Oğul şiirini okudu kendinden geçti
Ünlü Pop sanatçısı Teoman albümünde şiirine yer verdiği usta şaire duyduğu hayranlığı anlattı
Abone olEdebiyat sever bir toplum değiliz. O yüzden pek bilmeyiz şair adları ve kimliklerini. Zamanında Ahmet Kaya bestelemişti Ahmet Erhan’ın “Dardayım”ını. Teoman ise ikinci albümü ‘O’da keşfetti Ahmet Erhan’ı, ‘Oğul’şiiriyle. Aradan 10 yıl geçtikten sonra Teoman “İnsanlık Halleri” albümüyle yeniden Ahmet Erhan’adöndü ve “Sevişirdik Bazen” adıyla “Gülşiiri”ni çıkardı saklandığı yerden. Şarkılarla, hayatı ve ilişkileri gördüğü gibi anlatmayı bilen Teoman, Ahmet Erhan’dan bahsederken kendi deyimiyle “Çok saygıdan,ne kadar eğileceğimi bilemiyorum, Ahmet Abi’nin hastasıyım” diyor. “Sevişirdik Bazen” şarkısını kılavuz alıp şairi anıyor ve edebiyat hakkında konuşuyoruz.
Ahmet Erhan hayatınıza ne zaman girdi?
Hâlâ “Oğul” şiiri başımı döndürür. Express dergisinde Haydar Ergülen şiirler üzerine yazardı. Onun yazılarından birinde gördüm “Oğul” şiirini. Sahiplendim, benimmiş gibi. Zaten Ahmet Erhan’ın yazdığı her şiirin hissiyatının altına imzamı atarım.
Sadece “Oğul” şiiri bu etkiyi yaratmış olamaz, öyle değil mi?
Ben öyle her şeyi okuyan bir adam değilim. Bana uyan adamları alırım, gerisini sallarım. Mesela
James Joyce ya da Shakespeare’i kolaylıkla çöpe gönderebilirim. Zaten Hamlet filminde bile uyudum. Ama bazı adamlar vardır ki tek bir cümlesi önünde eğilirim. Hayatımda öyle 10-15 yazı adamı var. Onlar
benim kalbime göredir, hayatım boyunca döner döner okurum onları. O adamlardandır Ahmet Erhan...
Şairin şiirlerini değiştirerek kullanıyorsun, bu doğru bir şey mi?
Ah ah... “Oğul”u okuduğumda kendimden geçtim, şarkıyı ezberden yaptım bitirdim. A, bir bakmışım bir dizeyi yanlış hatırlamışım. Ahmet Abi’ye birazcık ayıp oldu ama ne yapalım, aklımda öyle kalmış, o beni anlar.
Tanışıklığınız nasıl başladı?
Şairimiz gizemli bir figür. Normalde edebiyatçılara ulaşabilirsin ama Ahmet abiye ulaşmak için uğraştım. Telefonunu çevirdim ama heyecandan ölüyorum, “Oğul” şarkısını isteyeceğim ama saçma saçma cümleler
kuruyorum. “Tamam oğlum ama beni noter işleriyle uğraştırma, bir ricam da; adımı yazacaksan eğer, ‘Şiir: Ahmet Erhan’ diye geçir” dedi. Başka hiçbir şey sormadı. Ne telif, ne satış... Ondan mı öğrendim yoksa zaten
bildiğim için mi, onu çok sevdim bilmiyorum ama ben de hiçbir müzisyene şarkılarım için böyle şeyler sormam, kullanmak isteyen kullanır.
“Arabesk şair” diyorlar Ahmet Erhan için, sizin için ne ifade ediyor bu sıfat?
Ahmet Abi takdir görmüş, sevenlerince sahip çıkılmış bir şair olsa da, bir kısım tarafından arabesk
şair diyerek küçümsenmeye çalışılmış. O, bu yakıştırmayı ‘Müslüm’ü de severim, Orhan’ı da, evet arabesk
şairim’ diyerek kabul etmiş. Vallahi ne yalan söyleyeyim ben de Müslüm’ü ve Orhan’ı severim. Ben
arabeskin aşağılanmasına karşı çıkanlardanım, o tarz müzikte, gayet açık bir şekilde “duygu”yu görüyorum.
Şairin yazdığı şiirler sizde nasıl şekilleniyor?
“Oğul”dur başlangıç noktam, sonra tüm şiirleri. Öyle sözleri var ki, anlat anlat bitiremem. Ahmet Abi 17’sindeyken babası 51’inde ölür, üstelik alkolden. Alkolden nefret eden 17’lik şair bir şiirinde der ki
sonra “Bayrağı kaptığım gibi meyhaneye gittim” ve alkol bayrağını düşürmez ailede. Sonra başka bir şiirinde “İpsiz ruhum sarsak, serseri / otobanlarda sırtında heybesiyle cafelerde tuborg bira ve patates / durdun bir yerde çağını bekliyorsun” der. Bu sözler tüylerimi diken diken ediyor. Sorunun cevabına gelince; kalbinin
acılı minicik bir yerinden bahsediyor, sonra sen onu okuyup, kitap yazıyorsun. Böyle bir his işte...
Yazıya göründüğünden daha önem veren bir yanınız var, kimleri okur, hangi yazarları kılavuz edinirsiniz?
Edebiyat benim için büyük bir aşk. Ama edebiyat kalbimin ortasından vururken, müzik popüler
yanından vurdu. Söyleşinin başında da anlatıyordum, Ahmet Erhan’ı bir bütün olarak görüyorum ya,
diğer yazarlar için de durum biraz öyle. Mesela Milan Kundera’nın yaptıkları, yapacakları tektir.
Yusuf Atılgan’ın ‘Aylak Adam’ının, Salinger’in ‘Gönülçelen’inin, Kundera’nın ‘Varolmanın Dayanılmaz
Hafifliği’nin hastasıyım.
Yine Ahmet Erhan buna güzel bir örnek. Ben o adamın yüzünü bile sevdim. Yazdıklarıyla kimliği
birbirinden bağımsız değil, bu gerçekliği seviyorum. Ben de hep öyle bir yaratıcı olmaya çalıştım. Ben
zaten beş para etmeyen dangalak bir adamın, iki güzel kelimeyi yan yana getirmeye kabiliyeti var diye,
onun peşinden gidemem.