BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Olay adam, önemli ipuçları verdi

Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı Azmi Ateş, bazı bürokratların "devlet sırrı" kelimesinin ardına saklandığını belirterek "Dehşete kapıldığımız da oldu

Abone ol

Kamuoyunun merakla beklediği yolsuzluk raporunu hazırlayan Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Başkanı Azmi Ateş, bazı bürokratların 'devlet sırrı' kavramı arkasına saklanmasından yakındı. Sır kavramının komisyona bilgi akışını yavaşlattığını vurgulayan Ateş, 'Bu olumsuzluklara rağmen hazırladığımız rapor çok ses getirecek' diye konuştu. Gördükleri ve duydukları karşısında 'dehşeti' yaşadıklarını belirten Ateş, 'Kimse He-Man değil. Vatandaşlar her şeyi sorgulamalıdır' dedi. Yaklaşık dört aydır çalışıyorsunuz. Geçmişte adı şaibeyle anılan birçok ismi dinlediniz. Komisyona başından amaç edindiği noktaya getiren belgeler ulaştı mı? En son durum ne? Olayların üzerine şahıs merkezli gitmeyi tercih etmedik. Ucu kime kimlere giderse gitsin kararlı davrandık. Popülizme kaçmadık. Bilgi ve belgeler içinde kaybolmamak için alt komisyonlar oluşturduk. 5 alt komisyon ve 60'ın üzerinde uzmanla çalışıyoruz. Bazı bürokratlar, sır kavramı dolayısıyla hiç cevap vermiyorlar. Bilgi akışında bir yavaş işleyiş var. Engellere rağmen, uzman arkadaşlarla nokta hedeflere ulaşabildik. Deneyimli bir parlamentersiniz. Başlangıçtaki ve şu andaki tahminleriniz ne boyutta? Üç dönemdir, yolsuzlukların üzerine kararlı giden bir parlamenter olmama rağmen gördüklerimiz karşısında 'dehşeti yaşıyoruz' diyebiliriz. Ahmet Güryüz Ketenci Bey'in hakkını teslim etmek de gerekir. Dinlediğimiz konuklar, ulaştığımız bilgi belgeler ışığında diyor ki, 'memleketin çivisi çıkmış.' Ümitsizliğe düşme anlamına gelir diye 'dehşete kapıldık' demiyorum. Sizi en çok dehşete düşüren belli bir olay, belli bir isim var mı? - Mesela 19-21 Şubat döneminde, bu iki-üç günlük sürede Merkez Bankası'ndan satılan 5 milyar 186 milyon dolarlık dövizi hangi firmaların aldığını biliyoruz. Dövizlerin hangi imkanlarla alındığını bilmiyoruz. Merkez + Bankası'nın TL kredilendirme ile mi? Yoksa Hazine'nin imkanlarını mı kullandılar? Kağıt üzerinde alıcı gözükenler komisyoncu mu? Arkada kimler var? Cevaplarını bulabildiniz mi? Sorduk. Bize söylenen şu ilgili Devlet Bakanı Ali Babacan diye, Merkez Bankası'nın bunu cevaplandırması şartıyla sorduk; ama 'Bankalar Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince ve İçtüzüğün 105'inci maddesinin son paragrafı gereğince bunlar sır kapsamında kalır, bilgileri verirseniz dahili ve uluslararası kuruluşlar tedirgin olur' dediler. Bu bilgilere ulaşamadık. Denetleme raporları gelmedi Fikriniz neydi, sizin ulaşabileceğiniz çok şeyiniz kalmadı mı? Kamu bankalarının yurtdışı şubelerinden yurtiçine para transferinin miktarını, hangi bankaların ne kadar aldığını ve tekrar kamu bankalarına satıp satmadıklarını, yüzde yedibinleri bulan repoyla neler kazandıklarını bilsen. Demirbank'ın eski sahiplerinden Halit Cıngıllıoğlu diyor ki, 'Kasım 2000 krizinde beni faiz yokuşu batırdı.' İş tutar, tutmaz mıydı acaba, böyle mi, değil mi, ne kadar öyle diyebilseydik ya da siz bilseniz. Çok faydalı olurdu ve ortaya çıkardı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen bankalar denetime tabi oldukları için uluslararası iki denetim kuruluşunun Türkiye temsilcileri artı BDDK. Bunların hazırlamış olduğu üçlü denetim raporlarını istedik. Vaktinde müdahale edilmiş mi, geç kalınmış mı, geç kalınmanın Türkiye'ye maliyeti nedir, bankalar bazında nedir, ya da vaktinden önce müdahale edilmemişse belirtileri nelerdir, bunları öğrenme adına üçlü denetleme raporlarını istedik, çok daha güçlü bir şekilde sır kavramıyla karşılaştık. 150 bin belge inceledik Hakikaten yönetim ihmalleri yapıldığı kanaatine ulaştınız mı? Dinlediğimiz sorumluluk mevkindeki kişilerin ortak kanaati, krizlerin temelde yatan ana sebeplerinden bir tanesinin Türkiye'nin iyi yönetilememesi olduğu. Türkiye'nin iyi yönetilemediğini dolayısıyla milletin halkın güvenmemede haklı gerekçeleri olduğunu yaşadık. Peki Mesut Bey, 'siyasetçi, siyasetçileri sorgulayamaz' dedi. Bire bir değerlendirmeye girmek istemem. Sayın Yılmaz bu ülkenin yönetiminde bulundu. 290 milletvekilinden oluşan bir iktidar partisinin bakanı olarak bulundu. Geçmişte bu mevkilerde bulunan bir kişi olarak 'söyleme' konumunda değil de 'yapmış' konumda olmasını takdire şayan bulurdum. Yani bunu açık yüreklilikle söyledi. Benim dışımda dedi. Arkadaşlar liderler, görüştüler anlaştılar geçmiş komisyonlarda dedi. Komisyona gelen kaç dava sonuçlandı? Altyapısı sağlam belgeye dayalı hukuki gerekçelerle minimum 5-10 soruşturma komisyonu kurulması talebi olabilir. Bir o kadar da araştırma komisyonu kurma talepleri var. Peki en büyük yolsuzluk hangi birimde oldu? Bizim mercek altına yatırdığımız dönem son beş yıldır. Üst kurullar açısından en büyük sorun hangi üst kurulda. En çok BDDK'yı duydum sohbetimizde. Üst kurulların oluşumunu gerçekleştiren devrin sayın başbakanı bu kurullara söz geçiremiyoruz diye beyan vermişti. En büyük sıkıntı Türkiye'nin iyi yönetilememiş olması. Gelen evraktan sizi en çok etkileyen ne? Beklentilerimizin ötesinde bu olayların çok daha çaplı olması. Yolsuzluklar dolayısıyla milletin yüzde 25'inin açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmesi. Yüzde 50'si civarındaki nüfusun da yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmesinin tetikleyicisinin yolsuzluklar olduğunu fiilen yaşadık. Yolsuzlukların tek nedeni hukuk devleti olamamak Bunları kamuoyuna ne zaman açıklayacaksınız? Cuma günü rapor süremiz de doluyor. Ama ekleri çok olacak. Kaç belge geldi? Bilgi belge olarak 150 bini devirdi. 41 toplantıda 51 konuk dinledik. Sayın Ecevit ile 52 konuk dinledik. 200-225 saatin üzerinde. 41 toplantı, 200 saatin üzerinde toplantı süresi. Son olarak ne söylersiniz? Yolsuzlukların temelinde yatan ana sebep, Türkiye'nin kanun devletinden hukukun üstünlüğüne dayalı, açık, şeffaf, hesap verebilir bir yönetime kavuşmaması. Türkiye'nin ne pahasına olursa olsun mutlaka hukuk devleti olması lazım. Vatandaşlarımız kendi kaynaklarının nerelere, nasıl kullanılabildiğinin bilincinde olarak seçtiklerini sorgulamaları lazım. Kimse He-Man değil. Bu kültürün gelişmesi lazım. Ama hukuk bu ülkede 70 milyon için gereklidir. İktidarda da olsa, muhalefette de olsa. Dosyaların yüzde 60'ını aydınlattık Yolsuzlukların ne kadarını tespit edebildiniz? Yüzde elli-altmış oranında oldu. Bu noktada mahcup olurum, çünkü her an arkadaşlarımız mevcut bilgilerden değişik rakamlara ulaşabiliyorlar, artı rakamlar ortaya konabiliyor. Halkın beklentisi de yoktu, bu tür komisyonlar geçmişte kurulmuş ama bir moral bozukluğu olmuştu. Bunun da tehdidi altında çalışıyoruz biz, yani bunun bilincindeyiz. Geçmişten günümüze komisyonlar kurulur birbirlerini aklarlar ve neticede bir şey çıkmaz; ama bilgi akışında yavaşlığa, zamanın sınırlı olmasına rağmen bu komisyonun ulaşacağı netice çok ses getirecek, çok konuşulacak. Bu dediklerinizden gerekli ipuçlarına ulaşıldığı söylenebilir mi? Tahmin ediyorsunuz zaten siz bunun içinde yaşıyorsunuz. Türkiye vatandaşısınız kamu adına görev yapıyorsunuz, hassasiyetleri seslendirmeye çalışıyorsunuz, yaşıyorsunuz. Kişisel olarak yaşıyorsunuz kamu adına görüyorsunuz. Hayatımdan endişem yok Tehdit altındayız dediniz. Hayır tehdidi şu bir şey çıkmazın tehdidi, hassasiyeti, o anlamda söylüyorum. Şu anlamda da onu sorabilirim. Hakikaten bu komisyonların başında görev yapanlar geçmişte çok büyük sıkıntılarla karşılaştılar, hayati tehlikeler atlattılar. İşte örnekleri sıralamaya gerek duymuyorum ama size de böyle şeyler ulaştı mı? Sanki reklam peşindeymişiz gibi anlaşılabilir. Bu şekilde değerlendirmek istemiyorum. Şunu söyleyebilirim gerek partim, gerek yarınlara dönük kişisel beklentiler açısından böyle bir endişe taşımıyorum. Deneyimli siyasetçisiniz, geçmişte siyaset yapanları, liderleri dinlediniz. Dinlerken neler hissettiniz, sizi en çok düşündüren lider kimdi? Belli bir prosedür çerçevesinde, önyargısız davet ettik. Ulaştığımız bilgi ve belgelerin ışığında ihtiyaç hissettiğimiz için davet ettik. Kaynak : Akşam