BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL  /  EĞİTİM

Öğretmenlerin çığlığı!

Milli Eğitim'e göre öğretmen açığı 20 bin. Öğretmenlik için sıra bekleyenlerin sayısı ise 180 bin.

Abone ol

Lale Karahan, 2002'de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliğinden mezun olmuş. Hâlâ atama bekliyor. Her yıl yeni umutlarla KPSS'ye hazırlanıyor. Üniversiteden sonra iki yıl dersaneye gitmiş. Babasının en büyük dileği "Ölmeden öğretmenliğe başladığını görmek."
Lale Karahan, bir zamanların 'en rahat, en garanti mesleği' öğretmenlik için eğitim fakültesi ya da fen edebiyat fakültelerinin ilgili bölümlerini okuyan, Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) girmiş 180 bin işsiz öğretmenden sadece biri. Bu devasa rakama karşın Milli Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği öğretmen ihtiyacı sadece 20 bin. Yani dokuz öğretmen adayından sadece biri mutlu sona ulaşabilecek. Bu tablo, ihtiyaç sabit kaldığı, adayların sayısı her yıl katlandığı için gelecek yıllarda çok daha dramatik bir tablonun ortaya çıkmasına neden olacak.

AB ortalamalarına yakın
Türkiye'de 180 bini işsiz, 596 bin 86'sı da kadrolu olmak üzere toplam 776 bin 86 öğretmen bulunuyor. Halen mesleğini sürdüren öğretmenler esas alındığında, ilköğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 27. Bu oran ortaöğretimde 16 öğrenciye kadar düşüyor. Aslında mevcut öğretmen sayısı Avrupa Birliği ortalamalarına son derece yakın. Avrupa ülkelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ortalama 21. Dolayısıyla asıl problem, hem öğretmenlerin ülke içinde dağılımında, hem de eğitim fakültelerinde ihtiyacın çok üstünde öğretmen adayı mezun edilmesinde yaşanan plansızlıkta yaşanıyor.

Son beş yılda 146 bin atama
Son beş yılda eğitim camiasına 146 bin 15 yeni öğretmen katıldı. Milli Eğitim Bakanlığı, 2003'te 23 bin 111, 2004'te 18 bin 813, 2005'te 38 bin 67, 2006'da 36 bin 34 ve 2007'de 30 bin öğretmen ataması yaptı. Bakan Çelik'in '2007 sonuna kadar 10 bin öğretmen ataması daha yapılacak ve 2007'de öğretmen atama sayısı 40 bini bulacak' sözünü tutması halinde son beş yılın en büyük ataması 2007 yılında yapılacak. AKP hükümeti, şimdiye kadar en büyük atamayı 38 bin 67 kadroyla 2005 yılında gerçekleştirmişti.

En şanslılar sınıf öğretmenleri
Son beş yılda yapılan atamalara bakıldığında toplam 39 bin 120 kadroyla sınıf öğretmenliğinin başı çektiği görülüyor. Sınıf öğretmenliğini 17 bin 938 kadroyla İngilizce, 14 bin 319 kadroyla Türkçe, 10 bin 510 kadroyla bilgisayar ve 9 bin 734 kadroyla ilköğretim matematik öğretmenliği izliyor. 7 bin 758 kadroyla din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği de son beş yılda atamada pay ayrılan branşlar arasında 6'ncı sıraya yerleşiyor.

İkinci dil öğretmenleri talihsiz
MEB, genel eğitim ve mesleki eğitimde toplam 62 branşa öğretmen ataması yapıyor. Toplam 29 branşlık genel eğitimde, MEB'in en az kadro ayırdığı branşların İngilizce dışındaki diğer yabancı diller ve sanat tarihi öğretmenliği olduğu görülüyor. Buna göre, son beş yılda Japonca öğretmenliğine 1, Rusça öğretmenliğine 11, Fransızca öğretmenliğine 25, sanat tarihi öğretmenliğine 42 ve Almanca öğretmenliğine 51 atama gerçekleştirildi. İkinci dil branşlarına yönelik 2005 ve 2006 yıllarında yapılan atamalarla bu iki yılda eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmen adayı sayılarını karşılaştırdığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:


Pastanın en küçük dilimi mesleki eğitime
Son beş yılın verilerine göre, MEB en az kadro payında en küçük dilimi toplam 33 branşı bulunan mesleki eğitime ayırıyor. Genel eğitime beş yılda toplam 140 bin 948 atama yapan bakanlık, mesleki eğitime sadece 5 bin 67 kadro veriyor. Mesleki eğitimde MEB tarafından son beş yılda toplam 10 kadro bile verilmeyen branşlar ve bu branşlara yapılan atama sayısı şöyle: Halıcılık Kursu 1, Döküm 1, Su Ürünleri 2, Model 2, Motor 3, Makine, Tesfiye, Kalıp 3, Güverte 4, Radyo Televizyon 8, Tekstil 9.

İstihdam sorunu olmayan branşlar
Elde edilen verilere göre, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İngilizce ve Bilgisayar branşlarının istihdam sorunu bulunmuyor. Buna göre, 2005'de KPSS'ye başvuran ve aynı yıl atanan öğretmen adaylarına baktığımızda şöyle bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz: "2005 KPSS'ye İngilizce branşından 5 bine yakın başvuru yapıldı, 5 binin üzerinde atama gerçekleşti. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi branşından başvuru yapan 5 bine yakın adaydan hemen hemen hepsi istihdam edildi. Bilgisayar branşında istihdam sayısı 5 binleri buldu. İşsiz öğretmenlerle ilgili diğer istatistik bilgiler şöyle:

  • Son öğretmen atamasından sonra, KPSS'ye girip hüsrana uğrayan öğretmen adayı sayısı 180 bin.
    • Bakanlık 2007 sonuna kadar 10 bin öğretmen ataması daha yapacağını açıkladı. Bu sözün tutulması halinde işsiz öğretmen sayısı 170 bine düşecek. Ancak 2007-2008 eğitim öğretim sonunda eğitim fakültelerinin 36 bin civarında mezun vermesi bekleniyor. Fen edebiyat fakültelerinden mezun olan yaklaşık 26 bin kişiyi de hesaba katarsak, işsiz öğretmen sayısı 232 binlere ulaşacak.
    • 69 eğitim fakültesi her yıl ortalama 36 bin civarında mezun veriyor. Yükseköğretim Kurulu, istihdam sorunu nedeniyle, son iki yıldır bu fakültelerin kontenjanını azalttı. Buna göre, 2005'de toplam 26 branş için eğitim fakültelerine 41 bin 981 kontenjan ayrılmışken, 2006'da bu sayı 33 bin 829'a düşürüldü. Ancak, hâlâ Türkiye'deki 52 fakülte türü içinde en fazla mezunu eğitim fakülteleri veriyor.
    • Atamalarda olduğu gibi, eğitim fakültelerine ayrılan kontenjanlarda da en büyük pay 'sınıf öğretmenliği' için ayrılıyor. 2006 verilerine göre, YÖK, sınıf öğretmenliğine toplam 6 bin 915, okul öncesi öğretmenliğine 4 bin 17, İngilizce öğretmenliğine 3 bin 488 ve Türkçe öğretmenliğine 3 bin 203 kontenjan ayırdı.
    • Eğitim fakültelerinde kontenjanların yüzde 9'u ortaöğretim branşlarına ayrılırken, yüzde 91 oranında aslan payı ilköğretime yönelik branşlara verildi.

      'Atanamadım demek utanç verici'
      Kader Polat: 2004'de Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden mezun oldum. Üç yıldır KPSS'ye giriyorum ve öğretmen olmaya çalışıyorum. Mezun olduktan sonra 1.5 yıl pedagojik eğitim aldım. Aynı zamanda ilk yıl KPSS'ye hazırlanmak için bir yıl dersaneye gittim. Dershane ücretleri bin 200 YTL ile 2 bin YTL arasında değişiyor. Mezun olduktan sonra atanamamak bir yana bir de aileye yük olmak çok kötü bir şey. Şu anda üniversitede doktora yapıyorum. Ama tanıdıklar için önemli olan 'öğretmen olup olmadığım'. Her atama döneminde tüm tanıdıklar, 'Atandın mı' diye soruyor. Onlara olumlu yanıt verememek çok üzücü. Stresten çok fazla kilo aldım. Sıkıntıdan habire yiyorum. Aileme yük olmamak için bir dersaneye girip çalışmayı da düşündüm ama onlar da stajer öğretmenlerin sigortasını yapmıyorlar ve çok az ücret ödüyorlar. Umudumu gittikçe yitiriyorum.
      Umut Can Arslan: Beden Eğitimi mezunuyum. Beş yıldır KPSS'ye giriyorum ve öğretmen olmaya çalışıyorum. Kız arkadaşım da aynı bölümden mezun. O da atanamadı. Evlenmek istiyoruz ama ailelerimize çok büyük yük olduk zaten, bir de evlenmek istediğimizi dile getiremeyiz. Aramızda bir karar aldık, atandığımız gün ailelerimize açılacağız. Bu gidişle zor görünüyor.
      Lale Karahan: Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği'ni kazandığımda, babam beni anlımdan öpüp, "Aileden bir öğretmen çıkacak, seninle gurur duyuyorum" demişti. O gün dünyanın en mutlu insanı bendim, ta ki mezun olana kadar. 2002'de mezun oldum ve hâlâ atanamadım. Utanıyorum. Her yıl yeni umutlarla KPSS'ye hazırlanıyorum. Babam iki yıl beni dersaneye gönderdi. Ancak bir türlü başarılı olamadım. Sosyal hayat nedir bilmiyorum. Sürekli evde oturuyorum ve çalışıyorum. Atanamamayı gurur meselesi yaptım. Geçen gün babam, beni kenara çekip, "Ölmeden öğretmenliğe başladığını bir görebilsem" dedi. Yaşadığım bunalımı siz düşünün.
      Emek Gürhan: Felsefe Grubu Öğretmenliği 2003 mezunuyum. Öğretmenlik mesleğini seçtiğim güne lanet ediyorum. Okuldayken çok hevesliydim. "Türkiye'nin en ücra yerlerinde çalışacağım, çok başarılı olacağım, mesleğe yenilikler getireceğim" gibi hayallerim vardı. KPSS hepsini öldürdü. Her atama döneminde, soranlara 'Atanamadım' diyip boynumu bükmek zorunda kalıyorum. Artık tek derdim para kazanmak ve kimseye yük olmamak. Anladım ki bu ülkeye faydalı olmak gibi bir lükse sahip değilim, ben önce kendimi kurtarmalıyım.
      Gökhan Karayel: 2005'de Fen Bilgisi Öğretmenliği'nden mezun oldum. Mezun olur olmaz askere gittim. Döndükten sonra KPSS'ye girdim ancak yeterli puanı alamadım. Dokuz aydır boştayım. Bir dönem vekil öğretmenlik yaptım. Ancak şu an onu da yapmıyorum, tam anlamıyla işsizim. Ailem destek oluyor. KPSS'de yeniden şansımı denemek istiyorum ama açıkçası devletten de umudumu kestim.

      Kentlere göre dağılımda adaletsizlik var
      Türkiye'de ilköğretimde 389 bin 859 öğretmene karşılık 382 bin 61 şube bulunuyor. Buna hesaba göre, öğretmen başına yaklaşık bir şube düşüyor ve bu öğretmenlerin yerini alabilecek yedeği bulunmuyor.

      50 öğrenciye bir öğretmen
      Dengesiz dağılım nedeniyle bazı şehirlerde öğretmen fazlalığı yaşanırken bazı şehirlerde öğretmen başına 50'ye yakın öğrenci düşüyor. İlköğretimde eğitim bölgelerine göre, İstanbul'da öğretmen başına 33, Güneydoğu'da 37, Batı Karadeniz ve Doğu Karadeniz'de 21 öğrenci düşüyor. Bu rakam ortaöğretimdeyse şöyle: İstanbul'da öğretmen başına 19, Güneydoğu'da 22 ve Batı Karadeniz'de 13 öğrenci. İllere göre karşılaştırma yapıldığında ise ilköğretimde öğretmen başına en çok öğrenci düşen iller Şırnak (55), Ağrı (48), Hakkâri (46), Şanlıurfa (43), Van (41) olarak sıralanıyor.
      İlköğretimde öğretmene düşen öğrenci sayısının en az olduğu
      il ise Tunceli. Tunceli'de ilköğretim okullarında öğretmen başına
      16 öğrenci düşüyor.

      Ortaöğretimde durum
      Ortaöğretimde de öğretmene düşen öğrenci sayısının yüksek olduğu iller yine Doğu ve Güneydoğu illeri. Buna göre, ortaöğretimde öğretmen başına Şırnak'ta 31, Hakkâri'de 30 ve Ağrı'da 25 öğrenci düşüyor. Karabük, Burdur, Sinop ve Bartın illerindeyse öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ortaöğretim okullarında 11 ile sınırlı.

      MEB'in öğretmen hesabı
      Öğretmen ihtiyacının norm kadro esasına göre belirlendiğini anlatan MEB yetkilileri, hesabın nasıl yapıldığını şöyle anlattı: "Öğretmen ihtiyacı okullardaki şube sayısına ve haftalık ders çizelgesine göre belirlenir. Bir okulda ikili eğitim yapılıyorsa yani sabahçı-öğlenci uygulaması varsa, derslik başına iki şube düşer. Yani ikili eğitim yapılan 25 derslikli bir okulda 50 şube bulunur. İlköğretim için sınıf öğretmeni ihtiyacı belirlenirken öncelikle bu şube sayıları dikkate alınır. 50 şubelik
      bir okulda 50 sınıf öğretmenine ihtiyaç vardır. Branş öğretmenleri belirlenirken yine şube sayısı esas alınır ancak bunun yanı sıra o branşın haftada kaç saat verildiğine bakılır. Örneğin, bir okulda 50 şube varsa bu şubelerde kaçar saat müzik eğitimi verildiği öncelikle belirlenir. Bir branş öğretmenine en az altı saat, en çok 21 saat ders verilir. Öğretmene düşen ders saati 21'i geçtiğinde o okula ikinci bir branş öğretmeni atanır."

      Her yıl 17 bin emekli
      Her yıl ortalama 17 bin 200 öğretmen emekli oluyor. Ölüm, her hangi bir nedenle istifa gibi nedenlerle eğitim ordusundan ayrılanların sayısı da eklendiğinde eğitim ordusundan ayrılan öğretmen sayısı yıllık 20 bini buluyor.

      Beş yılda 55 bin yeni kadro
      2003'de 18 bin, 2004'de 20 bin, 2005'de 17 bin 150, 2006'da 15 bin ve 2007'de yaklaşık 16 bin öğretmen emekli oldu. Bu rakamlara göre son beş yılda emekli olan öğretmen sayısı 86 bin. Son beş yılda Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı öğretmen ataması sayısı ise 141 bin civarında. 141 bin atamadan emekli olanların yerlerine atananları çıkardığımızda MEB'in beş yılda öğretmenler için ayırdığı yeni kadro sayısının sadece 55 bin olduğu ortaya çıkıyor.

      Kaynak: www.radikal.com.tr