, büyük bir kederi, belki hiçbir zaman dinmeyecek bir acıyı anıyoruz aynı zamanda da tabii bu darbe girişimini bertaraf etmiş olmanın ve bu şekilde ülkemizi bir işgal girişiminden kurtarmış olmanın da coşkusu söz konusudur." değerlendirmesinde bulundu.
Çok sayıda etkinlik gerçekleştirileceğini, özel sektör temsilcileri, akademisyenler ve çeşitli kurumlarla bir araya gelinerek faaliyet planı yapıldığını söyleyen Çelik, "450'den fazlası yurt dışında olmak üzere, toplam bin 500 civarında etkinlik 8-15 Temmuz haftası içerisinde ve diğer zamanlara yayılacak şekilde faaliyete geçirildi." dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının konuyla ilgili etkinlik ve kurumsal kimlik yol haritası oluşturduğunu dile getiren Çelik, "Dünyaya bunu anlatabilmek için farklı dillerde videolar hazırlandı ayrıca yabancı ülke gençleriyle bu demokrasi direnişini buluşturmak için yabancı ülkelerdeki gençlere de bu demokratik bilinç konusunda bilgi vermek için çeşitli hazırlıklar, videolar söz konusu oldu, çeşitli faaliyetler var. Network Belgeseli dünyanın önemli şehirleri ve başkentlerinde şu anda gösterime girmiş durumdadır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz programı hakkında da bilgi veren Çelik, Erdoğan'ın saat 13.00'te Millet Camisi'ndeki hatmi şerife, saat 14.00'te TBMM özel oturumuna ve saat 16.00'da Ankara Emniyet Müdürlüğü binasının açılış törenine iştirak edeceğini aktardı.
Çelik, Atatürk Havalimanı'nda saat 20.00'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katılımıyla anma programı gerçekleştirileceğini söyledi.
MKYK toplantısında iç, dış politik gelişmeler, ekonomik gelişmeler ve sosyal politikalarla ilgili sunumlar yapıldığını belirten Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın toplantının açılışında iç ve dış politikayı ilgilendiren kapsamlı bir değerlendirme yaptığını bildirdi.
Terörle mücadele
Çelik, 27 Mayıs'tan beri terör örgütünün lojistik üs ve Kandil'den Türkiye'ye aktarım bölgesi olarak kullandığı Hakurk Vadisi'nin temizlenmesiyle ilgili yoğun bir harekat sergilendiğini hatırlatarak "Terörle mücadele konusunda yaptığımız mücadelenin haklılığını gösteren, ülkemize yönelik terör tehdidini bertaraf etme konusunda önemli bir aşama teşkil edecek başarılı bir harekat gerçekleştiriliyor." dedi.
Harekatın başarıyla icra edildiğini söyleyen Çelik, "Sızma, ülkemize dönük çeşitli girişimler bu şekilde bertaraf edilmektedir. Yakın zamanda çeşitli konuşmalar oluyor, bazen Irak'tan bunu eleştiren sesler geliyor ama geçen gün de gördüğünüz gibi Irak'tan Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı, İstihbarat Başkanı gelerek bu üçlü mekanizma çerçevesinde karşılıklı olarak görüşlerimizin aktarılacağı, Türkiye'nin tezlerinin aktarılacağı bir toplantı yapıldı, Dışişleri Bakanımızın, Savunma Bakanımızın, İstihbarat Başkanımızın katıldığı." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da heyeti kabul ettiğini hatırlatan Çelik, şunları kaydetti:
"Kandil, Mahmur ve Sincar'daki terör varlığının sonlandırılması için Irak makamlarıyla da görüşerek eş güdüm halinde Türkiye bu çabasını, terörle mücadelesini sürdürüyor. Tabii PKK'nın orada çeşitli sözde siyasi oluşumlar içerisinde kendini gösterme gibi gayretleri var bununla ilgili konular yakın takip ediliyor. Yani sadece terörle mücadelenin askeri kısmı değil aynı zamanda siyasi kısmıyla ilgili mücadele de yakın bir şekilde takip edilmektedir. Bu konuyla ilgili olarak da Irak makamlarıyla karşılıklı anlayış, eş güdüm içerisinde Türkiye'nin ve Irak'ın güvenliğinin ortak bir çerçevede ele alındığı bir yaklaşımla kardeş ve dost bir ülkeyle bu faaliyetler, çalışmalar bu şekilde devam edecek."
S-400 savunma sistemiyle ilgili tartışmaların da devam ettiğini anımsatan Çelik, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin milli güvenliğiyle, savunmasıyla ilgili bir ihtiyaçtır. Doğu Akdeniz'de neredeyse bütün ülkelerin gemileri Akdeniz'i tamamen kaplamış durumdalar. Burada Doğu Akdeniz'de kimin varlığı var diye baktığınızda, bu tip bir askeri haritaya baktığınızda şaşırtıcı bir şekilde neredeyse bütün dünyanın Akdeniz'e yığıldığını görüyorsunuz. Libya ile ilgili gelişmeler görülüyor, tabii Suriye ve Irak'la ilgili gelişmeler, bütün bunlar söz konusu edildiğinde Türkiye'nin hava savunma sistemi ihtiyacının ne kadar acil bir ihtiyaç olduğu görülüyor.
Tabii gönül isterdi ki müttefiklerimiz bir NATO üyesi olarak Türkiye'nin bu acil ihtiyacının karşılanması için daha acil ve daha etkili bir iş birliği içerisinde olabilsinler ama hikayenin tamamını çeşitli vesilelerle anlattık maalesef böyle bir yaklaşım söz konusu olmadı ve S-400 meselesine Türkiye tarafından karar verildi. Bizi en çok şaşırtan şey şu; Türkiye'de tabii yabancıların tezlerini biliyoruz, Amerika Birleşik Devletleri'nden çeşitli açıklamalar üst üste geliyor, bunlara cevaplarımızı veriyoruz. Müttefikimizle tabii olumlu bir noktada buluşmak isteriz ama şimdiye kadar o noktaya çok tatminkar bir şekilde geldiğimizi söyleyemeyiz, çeşitli kurumlardan açıklamalar yapılıyor."
"Türkiye'nin milli muhalefet konusunda çok ciddi bir cari açığı vardır"
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Türkiye'nin milli muhalefet konusunda çok ciddi bir cari açığı vardır. Maalesef bu milli muhalefet konusundaki cari açık bir türlü kapanmamaktadır." dedi.
Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
AK Parti Sözcüsü Çelik, CHP sözcülerinin yaptığı açıklamaların kendilerini şaşırttığını ifade ederek, "S-400 gibi savunma ihtiyacımızı karşılayacak hassas bir konuda maalesef bu milli duruşu, bu partiden göremiyoruz. 'Güvenlik güçleri bu işin arkasındaysa biz de destekleriz' gibisinden bir cümle söyleyip, arkasından neredeyse 10-20 cümleyle ABD'nin tezlerini izah etmeye çalışıyorlar. Hatta onun da ötesine geçip, ABD'den yapılan açıklamalar içerisindeki pozitif açıklamalardan çok en marjinal gruplara kadar negatif açıklamaları, Türkiye'ye karşı açıklamaları vurgulama ihtiyacı hissediyorlar." diye konuştu.
Çelik, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin milli muhalefet konusunda çok ciddi bir cari açığı vardır. Maalesef bu milli muhalefet konusundaki cari açık bir türlü kapanmamaktadır. Her olayda, özellikle dış politika konularında bu daha da büyümektedir. Arzu ederdik ki Türkiye'nin milli hükümetinin yanında dursunlar. Dışarıdaki tezleri dillendirme konusunda ayırdıkları zamanı, gösterdikleri iştahı, Türkiye'deki hükümetin, Türkiye'nin savunma ihtiyacıyla ilgili ortaya koyduğu tezleri dünyaya anlatma, bu konuda birlik ve beraberlik gösterisi içinde olma konusunda da gösterebilsinler ama maalesef böyle olmuyor. CHP sözcülerinden, ABD'deki en muhalif, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarına en aykırı hangi görüş varsa onları duyuyoruz."
"Sizin durduğunuz yer neresidir?"
CHP sözcülerinin "ABD Başkanı Donald Trump böyle söylese de başka kurumlar var, onların ne yapacağını göreceğiz." yaklaşımlarına işaret eden Çelik, "Biliyoruz, başka kurumlar var. Bununla ilgili de hükümetimizin çalışmaları var ama sizin durduğunuz yer neresidir?" diye sordu.
CHP'nin, yabancı devletlerin tezlerini dillendirmeyi ve hükümet eleştirisine gitmeyi siyaset sandığını kaydeden Çelik, bunun uyarılmasına rağmen önlerine gelen bir mesele olduğunu hatırlattı.
"Hem bilgi hem siyaset sapması"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 Zirvesi'nde ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmeden verilen fotoğraf nedeniyle CHP tarafından yapılan eleştirileri de hatırlatan Çelik, "Anlık bir fotoğraftan yola çıkarak ortaya koydukları, üstelik bunun genel başkanları tarafından grupta dillendirildiği hem bilgi hem siyaset sapması olarak değerlendirebiliriz." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, devlet geleneği güçlü bir ülke olduğunu vurgulayan Çelik, ilgili kişilerin kendi alanlarıyla ilgili ve toplantının tamamıyla ilgili bütün notların tutulduğunu, bunların Türkiye'deki çeşitli birimlere gönderildiğini ve devletin hafızasına kaydedildiğini aktardı. Başka fotoğraflarda da Türk heyetinin bu gayretlerinin gözüktüğünü dile getiren Çelik, "O kadar iştahlılar ki Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini eleştirmeye, hükümetin karşısında kim varsa dış politikada, onlardan yana bir duruş göstermeye, o bir anlık fotoğrafı bütün bir dış politika sistematiğine şamil gibi göstererek, maalesef bu yanlış tutumun içerisine giriyorlar." yorumunu yaptı.
"Balkanlar'ın istikrarı ve barışı bizi doğrudan ilgilendirmektedir"
S-400 konusunda da Türkiye'nin Kudüs politikasında da muhalefetin aynı tutumunun olduğuna dikkati çeken Çelik, "Bir gün görmeyi ümit ederiz ki Türkiye Cumhuriyeti'nin tezlerini daha çok dillendirsinler, yabancıların tezlerinin yanında durmaktan çok kendi hükümetlerinin yanında kararlılıkla duracak bir politika üretebilsinler." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı Bosna Hersek'te düzenlenen Güneydoğu Avrupa İş Birliği Süreci Zirvesi'nin önemine işaret eden Çelik, Balkanlar'daki yeni gelişmeler çerçevesinde bölgenin yakından takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin aynı zamanda bir Balkan ülkesi olduğunun altını çizen Çelik, "Balkanlar'ın istikrarı ve barışı bizi doğrudan ilgilendirmektedir." dedi.
"Birtakım kapalı toplantılarda dile getirmişlerdir"
Balkanlar'da bu zirvenin barış, güven ve iyi komşuluk ilişkilerinin korunması için kıymetli bir platform olduğunu kaydeden Çelik, Türkiye'nin bu zirvenin gelecek dönemde de başkanlığını yapacağını bildirdi.
Zirvede, Türkiye'nin Balkanların ve Avrupa'nın güvenliğine paha biçilmez katkılarının altının çizildiğini anlatan Çelik, "Bunu ekran başında dile getirmeseler de bazıları, birtakım kapalı toplantılarda dile getirmişlerdir." diye konuştu.
Çelik, müşterek güvenlik için atılan adımların ve ne şekilde fedakarlıklarda bulunulduğunun altının daha çok çizilmesi gerekirken, bunun yeterince vurgulanmadığını söyledi.
"Avrupa Birliği maalesef hiçbir sözünü tutmamıştır"
Avrupalı dostlarının Türkiye'yi çoğu kez yalnız bıraktığına dikkati çeken Çelik, "Mülteci anlaşmasında sürekli olarak 3 artı 3 milyar avroluk kısım gündeme geliyor ama o anlaşmanın içerisinde fasılların açılması, pek çok yeni adımın atılması, üst düzey zirvelerin yapılması vardı. Avrupa Birliği maalesef hiçbir sözünü tutmamıştır." diye konuştu.
AB'nin genişlemeden sorumlu komiseri Johannes Hahn'ın "Türkiye, Rusya ve Çin Balkanlar'da rakibimiz" açıklamasına yönelik, AK Parti Sözcüsü Çelik, şunları kaydetti:
"Daha da vahimi şudur; tam bu zirvenin öncesinde Polonya'da AB ile 6 Balkan ülkesi arasında bir zirve gerçekleşti. Bu zirve gerçekleşirken Genişlemeden Sorumlu Komiser Hahn, son derece ırkçı, hiçbir şekilde Avrupa vizyonuna uymayacak bir açıklama yapıyor. Türkiye'nin Rusya ve Çin ile birlikte Balkanlarda AB'nin rakibi olduğunu söylüyor. Böylesine dar kafalı bir anlayış. Üstelik genişlemeden sorumlu komiser, üstelik Türkiye ile müzakereleri yürüten kişi, sanki Avrupa Birliği'nin bir genişleme komiseri değil de Avusturya'da Dışişleri Bakanlığında sıradan bir memur gibi konuşuyor. Avusturya'nın tezlerini gündeme getirmek için AB'nin önemli bir makamını istismar ediyor.
Türkiye'yi kafasında dünyada büyük süper güçler olan Rusya, Çin ile birlikte kafasında bir yerde eşitlemesi, bu şahsın Türkiye'nin büyüklüğü, gücü, etkisi konusunda bir idrake vardığını ama bu idrake varırken bunun Avrupa'ya, Avrupa Birliği'ne pozitif bir katkısı olacağı şeklindeki bir yaklaşımdan gün geçerek uzaklaştığını gösteriyor. 'Orada bir boşluk yaratmamalıyız. Türkiye, Rusya ve Çin bu boşluğu doldurmamalıdır.' diyor. Halbuki buradaki mesele, Türkiye'nin orada yaptığı her faaliyet, Balkanlar'ın barış ve istikrarına katkı olduğu için aynı zamanda Avrupa'nın güvenliğine, barışına ve istikrarına bir katkı olarak gündeme gelmelidir. Aynı şahıs, 'stratejik ortaklık kuralım' diyor ama Balkanlar'da bile rakip olarak gördükleri bir ülke ile stratejik ortaklığı nasıl kuracak. İşte bu vizyon daralması, dar kafalılık maalesef Avrupa Birliği'ni geriye götüren bu aktörler yüzünden gerçekleşmiş oluyor."
"Ancak KKTC'nin hakları korunursa bu kriz sona ermiş olur"
Yunanistan'da erken seçimle iş başına gelen Yunanistan Başbakan'ı Kiriakos Miçotakis'e ilişkin Çelik, "Babasının Başbakanlığı döneminde bir darbeye maruz kalmıştı Yunanistan ve ülkemizde misafir edilmişti. Darbeye maruz kalmış, darbenin ne manaya geldiğini, ne kadar aşağılık bir insanlık suçu olduğunu bilen bir siyasi gelenekten geldiği için bunu şahsen de yaşadığı için Türkiye'de darbe girişiminde bulunmuş ve Yunanistan'a kaçmış FETÖ üyesi asker üniforması giymiş teröristlerin Türkiye'ye iadesi konusunda Sayın Miçotakis'in daha çok gayret göstereceği şeklinde bir beklentimiz olduğunu vurgulamak isterim." diye konuştu.
Çelik, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine ilişkin, "Rum tarafına herhangi bir şekilde güvenmemiz söz konusu değildir. Yunanistan Dışişleri Bakanının ifadesini aynen iade ederek kullanırsak, 'Akdeniz'in haylaz çocuğu, şımarık çocuğu' Rum tarafı ile herhangi bir şekilde geçmişten de bunu yakinen biliyoruz. Bu şekilde söze dayanan bir ilişki mümkün değildir. Hukuka, anlaşmaya ve belgeye dayanan bir ilişkiyle ancak KKTC'nin hakları korunursa bu kriz sona ermiş olur.
"Türkiye karşıtlığını savunmak Yunan siyasetinde bir gelenek"
Herhangi bir siyasi parti zayıfladığında Türkiye karşıtlığını savunmak Yunan siyasetinde bir gelenek. Türkiye'nin komşuluğu paha biçilemezdir. Türkiye hiçbir zaman Yunanistan zayıfken bundan yararlanmadı. Türkiye Yunanistan krizdeyken ona ekonomik çözüm bulmaya çalışmıştır, oysa onlar AB üyesi olmalarını bize karşı kullanıyor.
"Avrupa Birliği sorun çıkarma yolunu tercih ediyor"
Rum tarafını hukuksuz bir şekilde AB'ye aldılar. Rum tarafı sözünü tutmamakla meşhur. Tek taraflı eylemlere karşı kendimizi korumak için faaliyet yürütüyoruz. Rum tarafı sondajlara başladığında Türkiye uyardı. Avrupa Birliği Rum tarafının Akdeniz'deki çalışmalarına hiç ses çıkarmadı, ne var ki Türk tarafı hakkını aramaya başladığında, 'Bunu nasıl yapabiliriz? Sorunu nasıl çözebilir?' şeklinde yaklaşmadılar. Rum tarafı Kıbrıs tarafına hakkını vermedikçe Yavuz ve Fatih gemilerinin çalışmaları devam edecektir. Rum tarafı tek taraflı olarak Kıbrıs tarafının hakkını yiyemeyecektir. Avrupa mercileri iki tarafın da haklarının korunduğu olduğu ortak bir çözüm yolu bulmalıdır. Avrupa Birliği sorun çıkarma yolunu tercih ediyor. Avrupa Birliği ilkeler temelinde hareket etmelidir." ifadelerini kullandı.
"Mehmet Özhaseki milli konularda son derece hassas bir arkadaşımızdır"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki'nin "T.C. ibareli bazı belediye tabelaları bölücülüğü ve tahriki artırır, bu resmen bölücülük alametidir" şeklindeki iddialara ilişkin soruya Çelik, "Mehmet Özhaseki beyin o cümlesi cımbızlanarak alınmış bir cümle, Mehmet Özhaseki bey öyle bir şey söylemez. Milli konularda son derece hassas bir arkadaşımızdır." şeklinde konuştu.
Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin milletvekilleriyle kahvaltıda bir araya geldiği toplantılara ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yeni sisteme ayak uyduramayan çeşitli mekanizmalar açık ve net bir şekilde konuşulmuştur. Milletvekillerimiz, millet adına vekalet görevini yürütüyorlar. Milletin taleplerini dile getiriyorlar. Onların dile getirdiği bu taleplerin merkezi hükümetin uygulamalarına etkili bir şekilde yansıması ve bunların değerlendirilmesi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından son derece önemli bulunmaktadır."
Muhalefetin "3600 ek gösterge", "yargı reformu paketi" gibi konular ele alınmadan Meclis'in tatile çıkmasına getirdiği eleştirilerle ilgili görüşü sorulan Çelik, Meclis'in çalışma takvimiyle ilgili bir değerlendirme yapıldığını ve kararın verildiğini belirtti.
Bu konunun milletvekillerinin Meclis'teki mesaileri çerçevesinde değil başka hazırlıklarla birlikte değerlendirildiğini anlatan Çelik, bahsedilen konuların bazılarının yeni döneme kalabileceğini ancak bunun "yürürlükten kalktığı" manasına gelmeyeceğini vurguladı.
"Tartışmalar, sistemin kendisiyle ilgili değil"
Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili aksaklıkların giderilmesi için her türlü öneriye açığız. Bu kapsamda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir görüşme yapılabilir." sözlerini dile getirerek, bu görüşmenin takvimini sorması üzerine Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bahçeli arasında çeşitli konularda görüşmenin her zaman gerçekleşme imkanının bulunduğunu, böyle bir diyaloğun söz konusu olduğunu söyledi.
Çelik, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanımızın oradaki kastı şudur; 'bununla ilgili olarak bir çalışma yapılıyor, bu çalışmanın çıktılarını gördükten sonra bazı yerleri güçlendirmemiz gerekebilir." Fakat bu sistemin kendisiyle ilgili değil. Sistem referandumdan geçmiştir ve yürürlüğe girmiştir. Artık bu sistemden geri dönüşle ilgili bir tartışma değil bu tartışma. Onu muhalefet kendisine göre, CHP öyle bir tartışmaya dönüştürmeye çalışıyor. Milli irade tecelli etmiştir ve sistem yürürlüğe girmiştir. Burada herhangi bir tartışma yoktur, sistem uygulanmaktadır. 1 yıl içerisinde ise uygulamalarda güçlendirilmesi gereken yerler ortaya çıkabilir. Milletvekillerimizin de gündeme getirdiği vatandaşımızın da şikayet ettiği bazı yerlerde kireçlenmeler, tıkanmalar söz konusu olabilir, bazı yerlerde bürokratik vesayetin yeni sisteme ayak uyduramayıp bu yeni sistemin gereklerinin dışında bir takım eski alışkanlıkları sürdürdüğü şeklinde bir takım şikayetler vardır. Bazı yerlerde yeterince verim alınamadığı şeklinde şikayetler var. Bunlar kapsamlı bir şekilde masaya yatırılıyor."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın bu çalışmaların koordinasyonunu yaptığını dile getiren Çelik, geniş kapsamlı görüşmeler neticesinde bunların değerlendirileceğini, analiz edileceğini ve bunun sonucunda bir çıktının meydana geleceğini söyledi.
Bu çıktılarda "sistemin şu uygulamalarını daha güçlendirmemiz lazım, buraları revize etmemiz lazım" diye sonuçların olacağını ifade eden Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uygulamalarla ilgili bu çıktılar elde edildikten sonra bunları Bahçeli ile paylaşacağını ifade ettiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda diğerleriyle de görüşebileceğini söylediğini aktaran Çelik, "Ama 'biz hiçbir şekilde bu çıktılarla ilgilenmeyiz, bizim tek ilgilendiğimiz şey bu sistemden vazgeçilmesi, eski haline dönülmesidir' diyenlerle tabii ki görüşülecek bir şey yok." dedi.
Bu sistemin daha iyi işlemesiyle ilgili bir değerlendirmesi olan varsa bunların görüşlerini almaktan herkesin büyük bir memnuniyet duyacağının altını çizen Çelik, "Bu siyasi partiler olabilir, kurumlar olabilir, sivil toplum örgütleri olabilir. Nihayetinde sistem vatandaşımız için vardır. Sistem vatandaşımıza gidecek hizmetin daha da güçlendirilmesi için vardır. Dolayısıyla vatandaş gözüyle bakılacak, tabii ki milletvekillerinin gözüyle bakılacak, devlet kurumları arasındaki koordinasyonun gücü gözüyle bakılacak ve bu sonuçlar bu şekilde değerlendirilecek." diye konuştu.
Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı Bahçeli ile bu konu özelinde görüşmesi konusunda bir takvim söz konusu olduğunda paylaşacağını belirtti.
"Binali Yıldırım'ın görevi Cumhurbaşkanımızın takdirinde"
Çelik, Binali Yıldırım'ın Cumhurbaşkanı yardımcılığına getireceğine yönelik bazı haberlerle ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine, kimin hükümette nasıl bir görev alacağının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdirinde olacağını, bu konuda kendilerinin bir şey söylemelerinin söz konusu olmadığını vurguladı.
Yıldırım'ın başbakanlık yaptığını, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi kahramanca direnişi örgütleme konusunda bir başbakan olarak üzerine düşen gayreti gösterdiğini dile getiren Çelik, "Değerli bir şahsiyet. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde netice ne olursa olsun, milletimizin ne kadar teveccühünü kazandığı, projeleriyle nasıl anıldığı da görüldü. Cumhurbaşkanımız, Bosna dönüşünde 'tabii ki kendisinden istifade edeceğiz' dedi. Bu istifadenin nasıl olacağı, mekanizmasının nasıl olacağı ve nasıl bir makam olacağı Cumhurbaşkanımızın takdirlerinde olacak bir konudur." ifadelerini kullandı.