BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  GÜNCEL

Ölümden sonra sanal hayat var mı?

Facebook, twitter, flickr, blogger diye uzayıp giden sosyal paylaşım ağlarında ölümsüzlüğümüz sürüyor. Peki dünya hayatı kadar fani olmayan sanal hayattaki mirasımız ne olacak?

Abone ol

Konu tatsız olsa da, dünyanın dört yanında öldükten sonra yapılacak şeyler belli. Bir cenaze töreni, yasla geçen günler, geri kalanları teselli eden anılar, eşyalar...Mektupları, fotoğrafları, eşyaları paylaşmak kolay da, ya sanal kimliklerimiz? İçimizi döktüğümüz ya da düşündüğümüzü paylaştığımız bloglar, yazdığımız twit’ler, flickr fotoğraflarımız, facebook arkadaşlarımız... Artık kağıt kalem kullanmayı azalttık da, sanal âlem seyrimizi torunlarımıza aktarabilecek miyiz?

Radikal'den Ayça Örer'in hazırladığı dosyada çarpıcı bilgiler yer alıyor:

İnsanların haberleri telgrafla, radyoyla, televizyonla duyduğu, mektuplaşıp arkası yazılı fotoğraflarla hasret giderdiği zamanlar biteli çok oldu. Elinizin altında internet varsa her şeye anında ulaşabiliyor, hayatımızla ilgili gelişmeleri sanal ya da gerçek arkadaşlarımızla paylaşıyoruz. Peki aniden ölürsek ardımızda kalan online miras ne olacak?

Sanal anılar tartışması başlamışken, hukukçuların gündemine yeni bir tartışma konusu girdi; sanal miras. Flickr’da milyarlarca fotoğraf var, Youtube’a her gün milyonlarca video yükleniyor, Milyonlarca Facebook üyesi statü güncelliyor... Facebook rakamlarına göre, her yıl yaklaşık 375 bin üye hayatını kaybediyor. Bu insanların arkalarında bıraktıları profiller eğer yakınları tarafından kapatılmazsa hepsi “hayalet profillere” dönüşüyorlar. Sosyal ileşitim ağlarında birbirilerini tanıyan, bu ağlar üzerinden ilişki kuran insanların ölüm karşısındaki tutumları akademik bir ilgi alanı haline gelirken, birbirlerini hiç tanımadan ilişki kuran bu insanların yaşadığı kayba da “yas” denilebileceği konusunda psikologlar hemfikir.

Kansaslı yazar Mac Tonnies’ın hikayesi bunu doğruluyor. Bilimkurgu hikayeleri yazan, küçük ama yazılarını ilgiyle takip eden bir okuyucu kitlesi olan Tonnies 34 yaşında kalp rahatsızlığı yüzünden vefat etti. Bir süre sonra ondan haber alamayan okuyucuları Tonnies’in akıbetini araştırmaya başladı. Vefat ilanının yayımlanmasından sonraysa, adına bir site oluşturuldu ve taziye mesajları buradan yayınlanmaya başladı. Tonnies’in hikayesi internette oluşturduğu sanal kimlikle şöhret kazanan ve ardından “sanal keder” bırakan insanlara iyi bir örnek.

“Sanal dünyada ölüm” tartışmanın diğer boyutu. Gazeteci William Bernister’in vefatıyla ağabeyinin Facebook hesabını silmek istemesi yeni bir tartışmayı körükledi. Facebook’un hesabı silmek istememesiyle başlayan tartışmanın ardından hukuk mücadelesi başladı. Sonuçta hesap kapandı ama geride “Ölümden sonra sanal dünyada neler oluyor” sorusu kaldı. 

Hesapları çöpe mi atalım?
Örer'in araştırmasından diğer ayrıntıları okumak için ikinci sayfaya geçiniz

[PAGE]


Hesapları çöpe mi atalım ?
Sanal kimliklerin ne olacağı sorusuna sosyal iletişim ağları ve web tabanlı e-posta sağlayıcıların verdiği yanıtlar çeşitleniyor.
Hotmail ve Gmail yasal varis olduklarını kanıtlamaları halinde şifreyi mirasçılarla paylaşırken, Yahoo ve MySpace şifreyi kimseyle paylaşmıyor. Şifreyi öğrenmek için iletişim bilgileri, e-mail adresi isteniyor, en az bir kez ölen kişiyle mail’leşmiş olmak gerekiyor. Onun dışında ölüm belgesi ibraz etmek de gerekli.
Hiç kullanılmadığı takdirde Hotmail hesabı 270 gün içinde kapanıyor. Bu süreden önce başvuran yasal varisler giriş izni elde edebiliyorlar. Facebook’sa hesabın varisler tarafından “Anıtlaştırılması” ya da “Kaldırılması” seçeneklerini sunuyor. Anıtlaştırma tercih edildiğinde hesap yorumlarla devam ediyor, arkadaşların erişimine açık oluyor. 

Acıtan profiller
Facebook profillerinin ölümden sonra anıtlaştırılması insanların şikayet ettiği konulardan. Sevdiklerini sürekli facebook profilinde görenler, ölüm acısının yinelenmesinden şikayetçi. Ekşi Sözlük’te “Ölen İnsanların Facebook Hesapları” başlığı altında yazan ‘sözlükte bulunmayan kelime’ nick’li yazar bu duyguyu özetliyor:
“Bakmanın ne kadar kötü olduğunu zamanla anladığınız profillerdir bunlar. Listemde bir arkadaşım vardı. Elim ne olduysa gitti, arama motorunun listeleyen isimlerden biri onun ismiydi. Gezinmez olaydım: çünkü o insanın ölüm müzesi gibi bir şeydi bu. Biz çalışırken o hâlâ okuyordu, hayal kuruyordu, planları vardı. Hiçbir zaman ruh halini yazamayacak bir ileti, hiçbir zaman ‘ya o da bu videoyu koymuş, aslında kaç yıllık video bu’ diye tatlı şikayetleri yapamayacağınız haber akışları, hiçbir zaman varlığından bile haberdar olmayacağınız bir profil. Biraz da ölüm gerçekliğini tattırdığından, az samimiyetiniz olsa da var olan anıları canlandırıp ölümüyle hüzünlendiren, ölmüş kişilerin terk eyledikleri hesaplar bunlar.” Facebook’un mirasçıların kullanımına bıraktığı sayfalara arkadaşları bakabiliyor. Twitter’ınsa ölüm halinde uyguladığı özel bir prosedür yok.
Yani sanal ömür gerçek hayattaki kadar fani değil. Ölümden sonra sanal da olsa hayat sürüyor.

Anı sayfalarında yaşıyorlar

Son yıllarda Türkiye’yi üzen ölümler facebook’ta hatırlanıyor, profil sayfaları anı sayfalarına dönüştürülüyor. Hayatını zamansız kaybedenlerin yakınları sayfaları açık tutarak acılarını paylaşıyor

Not: Bu hesaplara sadece arkadaşların hesapları üzerinden ulaşılabiliyor. Dış aramalara açık değiller.