Ölümde dahi herkes eşit değil. Kesin bilgi.
‘’Seçim öncesi İstanbul’da vefat eden birinin yakını olmak’’ adlı bir kitap yazsam, 150 sayfalık bir hikaye çıkar diye düşündüm, hatta daha fazla…
İstanbul’a planda olmayan bir seyahat…
Sonrası da plansız gelişti…
Kanser hastası olan amcamın eşi, ‘Müzeyyen abla’ herkesin Müzeyyen ablası, hayata gözlerini yumdu.
Şunu gördüm ki, yaşarken dimdik ayakta olanlar, ölürken de dimdik-ölürken de ölüme meydan okuyor…
Çok sevdiğiniz birinin bu hayatta aldığı son nefeslere tanıklık etmek, iyi mi-kötü mü..?
Şu an bilemedim ama zaman fısıldayacak bunu bana-bize…
Ölüm ve sonrası…hep soğuk-kasvetli-ürkütücü-üzücü ve gizemli…
Yıllar önce İtalyan arkadaşıma, ölülerden çok korktuğumu söylediğimde bana;
‘Ölülerden değil dirilerden kork’ demişti…
Neyse ki konumuz bu değil, aksi halde uzayıp giderdi…
Ölüm ve sonrası ritüellerine ilk defa tanıklık ettim dersem umarım beni yadırgamazsınız…
Birçok ölüme tanıklık eden arkadaşım geldi aklıma, şu an nerelerde bilmiyorum ama anladım onun suskunluğunu ve ölümü kanıksamasını.
Suskun ve ölümü kanıksayanları etrafımda istemiyorum…en azından bir süre…
‘’Seçim öncesi İstanbul’da vefat eden birinin yakını olmak’’ adlı bir kitap yazsam, 150 sayfalık bir hikaye çıkar diye düşündüm, hatta daha fazla…
Gürültü ve görüntü kirliliği iliklerine kadar işlemiş İstanbul’un…
Bir hafta boyunca seçim zımbırtılarından-uçuşan kağıtlardan gökyüzünü göremedim…
Bu yazdığım en masumu…
Sıcak bir İstanbul gününde cenaze evinde Kuran okunurken, seçim otobüslerinin çıkardığı gürültüden camları kapatmak zorunda kalışımız ve nefes alamayışımızı unutmazsam daha sonra yazacağım…
Öncesinde Karacaahmet mezarlığına gidelim…
Arabayla karacaahmet mezarlığında gasilhaneye doğru ilerlerken, muazzam bir kalabalık çıkıyor karşımıza…
’Bu da ne?’ diye sorgularken, kalabalığı yarıp, zor da olsa yolumuza devam etmek istiyoruz…
O görkemli kalabalık, ellerini açmış bir mezarın başında dua ediyor…
‘Yahu bu da neyin nesi, bu kadar kişi kim için dua ediyor?’ derken baktık ki ve gördük ki, mezar taşında, ‘Tenzile Erdoğan’ yazıyor.
Ve…
Ertesi gün Karacaahmet mezarlığına tekrar gittiğimizde, yine aynı mezarda farklı bir kalabık, ellerini açmış dua ediyorlardı…
Yani, anlayacağınız sayın okuyucu, Tenzile Erdoğan’ın mezarı olmuş Türbe.
Başkası anlatsa belki de inanmazdım.
Mezarına tek bir çiçek ekilmeyenler de var…
Her gün binlerce kişinin dua ettiği mezarlar da…
Ölümde dahi herkes eşit değil. Kesin bilgi.