Ölümü en korktuğu şeyden oldu
"Kötü adamların" en sempatiğiydi. 4 Ekim 1964 yılında 'en korktuğum şey' dediği bir olayla hayatını kaybetti.
Abone olİNTERNETHABER- "Kitapsız ilim, Ahmet Tarık'sız film olmaz" derler.. Siyah beyazlı filmlerin vazgeçilmeziydi. Kötüydü ama bir o kadar da seviliyordu..
Yeşilçam'ın şişman ve sevimli ilk kötü adamlarından Ahmet Tarık Tekçe, Karabük’te geçirdiği trafik kazasında 4 Ekim 1964’te öldü.
16 yıla 300 film sığdıran Tekçe'nin ölümü 'en korktuğum şey' dediği trafik kazası ile oldu..
Sempatik ve insana güven veren yüzüyle kimse kötü rolleri kendisine yakıştırmasını biliyordu. Gerçi İstiklal'de dolaşırken "kötü" roller yüzünden dayak yediği de söylendi.
Bir dönemin en başarılı yardımcı erkek oyuncusu Tekçe'nin ölümünün üzerinden 45 yıl geçti.
Tekçe’nin 1948’de başlayan oyunculuk serüveni 1964’te bitecekti. Ama bu kısa sanat hayatında kırılması çok zor bir rekora imza atacaktı. Ardında rol aldığı 300 film bırakacaktı.
OYUNCU İKEN NEDEN 13 AY HAPİS YATTI?
İstanbul’da doğan oyuncu Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Denizyolları'nın Camialtı Atölyesi'nde ve Haliç Feneri Nüfus Memurluğu'nda çalıştı. Adalar-Paravan adlı bir mizah gazetesi (sonradan adı Pandispanya oldu) çıkardı.
1952'de bir parti başkanı aleyhine yazdığı yazı nedeniyle Paşakapısı Cezaevi'nde 13 ay 20 gün hapis yattı. 1948 yılında yönetmenliğini Faruk Kenç'in yaptığı Tuzak adlı filmle 'jön' olarak sinemaya başladı. İlk kez Vahşi Arzu (1953) filminde 'kötü adam' oldu.
EN KORKTUĞU ŞEY BAŞINA GELDİ
Ölümü 'en korktuğum şey' dediği trafik kazası ile oldu.. “Yankesici Kız” filminin galasına giderken Karabük yakınlarında geçirdiği trafik kazasında öldü.
1964 yılında hayatını kaybettiği kazada, aynı arabada Filiz Akın ve Ahmet Tarık Tekçe'nin eşi, Türker İnanoğlu ve şoförü bulunuyordu.
Şoför rahatsızlanınca direksiyona Türker inanoğlu geçti. Arabayı kullanırken safranbolu civarında bir kamyonunun arabaya çarpması ile şoför ve Ahmet Tarık Tekçe hayatını kaybetti.
İLGİNÇ HAPİSHANE ANISI
Ahmet T. Tekçe'nin hapishane ile ilgili (Aziz Nesin'in ilk basımı 1958'de yapılan Gıdıgıdı kitabındaki Deliyle Geçen Gece adlı özyaşam öyküsüne
benzer) bir anısı şöyle:
"Beni, beş kişiyi kesmiş bir katilin yanına koydular. Adam gece gündüz cinayetlerini anlatır, sonra bana 'haksız mıyım?' diye sorardı..Hemen başımı sallar 'haklısın kardeşim, az bile! 10 kişiyi de kessen helal olsun canları!' derdim."
TAKSİ DOLMUŞTAKİ ANISI
Ekşi sözlükte ona ait olduğu söylenen bir hikaye taksi dolmuşta geçiyor:
Efendim, yıllar yıllar önce Ankara-İstanbul arasında ulaşım zor iken bugünlerde Boss, Ulusoy, Varan gibi şirketler yok iken hafiften paralı adamlar Ankara-İstanbul arasında taksi dolmuş ile seyahat edermiş. Anlaşırmış 4 kişi binermiş taksiye.
İşte bu yolculuklardan birinde klasik yolculuk muhabbeti yaşanmaktadır. Olayın birinci şahsı ağzı bozuk mu bozuk ve bu özelliğiyle tanışan herkesin hatırladığı bir kişidir. Diğeri ise Ahmet Tarık Tekçe'dir.
-Yav hemşerim sizi bir yerden tanıyorum ben.. ikimizin tanıştığından adım gibi eminim..
-Yok birader hatırlayamadım (gözlerde hafif bir tedirginlik izi)
-Yok yok.. tanışıyoruz biz..
Efendim bu can sıkıcı muhabbet biraz devam eder sonra ara verilir. Mola verilmiş çaylar içilmektedir.
-Hemşerim valla tanışıyoruz biz.
-Yok yahu tanışmıyoruz.
-Hemşerim bak; ben ikimizin tanıştığını biliyorum.. Sen beni tanıdığına göre küfürbaz olduğumu da biliyorsun demektir. Ya nerden tanıştığımızı hemen söylersin, ya da başlıyorum küfretmeye! (tehdide gel)
-Aman sövme hemşerim ben Ahmet Tarık Tekçe'yim..