"Oligarşinin Çocukları"
Atatürk'ün Ankara'yı başkent ilan
etmesinde bir neden de, İstanbul aristokrasisinden
korunma isteği olmalı diye düşünüyorum.
Ancak, İstanbul aristokrasisi -doğal olarak-
tamamen kaybolmadığı gibi zamanla Ankara'da kendi
aristokrasisini ve oligarşisini yarattı.
Bunun çeşitli örneklerini bir yazıda okumuştum. Aynen alıyorum:
"Neden Menderes? Çünkü babası Adnan Menderes.
Neden Mehmet Ali Bayar? Çünkü babası Nuri Bayar, dedesi Refik
Koraltan.
Neden Erdal İnönü? Çünkü babası İsmet Paşa.
Neden KOÇ HOLDİNG'in CEO'su Bülent ve Murat Özaydınlı?
Çünkü babaları eski Hava Orgeneral Özaydınlı Paşa.
Niçin Ömer Bozer? Çünkü babası Ali Bozer.
Niçin Ertuğrul Özkök? Çünkü kayınpederi Hüdai Oral.
Neden Tuğrul Türkeş? Çünkü babası Alpaslan Türkeş.
Niçin İlhan Kesici? Çünkü Demirellerin damadı.
Niçin Hüsnü Doğan? Çünkü Özal'ın yeğeni."
Bu örnekler daha çok uzatılabilir ancak yeterli olduğunu
düşünüyorum.
Burada dikkat çekici olan şey, adı geçenlerin hiçbirinin siyasette
ve temsil ettikleri sektörde birinci adam olamamış olmalarıdır.
****
Atatürk'ün oligarşiyi önlemek için aldığı tüm
tedbirlere rağmen, birtakım odaklar daima adı yukarıda adı geçen
veya geçmeyen birçok kişiyi öne çıkarmak istemişlerdir...
Fakat dikkat çekici olan ülkeyi daima sıradan ailenin çocukları
yönetmiştir.
Menderes öyledir, Demirel
öyledir, Özal öyledir, Tayyip
Erdoğan da öyledir.
Anlaşılıyor ki oligarşinin birilerinin bizi yönetmesi
konusundaki ısrarlar daima ters tepmiş, bizi
Anadolu çocukları yönetmiştir.
Atatürk'ün monarşiyi kaldırıp
Cumhuriyeti kurmasına rağmen hala belli köklerden
gelen “aristokratların” yönetmesinde ısrar edenler ise başarılı
olamamışlardır.
Çünkü adı geçenlerin hiçbirisi ülke insanları ile kendi aralarında
gerekli pozitif elektriği yaratamamışlardır.
Yoo itiraz etmeyin hemen, babaları, ataları büyük devlet adamı olan
bu kişilerin onlardan kaynaklanan doğal hakları olamaz!
Yok eğer "var" diyen varsa, bunun
Osmanlı'nın çöküş dönemindeki "beşik
alimliğinden" ne farkı olabilir ki?
****
Bütün bu iktidar kurgularında "oligarşinin
çocuklarını"nın payı olmadığı kesin, onları eleştirmek
yanlış ve kolaycılık olacaktır.
Onlar bu oyunda sadece pasif, “iyi niyetli”
kabullenicilerdir!
Asıl onların ismini ortaya atanların demokrasi inançlarını
sorgulamak gerekecektir.
Yapılan kolaycılıktır...
Sorun, ülkenin yönetiminin kişisellikte değil sitemde olduğunu
görmeyenlerin dar görüşündedir.
Yeni fikirleri savunan gençlerin önünün açılmasından korkan
muhafazakar, teslimiyetçi, kolaycı zihinlerin icadıdır
mağlubiyetlerin sebebi...
Asıl sorunun gerçek demokrasiden geçtiğini görmeyenlerin...
Ama gerekçesi ne olursa olsun, olanlar ülke için zaman kaybından
başka birşey değildir.
Aksi doğru olsaydı "oligarşinin çocukları"
başbakan, cumhurbaşkanı olmalıydı...
Anlatmak istediğim; asıl serbest rekabet siyasette
olmalı.
Ticarette serbest rekabet diyenler, siyasette de bunu
savunmalı.
Bakın bakalım neler geliyor siyasete gençlerden.