Milli okçu Begül Löklüoğlu, Londra Olimpiyatları açılış töreninden önce yayını doğrultacak olmanın heyecanını yaşıyor. Ama 'Olimpiyat köyündeki Türk sporcular bile bizi tanımıyor.' diye de yakınıyor.
Abone ol2012 Olimpiyatları'nda açılışa saatler kala Londra, dünyanın bu en büyük spor olayı için kente gelen 10 binden fazla sporcuyu ve 500 bin kadar ziyaretçiyi ağırlamanın heyecanı içinde.
Açılış töreni yarın akşam TSİ 11:00'de. Olimpiyatlarda yarışacak ilk Türk sporcu ise açılışı beklemeden, sabahtan doğrultacak ok ve yayını.
Begül Löklüoğlu, Olimpiyatlarda Türkiye'yi temsil eden tek okçu. Henüz 24 yaşında ve bu ilk olimpiyatı.
Teknik direktörü ve antrenörü Cumhur Yavaş ise daha önce iki kez katılmış olimpiyatlara.
Löklüoğlu ve Yavaş ile yarın yarışacakları, Londra'nın en ünlü stadyumlarından Lord's Kriket Sahası'ndaki son idmanları sonrasında konuştuk.
BBC Türkçe: Heyecanlı mısınız?
Begül Löklüoğlu: İlk kez geldiğim için heyecanlıyım tabii. Ama bunun için çok çalıştım, o yüzden heyecanımı yatıştırmak zorundayım. Ama olimpiyat ortamını, olimpiyat köyünü, açılışı düşününce tabii insanın kalbi çarpıyor.
BBC Türkçe: Türkiye Milli Takımı'ndan yarışacak ilk sporcu olmanız da bu heyecana katkıda bulunuyor mu biraz?
BL: Tabii, ilk açılışı ben ve voleybol takımımız yapıyor. Diğer sporcu arkadaşlarım için belki örnek teşkil edebilirim; iyi başlarsam belki onlar da beni görüp daha iyi devam edebilirler diye düşünüyorum.
BBC Türkçe: Peki okçuluk neden erkenden, yarın akşamki açılış törenini bile beklemeden sabahtan başlıyor?
Cumhur Yavaş: Tabii okçuluk yarışmaları çok kısa sürmüyor. Tüm dünyadan 64 bayan, 64 erkek sporcu katılıyor. Bir de Dünya Okçuluk Federasyonu Başkanı bir Türk, Prof Dr Uğur Erdener...
BBC Türkçe: Aynı zamanda Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin de başkanı...
CY: Evet öyle. Daha önce bir konuşmasında paylaşmıştı: Olimpiyatlarda ilk verilen madalyalar unutulmaz. Biz Türkiye olarak takım yarışlarında yer alamıyoruz ama hemen ikinci gün takım yarışlarında madalyalar verilmeye başlanacak. Dolayısıyla bunun insanların üzerinde büyük bir etki yapacağını düşündüğünden dolayı, okçuluk erken başlıyor.
BBC Türkçe: Okçuluk Türkiye'de tanınan bir spor mu sizce?
BL: Yok, bizi hiç kimse tanımıyor. Şu anda biz Olimpiyat köyünde bütün branşlarla beraber kalıyoruz. Ve bizi hiç kimse tanımıyor. Biz onları tanıyoruz. Voleybolcuları, basketbolcuları, haltercileri, güreşçileri, hepsinin yarışmalarını izliyorum ben. Ama onlar bizi tanımıyor.
BBC Türkçe: Sporcular bile tanımıyorsa...
BL: Sporcular bile tanımıyorsa Türk halkının tanımaması çok normal.
BBC Türkçe: Nedir sebebi?
BL: Bilmiyorum, basın bizimle çok ilgilenmiyor; medyatik bir spor değiliz.
BBC Türkçe: Aslında güreş gibi bir ata sporu değil mi ok atmak?
BL: Öyle ama bizimle ilgilenmiyor basın, basına sormak lazım! (Gülüyor.)
CY: Aslında o kadar da değil. Tamam bir futbol, basketbol gibi olamaz. Ama sadece okçuluk değil, diğer branşlar da aynı şekilde. Ama eğer siz başarılı olursanız, insanlar ilgi gösteriyorlar. Biz geçtiğimiz dönemlerde iki defa, hem takım hem bireyselde maalesef bronz madalyayı kaçırdık. Bir puan farkla. Kazansaydık bugün farklı olurdu durum.
BBC Türkçe: Başarı demişken, Sidney Olimpiyatları'na 2000'de altı okçuyla katılmışız, 2004'te Atina'ya beş, 2008'de Pekin'e iki ve bu sefer bir okçumuz var. Nedir sebebi?
BL: Birincisi, sistemimiz değişti. Artık ya üç kişilik bir takımla katılabiliyorsunuz ya da bir kişi olarak. Önceden iki kişi, örneğin iki kadın da ayrı ayrı kota alabiliyordu. Şu anda bize ya takım olarak kota veriyorlar ya da bir kişi olarak; bir derken, bir bayan, bir erkek. Biz de takım olarak kota alamadığımızdan bir kişiye düştük.
CY: Begül'ün söylediği doğru. Bir de ben Türk okçuluğunu aşağıya gidiyor şeklinde söylemeyeceğim de dünyada artık okçuluk çok iyi yerlere geliyor. Dolayısıyla siz de yer kapmakta zorlanıyorsunuz.
BBC Türkçe: Biz bu söyleşiyi yapacağımızı Twitter'dan duyurduğumuzda, okurlarımızdan şöyle bir soru geldi: Gençleşme trendi var mı okçuluğumuzda? Gerçekten de eskiden farklı bir kadro varmış okçulukta, şimdi çok daha farklı bir kadro.
BL: Biz bir gençleşme süreci yaşadık, sonra bırakan sporcular tekrar döndü. Bizde geri dönüş daha kolay olduğu için dönebildiler. Şu anda gençleşme tam oldu diyemeyiz.
CY: Kesinlikle şu an gençleşme yönünde bir hareket var. Daha önce olimpiyatlara, şampiyonalara hep aynı arkadaşlar giderdi. Ama onların kapasitelerinin nerede olduğu üç aşağı, beş yukarı belli oldu. Sonuçta Okçuluk Federasyonu olarak biz yeni bir program yaptık. Ben orada yönetim kurulu üyesiyim. Kesinlikle şu anki milli kadromuzda da zaten sporcularımızın arasında yaşlı yok. Bizim erkek takımımız da genç. Begüm kuşağı yani. Begül 24 yaşında daha.
BBC Türkçe: Peki Begül siz söyleşinin başında 'Çok çalıştım' demiştiniz. Bir fikir verir misiniz, nasıl bir emek var bir Olimpiyat sporcusunun arkasında?
BL: Ben 11 yıldır okçuluk yapıyorum. Bu sene başından beri 10-12 tane kampa girmişimdir. Haftanın altı günü en az çalışıyoruz, bazen 7. gün de yarım gün çalıştığımız oluyor. Günde de en az 6,5-7 saat ok atıyoruz.
BBC Türkçe: Aynı zamanda beden eğitimi öğretmeni olduğunuzu okumuştum, ikisi beraber nasıl yürüyor?
BL: Açıkçası ben daha bu senenin başında atandım ama toplam 1 ay bile öğretmenlik yapamadım. Çünkü bu sene Olimpiyat senesi olduğundan kamplarımız daha sıktı. 10 günlük kampa giriyordum, iki gün aramız oluyordu oraya gidiyordum, geliyordum. Bazen de birtakım haklarımı kullanarak gitmiyordum.
BBC Türkçe: Olimpiyat köyünü nasıl buldunuz?
BL: Çok güzel!
BBC Türkçe: Biz Londra'dayız diye çekinmeyin, söyleyin olumsuzluklar varsa.
BL: Kötü birşey şu ana kadar görmedik. Ama Cumhur abi daha deneyimli olduğu için anlatıyordu; çok çeşit yemek var, çok büyük bloklar, çok geniş bir alana kurulmuş. Hala heyecanlandırıyor tabii beni orada bulunmak.
CY: Aslında organizasyon gerçekten güzel, şu ana kadar aksayan yönü yok. Sadece ulaşımda biraz sorun var. Örneğin biz buraya 1-1,5 saatte gelebiliyoruz köyden. Ama şu var, Londra'da yaşayan insanlar gerçekten çok büyük saygı duyuyorlar. Dün gerçekten çok şaşırdım. Burada trafiğin akışı soldan ya, herkes sol şerite geçmiş ve sağ şerit tamamen olimpiyat otobüslerine bırakılmış. Olimpiyat köyü gerçekten güzel dizayn edilmiş; konakladığımız odalarda ufak tefek eksiklikler var ama onları da hemen gönüllü arkadaşlar çözüyorlar.
BL: Evet gönüllüler çok hoşgörülüler, birşey isteyince hemen seferber oluyorlar. Çok güzel birşey bu.
CY: Bir de güvenlik çok iyi. Bu benim üçüncü olimpiyatım. Girişlerde çıkışlarda daha önceki yöntemler hep parmak iziydi. Şimdi daha önceden parmak izi alındığı için, bunu akreditasyon kartlarına yansıtmışlar. Barkod gibi okutup, hemen resminizi ekranda görebiliyorsunuz.
BBC Türkçe: Son soru, bunu da Türkçe öğretmeni olan bir okurumuz yöneltmemizi istedi size: Löklüoğlu ne demek?
BL: Babamın tarafı Yozgatlıymış. Yozgat'ın bir Lök köyü varmış, oradan geliyormuş.