BIST 9.916
DOLAR 35,16
EURO 36,58
ALTIN 2.965,41
HABER /  GÜNCEL

Olay yaratacak 'TÜBİTAK'ta sahte diploma' iddiası

Eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz "kriptolu telefonların dinlenmesi" soruşturmasına ilişkin "Sahte diplomayla TÜBİTAK’a giren bakanın akrabasıydı" dedi.

Abone ol

Eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz "kriptolu telefonların dinlenmesi" soruşturmasına ilişkin çok konuşulacak açıklamalar yaptı Palaz "Sahte diplomayla TÜBİTAK’a giren bakanın akrabasıydı" dedi.

Ankara Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü ve aralarında dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın da aralarında bulunduğu kriptolu telefonların dinlenmesi ile ilgili yürüttüğü soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı olan olan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, bugün savcılığa avukatı ile ifade vermeye geldi.

"Kriptolu telefonların dinlenmesi ile ilgili soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı olan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz T24'e yaptığı açıklamada, “TÜBİTAK’ta sahte diploma ile iki kişinin işe alındığı iddiası var. Bu benimle alakalı bir durum değil. Çünkü işe alımları ben değil, insan kaynakları bölümü yapıyor. Sahte diploma ile işe alındığı iddia edilenlerden biri insan kaynaklarına diplomanın noter tasdikli belgesini sunmuş. Noter mühürü de gerçek. Bu durumda bundan mührü vuran noter ve işe alımı yapan bölüm sorumludur. Noter tasdikli belge olduğu ve mührün gerçek olduğu için diplomanın tespit edilirliği de yok. Öteki kişi H.B ise bizzat TÜBİTAK Başkanınca işe alınmış, ayrıca eski bakanlardan Nihat Ergün’ün akrabası olduğunu biliyorum” dedi.

İşte Palaz'ın o açıklamaları:

"SAHTE DİPLOMANIN NOTER TASDİKLİ BELGESİ SUNULMUŞ" İDDİASI

“TÜBİTAK’ta sahte diploma ile iki kişinin işe alındığı iddiası var. Bu benimle alakalı bir durum değil. Çünkü işe alımları ben değil, insan kaynakları bölümü yapıyor. Sahte diploma ile işe alındığı iddia edilenlerden biri insan kaynaklarına diplomanın noter tasdikli belgesini sunmuş. Noter mühürü de gerçek. Bu durumda bundan mührü vuran noter ve işe alımı yapan bölüm sorumludur. Noter tasdikli belge olduğu ve mührün gerçek olduğu için diplomanın tespit edilirliği de yok. Öteki kişi H.B ise bizzat TÜBİTAK Başkanınca işe alınmış, ayrıca eski bakanlardan Nihat Ergün’ün akrabası olduğunu biliyorum.

screen-shot-2015-01-21-at-4.42.07-pm.png"CV'Sİ BAKANLIKTAN..."

CV’sinin de bakanlıktan gönderildiğini duymuştum. Ben bu tür işe alımlarda bürokrasi ile uğraşmam.Ayrıca H.B TÜBİTAK’tan önce Kocaeli Büyük Şehir Belediyesinin Kent Konut A.Ş isimli şirkette 7 yıl bilgi işlem müdürlüğü yapmış. TÜBİTAK Başkanınca işe alındıktan sonra ise benim bulunduğum BİLGEM’e görevlendirilmiş. Yani bu olayların benimle uzaktan yakından alakası yok. Hak etmeyen insanların bu şekilde işe alınmaları kanunen suç olduğu gibi bu suçtan da işe alımı yapanlar sorumludur.”

"O DÖNEMDE ZATEN KRİPTOLU TELEFON ÇALIŞMASI YOKTU"

“Öte yandan bu kriptolu telefonların dinlenilmesi olayı var. Birincisi ben 1990’dan 2006 Ağustos ayı arasında kadar TÜBİTAK’ta görev aldım. O dönemde zaten kriptolu telefon çalışması yoktu. Çalışmalar 2007 civarında başlanmış, ilk telefonlarda 2008’den itibaren TSK’da kullanılmaya başlandı. Daha sonra Başbakan, bakanlar ve MGK gibi üst düzeyler ise 2012’nin sonunda kullanmaya başladı. Benim TÜBİTAK’a yeniden dönüş tarihim 2012 yılı Kasım ayıdır. Ben döndüğümde kriptolu telefonlara dair çalışmalar tamamlanmıştı. Sadece tuş büyüklüğü, pil gücü gibi görsel düzenlemeler ile makyajlama işlemleri kalmıştı. O dönemde BİLGEM’de yüzlerce proje vardı. Bu şuna benziyor. Mesela bir genel yayın yönetmeninin gelen tüm haberleri edite etmesi gibi. Böyle bir şey mümkün değil zaten. Ben dolayısıyla bu proje de yer almadım.”

"KRİPTOLU TELEFONU YETKİSİ OLMAYAN ZATEN ALAMIYOR"

“TİB’in veri tabanında kriptolu telefonların imeı numaraları çıkmış deniliyor. Şimdi burada çok karıştırılan ve bilinmeyen bir şey var. Kriptolu telefonlar haberleşme yetkisi olan kişilere tahsis ediliyor. Yani MGK’da yer alanlar Başbakan üst düzey askerler gibi. Yetkisi olmayan zaten alamıyor.”

“Ayrıca kripto sistemli telefon iki şekilde (iki moda) kullanılabiliyor. Şimdi kriptolu bir telefona sahip bir kişinin başka bir kriptolu telefona sahip olan kişi ile gerçekleştirdiği görüşmenin çözülmesi imkansız. Yani iki kriptolu telefonda yapılan görüşme sesi kaydedilse dahi elinize saçma sapan bir şey geçiyor. Görüşmeyi çözebilmek için kriptonun çözümlenmesi lazım. Ne dediğini dahi anlayamayacağınız bir veri geçiyor çünkü elinize. Öte yandan, kriptolu görüşme yapabilmek için karşı tarafında kriptolu telefonu olması lazım. Aradığınız kriptolu bir telefon değilse, normal bir telefonu aramışsanız, kriptoyu kullanamıyorsunuz ve ses normal olarak düşüyor. Yani kripto bu durumda işe yaramıyor. Ses görüşmesi gsm görüşmesi yaptığınızda ses görüşmesi diye geçer, kriptolu görüşme yaptığında o bir data görüşmesidir.”

"BİLAL ERDOĞAN'DA KRİPTOLU TELEFON YOKSA DİNLENMİŞ OLABİLİR"

“Kamuoyunda sıfırlama konuşması olarak bilinen dönemin Başbakanı R.Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasındaki görüşme eğer Bilal Erdoğan’da kriptolu telefon yoksa normal olarak dinlenmiş olabilir. Kriptolu telefon var ise eğer kendisinde bu zaten yetkisi olmadığı için kanunen suç. Meşhur sıfırlama kaydı ses mi data görüşmesi mi ona bakmak lazım.”

"BİZİ İLGİLENDİREN BİR ŞEY DEĞİL"

“Ayrıca TÜBİTAK’ın dinlemeyi kaydetme gibi bir donanımı, ekibi ve çalışması da yok. Telefonlar üretildikten sonra teslim edilir. Hangi IMEI numaralı telefonun kime verildiğinin bilgisi de bizde değil, onları dağıtma yetkisi olanlar da vardır. Bizim kim hangi IMEI sahip telefonu aldı diye bir yazışmamız, bilgi istememiz de söz konusu değildir. Biz bununla da ilgilenmeyiz. Kısaca TÜBTİAK telefonları tasarlıyor, üretiyor sonra biz TSK, MGK’ya teslim ediyoruz. Kimlere gittiğini bilmiyoruz. Takip etmediğimiz gibi bizi ilgilendiren bir şey değil.”

"HANGİ IMEI NUMARASINI KİMİN KULLANDIĞINI BİLMİYORUZ"

“IMEI numaralarını benim verdiğim söyleniyor. Yazılı bir şey göstersinler kimden bu İMEI numaralarını istemiş, kimlere vermişim? IMEI numarasının kriptolu telefonla güvenliği ile bir alakası yok. Bunlar tamamen spekülasyon.Hangi IMEI numarasını kimin kullandığını bilmiyoruz.”

"HAKAN FİDAN'A BRIFING VERDIM"

“Öte yandan Binali Yıldırım’ın bir açıklaması vardı. “Kanunsuz bir işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın” diye. Bu dinlenme söylentileri 17 Aralık yolsuzluk operasyonu öncesinde dillendirilmişti. Ben o dönemde MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile odasında görüştüm. Bu konuya ilişkin kendisine bilgi verdim. Kendisi çağırmıştı. 2013’ün Kasım ayı diye hatırlıyorum. Brifing verdim. Sistemi anlattık. Ayrıca bu telefonlarla ilgili güvenlik sistemleri yine MİT tarafından incelendi. Onlar okey verdi bunun üzerine dağıtım oldu. Telefondaki güvenlik sistemleri Avrupa ve NATO ülkelerinde kullanılıyor. Ben Fidan ile görüştüğümde yanımda Gökhan bey de vardı. Bizim görüşmemizden sonra MİT ve TÜBİTAK ekipleri bu konuda defalarca çalışmalar toplantılar yaptılar. Biraz önce de dediğim gibi sistem kullanılmadan önce teknik ekipler bilgi veriyor, mit okey verdikten sonra kullanılıyor.”

"GÜVENLİK ZAFİYETİ VAR İSE..."

“Diğer taraftan eğer MİT bu konuda bir güvenlik zafiyeti var ise bunu biliyorsa neden bunların kullanımına devam edilmesine göz yumdu? Ayrıca bakın daha bu konular dile getirilmeden timetürk diye bir site var. O site bunu haber yaptı. Bu durumu nereden biliyorlardı? Savcılık ifademde bunu söyleyeceğim. Bir de havuz medyasında kriptolu telefonların şifreleri yayınlandı. Gazeteci haber kaynağını açıklamaz. Ancak bu şifrelerin verilmesi zaten devletin gizli bilgisini sızdırmaktır.”

"KAYIT DIŞI MALIMIZ MI VAR HAKKIMIZDA NE VAR"

“Beni casuslukla suçlamışlar. Allah aşkına kim bir casusluk faaliyetini gözünün karasına yürütür? Kayıt dışı malımız mı var, hakkımızda ne var? Kime bilgi sızdırmışız, ya da kimle bağlantımız var? Diğer yandan havuz medyasında Balyoz raporlarında da benim olduğum söyleniyor. Ben o dönemde TÜBİTAK’ta yoktum. Hiçbiri ile de alakam yok.”

"ASKER BANA GÜVENDİ"

“Ben muhafazakar bir insanım eşim hafız. 1990’da TÜBİTAK’a girdim. 15 yıl lojmanda oturdum. Askerle hiç problem yaşamadım. Onlar benim yaşam tarzımla değil çalışmalarımla ilgilendi. Hatta benim karargaha geçici giriş kartım vardı. Ramazan da gidip iftar açıyordum. 2003 yılında milli ses emniyet cihazlarının geliştirilmesin katkılarımdan dolayı savunma sanayi müsteşarlığından ödül aldım.”

"CEVAP HAKKIMI KULLANDIRTMIYORLAR"

“Hakkımda 20 Şubat’tan beri bir karalama kampanyası yürütülüyor. Bu kampanyayı yürütenler hakkımda haber yapanlar bir kez olsun beni arayıp “efendim şöyle şöyle iddialar var ne diyorsunuz” diye sormadı. Bunun sorulması gazetecilik adına gerekmez mi? Şubat’tan bu yana susuyorum. Bugün Tv’den aradılar hakkımdakilere yanıt vermek için çıktım. Bu kez de oraya çıkmam üzerinden yorumlar yapmaya başladılar. Onlar çağırsaydı o halde.”

"YANLIŞ YAPMADIM"

“Hakkımda tahkikatlar yürütüyorlar, buna üzülmüyorum. Yanlış yapmadım. Hem bu şekilde tarihin bunları kaydetmesi için elime bir fırsat geçmiş oluyor. Şu an ülkede bir hukuk olduğunu nasıl söyleyebiliriz? Ancak elbet adalet tecelli edecektir.”

"AMERİKA'YA MİT İLE BİRLİKTE BİR FİRMA İLE GÖRÜŞMEYE GİTTİK"

“Ayrıca TÜBİTAK’a dair Amerika’ya Pensilivanya’ya gittiğimiz öne sürüldü. Bu iddiaya ilişkin suç duyurusunda bulundum. Biz Amerika’ya MİT ile birlikte bir firma ile görüşmeye gittik. Bu konuda da Hakan Fidan’ın bilgisi ve talebi vardı.”