BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  SPOR  /  BEŞİKTAŞ

Oğuzhan Özyakup'tan itiraf: Ayrılmamı Şenol Güneş istedi

Beşiktaş'tan Hollanda Ligi takımlarından Feyenoord'a transfer olan Oğuzhan Özyakup, ''Feyenoord'a transferim gerçekleşmeden hocam da (Şenol Güneş) Beşiktaş'tan ayrılmam gerektiğini söyledi. Beni iyi biliyor, 4 yıl kulüpte teknik direktörlüğümü yaptı.'' dedi.

Abone ol

Devre arasında Beşiktaş'tan Hollanda Ligi takımlarından Feyenoord'a kiralanan Oğuzhan Özyakup, Hollanda basınına konuştu. Beşiktaş'ta oynadığı dönemle ilgili itiraflarda bulunan Oğuzhan, şu ifadeleri kullandı;

''Robin van Persie, Arsenal'de hep bana karşı pozitifti. Genç oyunculara karşı iyiydi, oyuncu ve insan olarak bir örnekti. Maçta onunla karşı karşıya geldik... Çılgın bir andı ancak şu anda her şey daha iyi durumda. Daha gençtim ve belki farklı davranmalıydım. Robin de yaşananlar için, 'Futbolda böyle şeyler olabilir' dedi.

''Beşiktaş'ta zorlu bir dönem yaşadım''
Ben duygusal bir adamım ve Beşiktaş'ta zorlu bir dönem yaşadım. Feyenoord'da uzun zaman sonra sağlıklı olarak bir maça çıktım. Bu beni biraz rahatlattı, her şey harikaydı. Kerim Frei ile karşılaştım, onunla herhangi bir problemim olmaz. Benim nasıl biri olduğumu bilir, birbirimizi uzun süredir tanıyoruz. Ben kendi oyunumu oynadım. Hocamız daha agresif olmamı isterse, bunu da yapabilirim.

''Türkiye'de en sadık Beşiktaş taraftarı''
Feyenoord, Türkiye'de Beşiktaş gibi. Biz 2016 yılında şampiyon olmadan önce Beşiktaş 7 yıldır olamıyordu ve Galatasaray ile Fenerbahçe'ye göre daha az şampiyonluğu vardı, Feyenoord da böyle. Ama Türkiye'de en sadık ve arzulu, bağımsız taraftar kim diye sorarsanız, Beşiktaş taraftarı derim. İstanbul'da bir semt takımı ve stat da hemen Boğaz'da.

''Uzun zaman sonra ilk kez onun yanında olabilidim''
Cumartesi günü annemin doğum günüydü ve uzun zaman sonra ilk kez onun yanında olabilidim. Evde uyanıp iyi bir kahvaltı yapmayalı da uzun zaman olmuştu. Tüm arkadaşlarımla en son ne zaman stada gittiğimi de hatırlamıyorum, muhtemelen genç takımdaydım. Uzakta yaşadıkça, böyle şeylerin önemini daha iyi anlıyorsun.

''Yine Arsenal'e giderdim''
Şu anda 27 yaşındayım ve 12 yıldır oyunuyorum. 15 yaşında Arsenal'e gittim. Bu iyi gibi görünüyor ancak aynı zamanda çok zor. İlk kez yaşadığın bir yerde aile kurmaya çalışıyorsun. İlk başlarda çok fazla yolculuk yaptım. Song, Fabregas, Van Persie gibi isimlerle birlikte oynadım. Genç olsaydım ve tekrar aynı ihtimal olsaydı, yine Arsenal'e giderdim.

''Kafamı dinleyeceğim''
Gelecek hakkında düşünmüyorum, düşünmenin ne anlamı var ki? Burada öncelikle tekrar mutluluğu bulacağım, iyi futbol oynayıp, kafamı dinleyeceğim. Burada oynamak için bir şeylerden vazgeçtim, para tek başına benim için en önemli şey değli.

''Şenol Güneş Beşiktaş'tan ayrılmam gerektiğini söyledi''
Ben her zaman iyi bir sözleşme imzalayabilirim, bu beni endişelendirmiyor. Önemli olan ne hissettiğimiz. Sadece iyi idman yapmak ve maça çıkmak istiyorum. Hoca gönderiliyor, başkan istifa ediyor... Böyle şeyler bir oyuncuyu yoruyor ve bunları son yıllarda çok yaşadım. Yine futbolu düşünebiliyorum. Feyenoord'da kafamı dinleyeceğim, buna ihtiyacım var. Son yıllarda fazlasıyla hareket yaşadım. Tekrar formumu yakalamak için daha sakin bir ortama gitmeliydim. Bunu düşünen de sadece ben değildim. Feyenoord'a transferim gerçekleşmeden hocam da (Şenol Güneş) Beşiktaş'tan ayrılmam gerektiğini söyledi. Beni iyi biliyor, 4 yıl kulüpte teknik direktörlüğümü yaptı. Yakaladığımız tüm başarıyı bir anlamda ona borçluyduk.

''Avrupa Şampiyonası'nda oynamak için geldim''
2 kez şampiyon olduk ve Şampiyonlar Ligi'nde de grupta lider olduk. Şenol Güneş bana, 'Eğer sakince futbolunu oynayabileceğin bir yer bulursan, bu şansı değerlendir' dedi. Pepe'ye de aynısını söylemişti. Beşiktaş'ta kalabilirsin ancak 1-2 kötü maç sonrasında oklar sana döner. Türk basınına da 'Ozzy hep mutsuz' dedi. Ona göre iki şey yapmalı, futbol oynamalı ve mutlu olmalıydım. Benim amacım da bu. Feyenoord'da Türkiye ile Avrupa Şampiyonası'nda oynamak için geldim.

''Bu neredeyse imkansız bir şey''
Türkiye'de Beşiktaş ile Emmen'e karşı oynasan, topu alır ve boşluk aramaya başlarsın. Rakip genellikle 5-3-2 şeklinde dizilir ve boşluk vermemeye çalışır. Burada ise ben oynamaya çalışan bir takım gördüm karşımızda. Daha fazla boşluk buluyorsun, Türkiye'de alışık olduğumdan farklı bu. Bunu gerçekten sevdim. Dili de biliyorum. Beşiktaş'ta 7 yıl oynadım. Bu neredeyse imkansız bir şey. Eğer kulüpte işler kötü giderse, oklar ilk olarak sana dönüyor. Maktıklı gibi ama ben adil olmadığını düşündüm. 2 sezon üst üste şampiyon olduk ve sonraki 2 yılda her şey değişti. Atiba ve ben şampiyonluk kazanan takımdan kalan 2 oyuncuyduk.

''Aylarca maaş alamadım''
İşler kötü gittiğinde, taraftarlar seni ıslıklamaya başlıyor. İyi zaman geçirmek için oradaydım ve bir anda işler sarpa sardı. Avrupa Ligi'nde gol attığımda taraftarlara doğru bir hareket yaptım, parmaklarımla kulaklarımı kapattım. Çok akıllıca bir hareket değildi. Ben duygusal bir adamım. Kulüp için her şeyi verdim, aylarca maaş almadım çünkü ödeyemiyorlardı. Yabancı oyuncular etkilenmiyordu, onların FIFA tehdidi ve arkalarında banka garantisi vardı ama yerli oyuncular bunları yapamazdı. Ben de, 'Para sonra gelir' derdim. Sonrasında sana böyle davranılması... Yine de taraftarlar bunu bilmiyordu.

''Mobilya gibi oluyorsun''
Pepe harika bir oyuncu, ona büyük saygım var. Saha dışında da çok farklı bir isim. Sahada büyük bir adam, bir iş bitirici. Real Madrid'de 10 yıl geçirmiş bir oyuncu. Pepe bana, tecrübeden bahsederken, bir oyuncunun en fazla 5 yıl bir kulüpte kalması gerektiğini söyledi. Sonrasında o takımın başkanı, yöneticileri, taraftarları için 'mobilya' gibi oluyorsun diyordu. Biraz haklıydı, ben de dediğini yaptım. Şu anda Rotterdam'dayım.

''Annem Hollanda'da oynamamı istiyordu''
Hollanda'ya dönmek garipti. Burada doğdum ve büyüdüm, AZ'de eğitim aldım, Hollanda Milli Takımı'nın alt yaşlarında da oynadım ama A takıma çıkmadım. İnsanlar beni Türkiye ile Hollanda'ya EURO 2016 elemelerinde attığım goller ile hatırlıyor. Beşiktaş'a gitmeden önce, Hollanda'dan birkaç kulüp ile temasa geçtim ancak yaşım nedeniyle geri dönmeyi tehlikeli olarak gördüm. 19 yaşında geri dönmek, tekrar arkadaşlarının arasına katılmak tehlikeli geldi. Futbola odaklanamam diye düşündüm. Annem Hollanda'da oynamamı istiyordu ancak babamın fikri başkaydı.

''Hollanda'daki insanlar daha gösterişsiz yaşıyor''
Geldiğim ilk günden farklılığı hissettim. Tecrübenin ya da taraftarların fanatikliğinin dışında, küçük şeyler fark ettim. Türkiye'de iyi oyuncular genelde şımartılıyor. İdmandan sonra her şeyini geride bırakıyorsun ve onları toplayıp senin için stada getiriyorlar. Emmen maçında ise herkes kendi kramponunu yanında getirdi. Maçtan sonra da oyuncular ayakkabılarını temizliyor. Küçük şeyler, büyük fark yaratır. Hollanda'daki insanlar daha gösterişsiz yaşıyor.''