BIST 9.660
DOLAR 34,60
EURO 36,37
ALTIN 2.923,67
HABER /  GÜNCEL  /  EĞİTİM

Öğretmenin adı bile yok

Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı 24 Kasım ile ilgili şunları söyledi.

Abone ol

Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Gününde sendika genel merkezinde yaptığı kahvaltılı basın toplantısı düzenledi.

Her Öğretmenler Gününde olduğu gibi bu 24 Kasım’da da öğretmenlere methiyeler dizilecek. Politikacılar; sana gereken değeri veremedik, senin kıymetini bilemedik öğretmenim diyerek vicdanlarını rahatlatacaklar. Gazete ve televizyonların en mutena köşeleri, pazarda limon satan, çamaşır satan, geçim sıkıntısı içinde bocalayan öğretmen manzaralarına ayrılacak. Yöneticiler öğretmenliğin anlam ve önemine yönelik "övücü, kutsayıcı” ve hatta gözyaşlarıyla fonlanmış konuşmalar yapacak. Bu Öğretmenler Günü’de, öğretmenlerin sorunlarına ve sıkıntılarına çözüm vaatlerinin havada uçuştuğu, yerine getirilmeyen sözlerin birbiri ardına verildiği, bugünü ve yarını öğretmenlerimize borçlu olduğumuz nutuklarının bolca atıldığı tören ve konuşmalarla geçiştirilecek.

Her konuşmalarında eğitim ve öğretmenin önemiyle ilgili hamasi nutuklar atan Sayın Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı bizlere “pembe tablolar” çizmeye ve bizi kandırmaya çalışmasın. Öğretmenler Günü, yapılacak şeylerin, vaatlerinin değil, yapılan işlerin gururla anlatıldığı bir gün olmalıdır. Ekonomik, mesleki, özlük ve demokratik sorunlar altında kıvranan öğretmenler arasında; ücretli etüt, kurs yapma ve özel ders verme gibi işler yanında ek olarak ta, taksi şoförlüğü, garsonluk, pazarlamacılık, seyyar satıcılık adeta "olağan bir durum" olarak görülmeye başlanmıştır. Öğretmenin kafası, ayın sonunu nasıl getiririm hesapları ile meşguldür.

Aile sorumluluklarını bile yerine getirmekte zorlanan, adeta vitrinlerin önünden geçmeye utanan, ekonomik sıkıntılar altında inim inim inleyen biz öğretmenlerin 50-60 kişilik sınıflarda nasıl faal olmasını bekleyebilirsiniz. Öğretmenlerin yoksulluk sınırında, hizmetli, memur gibi diğer eğitim çalışanlarının açlık sınırının altında maaş aldıkları bir ülkede, kaliteli bir eğitimden nasıl bahsedebilirsiniz?

Bütçeden Eğitime ayrılan paydan ve Eğitim Çalışanlarının maaşından ve sosyal ihtiyaçlarından tasarruf yapmak suretiyle bütçe açıklarını kapama ya da enflasyonu düşürme arayışı doğru olmadığı gibi Eğitim Çalışanlarını da görev yapamaz hale getirmiştir. Öğretmenine şaşı bakan, kör bakan hükümetlerin durumu bindiği dalı kesen kişinin durumu gibidir. Fizik kanunlarına göre bindiği dalı kesenin başına ne geliyorsa, hükümetin başına da aynısının gelmesi kaçınılmazdır. Eğitimcileri küstüren hükümetlerin iflah olmadığı da, zaten tecrübeyle sabittir.

Sayın Başbakanın 4 yıl önce seçim meydanlarında verdiği “eşit işe eşit ücret” vaadi de havada kalmıştır. Bu gün kamuda en düşük ücreti eğitimciler almaktadır. Biz hükümetin adil davranmasını ve diğer çalışanlarla durumumuzu adil bir şekilde eşitlemesi gerektiğini söylüyoruz. Dünya da eğitimcilerine bu denli cimri davranan başka bir ülke yoktur. Bu anlayış devam ettiği müddetçe, topal yürüyen bu eğitim sistemiyle, koşarak kalkınmayı ve çağdaşlığı yakalamamız mümkün görünmemektedir.

800 YTL maaşı reva gördüğümüz öğretmen çadırda yaşasa, battaniyelere sarılarak ısınsa, başkalarının verdiği giyeceklerle yetinse, çocuklarını okula göndermese, hastalanmasa, iş yerine yürüyerek gidip-gelse, haberleşme ihtiyaçlarını tamamen kısıtlasa aldığı ücret karnını doyurmaya yetmemektedir. Ekonomik, mesleki ve özlük sorunları altında gittikçe artan bir umutsuzluk içinde mesleğine küsmüş duruma getirilen öğretmenlerin haklarında bir iyileştirme yapmak adına her 24 Kasım Öğretmenler Gününde tüm eğitim çalışanlarına bir maaş oranında ikramiye verilmesini istiyoruz.