Avrupa'da sponsorluğu özendirmeyi amaçlayan Avrupa Sponsorluk Birliği adlı kuruluşun Başkanı Karen Earl'e göre, şirketlerin kâr artışı ve marka farkındalığı olarak elde ettiği kazanımlar harcadıkları milyonlarca dolara değdi.
Abone olİngiltere'nin başkenti Londra'da geçen yıl düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nın sponsorları, yatırdıkları milyonlarca doların karşılığını alabildi mi?
Avrupa'da sponsorluğu özendirmeyi amaçlayan Avrupa Sponsorluk Birliği adlı kuruluşun Başkanı Karen Earl'e göre, şirketlerin kâr artışı ve marka farkındalığı olarak elde ettiği kazanımlar harcadıkları paraya değdi.
Örneğin Procter & Gamble şirketi, Londra 2012 Olimpiyatları'nın organizatörü Locog ile 100 milyon dolar büyüklüğünde olduğu tahmin edilen bir sponsorluk anlaşması yaptı.
BBC ekonomi muhabiri Bill Wilson'a göre şirket bu anlaşmayla satışlarını artırmayı; Procter & Gamble'ı, ürünlerinden ayrı olarak öne çıkarmayı ve çalışanlarını motive etmeyi hedefledi.
'Farklı tüketici gruplarına ulaşma fırsatı'
"Thank You Mom" (Teşekkürler Anne) sloganıyla yürütülen kampanya sonunda şirket 2012'de satışlarını yarım milyar dolar artırdı.
Ayrıca olimpiyatlar vasıtasıyla şirket adını küresel medya ve sosyal medyada daha fazla duyurma fırsatı buldu.
Procter & Gamble'ın Olimpiyat Proje Koordinatörü Nathan Homer, "Spordaki tutku hiçbir alanda yok. Farklı tüketici gruplarına ulaşabiliyor. Olimpiyat Oyunları gerçek bir aile etkinliğiydi. Farklı markalarımızın ailelerin farklı bireylerine ulaşmasını sağladı." dedi.
İngiliz İletişim devi British Telecom (BT), olimpiyatların resmi iletişim ortağıydı.
Şirketin olimpiyat sponsorluk anlaşması için 63 milyon dolar ödediği belirtiliyor.
Bu para karşılığında BT sosyal medyada geniş şekilde yer aldı. Şirketin medyada ancak 93 milyon dolar ödenerek ulaşılabilecek bir görünürlük elde ettiği belirtiliyor.
Şirket yetkilileri BT'nin MilwardBrown BrandZ'ın en büyük 100 küresel şirket listesine girmesinde bu sponsorluk anlaşmasının büyük payı olduğunu söylüyor.