MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Suriye ile ilgili açıklamasına ilişkin, "Yurt dışına asker gönderme, buralarda asker bulundurma yetkisi TBMM'ye aittir. Sen nasıl oluyor da TBMM'nin vermediği bir yetkiyi müdahale, bi
Abone olİNTERNETHABER.COM- Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan'ın Rize'deki konuşmalarını eleştirerek, Başbakan'ın Mısır'daki darbeyi kendi yönetiminin demokrasi ayıbını örtmek için çul olarak kullandığını iddia etti. Vural, "Başbakan'ın İsrail kartını kullanarak, İsrail'e hizmet eden dış politikasının üstünü örtmek amacıyla kullandığını görüyoruz. Güneş balçıkla sıvanamaz. Bu sahte kabadayılıklar da gerçekleri gizlemiyor. Başbakan her konuşmayla uluslararası camianın ve halkın gözünde kaybolan siyasi itibarını ve çizilen karizmasını daha da derinleştiriyor. Başbakan kimin elini sıkmışsa, kime kardeşim demişse o ülke bir daha belini doğrultamamakta" dedi.
SENİN GÖBEĞİN KİMDEYDİ?
Başbakan'ın, "Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz" ifadesine değinen Vural, Başbakan'a, "Senin göbeğin kimdeydi? Göbekten kime bağlıydın?. Acaba AKP'nin doğumunda göbek bağınla kime bağlı olarak kuruldun? Kime bağlı olarak icraat yapıyorsun da 'göbek bağımı keserim' demek durumunda kalıyorsun?" diye sordu. Vural, "Önce Recep Tayyip Erdoğan'ı, AKP'nin ve kendisinin göbek bağıyla kimlere bağlı olduğunu açıklamaya davet ediyorum" şeklinde konuştu.
Başbakan'ın 1 yıldır Gazze'ye gidemediğini, komşu sınırların yanına dahi yaklaşamadığını iddia eden Vural, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık makamının böyle bir muameleye maruz bırakılmasını kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
AKILLARI VARSA KENDİLERİNE KULLANSINLAR
Türkiye Cumhuriyeti'nın yalnız kaldığını, dış politikada çaresizleştiğini savunan Vural, Başbakan'ın, "Hiç kimse bize istikamet çizemez. Bize ne yapacağımızı öğretmeye, dayatmaya kalkışamaz. Onların aklı varsa kendilerine kullansınlar" şeklindeki sözlerini de eleştirdi.
Vural, Başbakan Erdoğan'ın Mısır'da yaşanan darbe ve sonrası gerçekleşen insanlık dışı olayları siyasi malzeme haline getirme çabası içerisinde olduğunu öne sürerek, şunları söyledi:
ABD'YE YALVARIYORLAR
"(Darbenin arkasında İsrail var) diyerek, yeni bir 'one minute' numarası çekmeye kalkıştı. Oysa dünya alem biliyor ki Mısır'daki darbenin arkasında ABD vardır. Darbeye 'darbe' diyemeyen ABD'ye gık çıkaramayan bir Başbakan 'hiç kimse bize istikamet çizemez' dediği zaman kim ciddiye alır. Erdoğan ABD'nin kendisini azarlaması karşısında bırakınız diklenmeyi, adeta günah çıkarmakta, ABD'ye adeta yalvarmaktadır. Bu nasıl bir onurlu dış politikadır. Bu talihsiz ABD karşısında ezik sözlerin sahibi, dik durduğunu söyleyen Erdoğan'dır. Bu yakışmamıştır. Bu sözler karşısında üzülmesi gereken varsa ABD'dir. Sen niye üzülüyorsun, niçin üzüldün? Hem sözleri söyleyecekler, hem Başbakan Erdoğan üzülecek. Başbakan ABD'den özür dilemiştir. 'Neyi söyleyip, söylemeyeceğimi sana mı soracaktım? Darbenin arkasında sen varsın bunu bilmiyor muyum?' niye diyemiyorsun. 'Ya Musa ya da firavunun yanındasın' sözünü ABD Başkanı'na niye hatırlatmıyor."
Başbakan'ın, "Bir sinek bile Nemrut'un işini bitirdi" sözünü anımsatarak, "İşte bir ağaç ta senin işini bitirecekti. Firavun Musa'yı büyüttü. Ondan sonra Musa onun işini bitirdi. Her firavunun bir Musa'sı vardır. Ama görüyoruz ki Erdoğan'ın USA'sı var" dedi.
DERT DERT DERT
Vural, Başbakan'ın yalnızlıktan değil, ABD'siz bir yalnızlıktan korktuğunu iddia etti.
Demokrasinin bir tahammül rejimi olduğunu ifade eden Vural, Başbakan'ın, eleştiriye , sorgulanmaya tahammül edemediğini ileri sürdü. Vural, "Recep Tayyip Erdoğan alternatif çıkmasına tahammül edemez. 'Diktatörün karakterinde tahammül yoktur' diyor. Doğrudur. Sende tahammül olmadığına göre diktatörlüğün karakterini aynen uyguluyorsun" diye konuştu.
AK Parti döneminde eğitimin yap-boz tahtasına döndüğünü ileri süren Vural, "4+4+4 dediler. Dert +Dert+Dert oldu" dedi.
Toplantının ardından Vural, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Suriye konusunda "BM Güvenlik Konseyi'nden bir karar çıkmaması durumunda koalisyon devletleri bir müdahale kararı alırsa, biz de bu koalisyon hükümetlerinin içinde yer alabiliriz" ifadesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Vural, şu görüşleri dile getirdi:
SEN KİM OLUYORSUN?
"Bu ifadeyi kullanmak Ahmet Davutoğlu'nun harcı değildir. Sen kim oluyorsun? 'Yanında yer alırız' derken, yurt dışına asker gönderme, buralarda asker bulundurma yetkisi TBMM'ye aittir. Sen nasıl oluyor da TBMM'nin vermediği bir yetkiyi müdahale, bir koalisyon amacıyla kullanabileceğini söylüyorsun. TBMM, Suriye konusunda sınır ötesi operasyon yapma yetkisi hükümete verildiği zaman Suriye'den Türkiye'ye yönelik risk ve tehditleri ortadan kaldırmak amacıyla kullan demişti. Onun bir siyasi amacı vardı. Bu siyasi amaç Suriye'de bozulan bir siyasi birlikten PKK'nın güçlenmemesi , Türkiye'ye yönelik risk ve tehditleri artırmamasını temin etme amacına yönelikti. TBMM hükümete Suriye'ye sınır ötesi operasyon yapma yetkisi vermiştir ama bu yetkinin siyasi amacı Türkiye'nin milli menfaatleriyle ilgiliydi. Suriye konusunda Türkiye'yi tehdit edecek girişimleri engellemek amacı dışında başka siyasal amaçlar güdülebilir, onu bilemiyoruz. Çünkü her bir müdahalenin siyasal amacı ve sonucu vardır. Bu müdahalenin siyasal sonuçları, hedefleri neler olacaktır? Türkiye'nin milli menfaatlerini ilgilendiren konularda nasıl bir sonuç alınacaktır? Bütün bunları kapsamlı bir şekilde değerlendirmek lazım. Ama Türkiye'nin milli menfaati dışında bu coğrafyaya dışarıdan yapılacak müdahalelerin, siyasi amaçlı müdahalelerin kan ve gözyaşını artıracağını düşündüğümü ifade etmek isterim. Siyasi amacı taşıyan müdahalenin siyasal sonuçlarının neler olabileceği konusunun da Türkiye tarafından değerlendirilmesi gerekir. Bu konuda Meclis' e bir öneri gelirse MHP Türkiye'nin milli menfaatleri doğrultusunda bu meseleye bakış açısını ortaya koyacaktır."
Türkiye'nin Suriye politikasının çökmüş olduğunu öne süren Vural, bunun nasıl rayına oturtulabileceği konusunun kritik bir mesele olduğunu vurguladı.
Bölgede dışarıdan siyasi amaçlı müdahalelerle çatışmaların derinleştirilmesinin kan ve gözyaşını artırmasının Türkiye'ye yönelik risk ve tehditleri artırabileceğinin dikkate alınması gerektiğine işaret eden Vural, "Türkiye'nin milli menfaatlerini de düşünerek bir konum bir politika oluşturması gerek" dedi.