Yer Üniversite, bildiğiniz fakülte, sınıfta öğrencilerle muhabbet ediyoruz
Abone olİNTERNETHABER/ BELKIS KÜBRA AVŞAR
Yer Üniversite, bildiğiniz fakülte, sınıfta öğrencilerle muhabbet ediyoruz. Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile ilgili bir söz açıldı. Sınıftaki öğrencilerin bir çoğu boş boş yüzüme baktılar. Belli ki bir şey takılmış kafalarına, sorularına cevap vermek isteyen manidar gözlerle baktım bende onlara...
İçlerinde bir öğrenci; "Ahmet Davutoğlu kim." diye sordu. Şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak biraz da manidar bir ifadeyle cevap verdim: "Dışişleri Bakanımız.."
Sonra kendi kendime sordum, "Gençlik neyi biliyor, neyi bilmiyor ya da ne bilmek istiyor?" diye...
Biraz da içerlenmedim desem yalan olur. Ellerinde son model cep telefonlarıyla dünyanın ömür ucuna erişecek internet gibi nimetleri varken bu facebook gençliği Ahmet Davutoğlu’nun kim olduğundan habersiz. Sonra düşündüm acaba çok mu zor diye? Bunun için ayrıca kitap okumaları gerekmez, olağanüstü kültür abidesi olmak gerekmez..
Hakkında bir yığın haber yapılan, görsel medya da hemen hemen hergün bahsi geçen Ahmet Davutoğlu’nu Üniversiteye gelmiş gençlerin bilmemesini yadırgadım..Bunun Üzerine Üniversite gençliğiyle bir röportaj yapma gereksinimi hasıl oldu..Gençlere sorduk..Aslında durum benim şüphelendiğim kadar hiç de iç karartıcı gelmedi gençlerle konuşunca.. Ben kararı mı verdim gençler biraz olsun umut vaat ediyor.. Aynı fikri paylaşacağımız kaç kişi olur sizce?..
Üniversitelerde yeterince özgür düşünce ortamı var mı?
MUHAMMET DORUK Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Üniversitelerimizde özgür düşünce ortamının pek olmadığı kanısındayım. Oysaki üniversiteler özgür düşünce ortamlarının olduğu, insanların fikirlerini rahatça ifade edebildiği yerler olması gerekirken ne yazık ki her geçen gün siyasî irade -her şeyde olduğu gibi- üniversitelere de el attığını ve insanların özgür düşüncelerine dolaylı ya da direkt olarak müdahalede bulunduğunu görmekteyim. Böyle bir ortamda öğrencilerin bırakın rahatça fikirlerini beyan etmesini, protesto etme hakkının bile önüne geçildiğini görüyoruz. Hele ki, bir üniversiteye bakan ya da başbakan yardımcılarından birinin geldiğini düşünürsek, çıkıp onları eleştirmemizin geleceğimiz açısından sıkıntı çıkaracağını çok iyi düşünmeliyiz. Ben, hiçbir bakanın veya başbakan yardımcısının korumasız bir üniversiteye girdiğini görmedim. Bu, yöneticilerin üniversite gençliğine bakış açısını en güzel şekilde özetlemektedir. Onun içindir ki ben hâlen Türkiye’deki üniversitelerde yeterince özgür ortamın sağlanmadığı kanısındayım. Siyasî irade ne zaman ki elini çeker üniversitelerden işte o zaman üniversiteler özgür düşünce ortamlarının birer şubesi hâline gelir.
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Lise’ye göre düşüncelerimizi daha açık hocalarımıza sunabiliyoruz. Birlikte planladığımız şeyleri üst sınıftaki ağabeyler olsun, hocalar olsun onlarla da danışıp, yön göstermeleri daha rahat
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Siyasi fikir olarak yok, siyasi fikrini ifade edememe sorunu var herkesin fişlenme korkusundan dolayı. Ama arkadaşım Ali’nin de ifade ettiği gibi bir konuyla ilgili sınıfta ve hocalarla rahatlıkla konuşabiliyoruz ancak hocalarla konuştuğumuzda net bir şekilde sonuçlanmıyor.
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi
Daha özgür olduğumuzu düşünüyorum. Girdiğimiz ortamda her hangi bir kısıtlamayla karşılaşmadık bir birey olarak rol oynadığımızı özgür olduğumuzu düşünüyorum.
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Evet üniversite de var ama diğer üniversitelere baktığımızda polisler kavga gürültü var onların yeterince özgür olduğunu düşünmüyorum..
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Hayır, özgür olduğuna inanmıyorum üniversiteler idari vesayet altında dekanlıklar rektörlüğe bağlılar ve bu birimlere hesap vermek durumundalar, üniversiteler özerk ama hocalar özerk değil, Örneğin kendi ders programımızı hazırlayabiliyor muyuz? hayır, hocalarımızda hazırlayamıyor, en basit örneği bu, kendi ders programımızı bile hazırlayamıyoruz.
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Herhangi bir tartışma ortamında kimse kimsenin görüşüne saygı göstermiyor. Mesela, bir tartışma konusu olduğunda öğrenciler kafasına estiği gibi sınıftan çıkabiliyor.
Yök’ün yaptığı değişikliklerin sizin kariyeriniz de ne gibi etkisi olacağına inanıyorsunuz?
MUHAMMET DORUK Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Yüksek Öğretim Kurumu’nun yapmış olduğu yenilikler açıkçası bana pek bir yarar sağlayacağını düşünmüyor. Çünkü her an her şeyin değişebileceği bir ülkede yaşadığımız için ilerisi için kesin çizgilerle konuşmak yanlış olur. Kariyerimiz hususunda YÖK’ün bir takım vermiş olduğu kararlar beni pek alâkadar etmiyor. Ülkemizin bütün kurumlarında olduğu gibi YÖK’te de yeni gelen başkan eskisinin kurmuş olduğu sistemi alt-üst edip : “Ben bu sistemi beğenmedim.” diyebiliyor. Bunun bariz delillerini hem MEB’de hem de YÖK’te gördük. Yine, siyasetin gölgesinde olan bu kurumun yaptığı çoğu değişiklik kendi iradesi dâhilinde değildir. Oysaki yukarıda da belirttim, bu tür kurumlar asla siyasî bir takım unsurların gölgesinde olmamalı. Kararlarını kendi verebilmeli. Açıkçası ben YÖK’ün yaptığı/yapacağı hiçbir şeye güvenmiyor ve sıcak bakmıyorum.
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Kişi odaklı bir şey bu, üniversitelerin eğitim sistemi değişmediği sürece istediği kadar sınav değişsin, bir üniversitede ne kadar bilime yatırım yapılıyorsa o kadar iyi olur içerik değişmediği sürece Yök’ün sisteminin değişmesinin anlamı olmadığını düşünüyorum.
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Benim için en büyük olanı formasyon, bir sene fazladan okuyacağım ve nerde okuyacağım belli değil hem ekstra bir masraf benim için
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Bence formasyon olmasa da olur eğitim fakültesinden mezun eğitimciler var onlar olsun öğretmen üniversiteler akademik eğitim içindir.
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Sürekli değişikliklerin yapılması kariyerimizi olumsuz etkilemekte ve alacağımız kararlarda bizi çelişkiye düşürmektedir.
Sizin için hangisi öncelikli (kitap, sosyal ağ ortamında zaman geçirmek, internet oyunları,televizyon)
MUHAMMET DORUK Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Galiba benim en kolay cevap vereceğim soruyu sordunuz. Bu konuda fikrimi açıkça beyan etmeliyim ki televizyon ve oyun dışında diğer sosyal aktiviteler benim en sevdiğim ilgi alanlarıdır. Öncelikle kitap okumasını seven biriyimdir. Dünya görüşüme ters kitapları okumakla beraber, fikirlerimi besleyen bütün eserleri de okurum. Bilirim ki düşündüklerimin aksinin savunan her düşünce benim aslında en büyük denetleyicimdir. Doğruya bakarak yanlışı anlamak zordur ama yanlışa bakarak doğruyu bulmak pekâlâ kolaydır. Diğer taraftan Siyasî kitapları okumayı pek sevmem. Klâsik dünya ve Türk edebiyatının hemen hemen bütün yapıtlarını okumuşumdur. Bu eserlerden almış olduğum hazzı günümüzde yazılmış olan hiçbir eserden almadığımı ifade etmek isterim.
Sosyal ağ ortamında zaman geçirmeyi severim. Özellikle forumlarda ve bazı sosyal paylaşım sitelerinde zaman buldukça etkin olmaya çalışırım. İnternet ortamındaki insanların bakış açılarını bir şekilde yakalayabiliyorum. Misal haberlerin başlıklarını okur, hemen yorumlara göz atarım. Nedendir bilmem ama insanların yapmış oldukları yorumlar -bir nebze dahi olsa- benim zihnimde o insanın nasıl bir tip olduğunu canlandırır. Lise yıllarındayken daha fazla internet ortamında bulunduğumu da ayrıca zikretmeliyim.
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
En az televizyon daha çok bilgisayar oyunları, ama hepsine zaman ayırmaya çalışıyorum.
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Ben hepsine zaman ayırıyorum ama en az önemli olan benim için televizyon diğerlerine zaman ayırıyorum
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi
En az televizyon, en fazla sosyal ağ
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Kitap ama sosyal ağlardan da kopamıyoruz.
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Sosyal medya benim için önemli değil.
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Benim için sosyal ağ ortamında zaman geçirmek önemlidir.Çünkü hayatın kalbi artık sosyal ağda atmakta ...Bu yüzden yaşamımızda büyük ölçüde etki gösteriyor.
Üniversitede aldığınız eğitimin kariyeriniz için yeterli olacağını düşünüyor musunuz?
DEVAMI BİR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]Üniversitede aldığınız eğitimin kariyeriniz için yeterli olacağını düşünüyor musunuz?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Bu konuda kendime inancım sonsuzdur. Üniversitede almış olduğum eğitim aslında bana bir ön çalışma gibi geliyor. Çünkü burada öğretmen de öğrenci de siz oluyorsunuz. Çalışmadığınız sürece, başarmak istemediğiniz sürece hep geride kalıyorsunuz. Bu, sizin bakış açınızdan gelişen bir şey. Nasıl bakmak isterseniz öyle görürsünüz. Ben Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyorum. Hâliyle bizim bölümümüz çok ağır, fakat zevkle, isteyerek Türk Dili ve Edebiyatı içinde bulunduğum için benim bu konuda artımın olduğunu düşünüyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi geleceğe dair endişeleri olan biriyimdir. Benim gibi daha niceleri vardır. Üniversite gençliğinin en büyük sorunlarının başında geliyor gelecek kaygısı. Hangi alanda eğitim aldığımızın da önemli olduğunu zikretmeden geçmeyeceğim. Tıp okuyan arkadaşla tarih okuyan arkadaşın dünya görüşleri farklıdır. Çünkü iki farklı konumdadır bunlar. Tıp okuyan arkadaş bilir ki okul bitince hemen işe başlayacağını ama tarihte okuyan arkadaş ne yapsın? İşte üniversite gençliğinin çözülmesi gereken sorunlarında da belki de en önemlisi budur bana göre.
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Aslında bakıldığında ilk üniversite bize tanıtıldığında 35 yıllık geçmişinden bahsedildi ama bugünde düşündüğümüzde, Kayseri gibi bir şehirde ve çok fazla yatırım yapılan bir şehirde, eğitime az yatırım yapılıyor üniversitede kullanılan eski şeylerin göze çarpması, eski kafalı yapının olması. Ama üniversitemi seviyorum ancak ileride kalmak istemem
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Ben inanmıyorum çünkü çağın gerisinde kalmış bir eğitim var. Üniversitenin bize verdiği bilimsel veriyi yeterli bulmuyorum, diğer büyük üniversitelere baktığımızda açıkça görebiliriz. Kişi burada olabildiğince kendi kendini yetiştirmeli diye düşünüyorum. Biz üniversitenin boyanmasından ziyade laboratuvar yapılmasını eğitim şartlarının değiştirilmesini istiyoruz.
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi Ben bu kadar kötü olduğunu düşünmüyorum.
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Evet yeterli olacağını düşünüyorum bakış açılarım değişti, girişken oldum bana farklı bir bakış açısı kazandırdı.
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Her bölüm için olmasa da mutlaka yararı olur ama bu eğitim önemli değil, kişinin kendisini yetiştirmesiyle ilgili
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Henüz pratik düzeyde eğitim almadık fakat, gördüğümüz teorik eğitimin ilerde bizim için faydalı olabileceğini düşünüyorum .Fakat pratik eğitim düzeyinin artması halinde çok daha yüksek seviyelerde bilgiye sahip olabilir, kariyerimizi çok daha çabuk sürede kurabiliriz.
Üniversiteden beklentileriniz neydi beklentilerinizi karşıladı mı?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Ben beklentilerim için üniversiteye gelmediğimi öncelikle belirteyim. Sadece bana düşen görevimi icra etmek için geldim. Nasıl mı? Belirttim ya öğrenci de öğretmen de siz oluyorsunuz burada. Ben hem kendimin öğrencisi hem de öğretmeniyim. Bu, bana hem öğrencilik hem de öğretmenlik istidadını öğretiyor. Bu hususta üniversiteden bütün beklentilerime cevap vermesi gibi durum söz konusu olamaz. Her şeyden evvel çok çalışıp, bir yerlere gelme arzusunu sonraki devreye bırakmak istiyorum. Önce çalışmak. Yani siz çalışkan olduğunuz sürece değil üniversitede; hayatın her alanında sorularınız ve beklentileriniz yanıt bulur. Ama çalışmak, çalışmak…
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Ben zaten iki tercih yapmıştım. Buraya geldiğimde hem bölümümüz hem eğitim konusunda daha köklü eğitim olduğu anlatıldı ama laboratuvar dersimiz çok az. Onun dışında hocaların ders anlatımı konusunda oturmuş sistemi var. Ama ilk okuldan bu yana hep teorik olarak görüyoruz en büyük hayalim bu teoriyi üniversiteye gelince pratiğe dökmekti. Fizikte bile iki deney yaptık ama düzenekler 1950 den kalma cilalanmış tahta da öğrendik.(gülüşmeler) eski aletlerle ders işleniyor, yenilik yok.
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Açıkçası hiçbir beklentimi karşılamadı. Daha çok bilimsel eğitim daha çok laboratuvar eğitimi umuyordum ama hiç biri olmadı. Ali Yaman atıldı. (sanki burası İngiltere..( Gülüşmeler) Şuan mesela elektrik görüyoruz sadece şekilde çiziyoruz diğer kısmını hayal edin diyorlar ..
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi
Gelenekçi sistem devam ediyor. Modernleşmemiş henüz..
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Kayseri açısından düşünürsek, kültürel etkinliklerin daha fazla olmasını isterdim bu açıdan eksik buluyorum.
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Üniversiteden beklentim farklı olmaktı.Bir şeyleri yapabilmenin, başarabilmenin mutluluğuna varmaktı ve bunu paylaşabilmekti .Okuduğum üniversite de beklentilerimi karşıladı ve bana başarının mutluluğunu verdi
En beğendiğiniz politikacılar kim? Neden?
BU SORUYA VERİLEN İLGİNÇ CEVAPLAR BİR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]En beğendiğiniz politikacılar kim? Neden?
MUHAMMET DORUK Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Yaşayan en sevdiğim politikacılar desem olur mu? Birkaç tane takip ettiğim, fikirlerime ışık tutan politikacı var. Bunlar: Yusuf Halaçoğlu, Sinan Oğan ve Muharrem İnce’dir. Yusuf Halaçoğlu’nu hem bir iyi bilim adamı hem de bu milletin değer yargılarına gerçekten sahip çıkan biri olduğu için takip eder ve severim. Bir de hemşehrim olduğu için ayrı bir önemi vardır. Şunu da belirteyim, siyasetin bilimi, tarihi reddettiğini biliyoruz. Yusuf Bey de iyi bir bilim adamı olduğu için, doğruları söylediği için bazı siyasî kesimler tarafından acımazsızca eleştiri oklarına maruz kalmıştır. Bu da gösteriyor ki siyasette bilimin yeri yok! Ne kadar acı.
Sinan Oğan’a gelince benim Türk dünyası hakkındaki fikirlerime ışık tutan birisidir. Meclisteki konuşmaları duygularımızın tercümanı niteliğindedir. Onun, azimli ve kararlı duruşu aslında bizi biz yapan değerlerdir. Kendisi Azerbaycan Türkü olup, Türk dünyasını ve Türk kültürünü hem yakından görmüş hem de bu alanda çalışmalar yapmıştır. Onun gibi meclisimizde birkaç vekilimiz olsa, iktidar kanadından çekinmeyen, doğruları söylemekten kaçınmayan birkaç vekil daha olsa, meclisimizin yapısı bambaşka olur.Muharrem İnce konusuna gelince. Yıllardır takip ettiğim idealist birisidir o. Onun tek gayesi doğruları söylemek ve iyi yönde muhalefet yapmasıdır. Muhalif olmak için muhalefet yapmıyor, gerçekleri söylediği için, olması gerekeni vurguladığı için seviyorum onu. Bazı vekiller ve bakanlar gibi parti parti gezmediği onun ne kadar kaliteli ve sabırlı olduğunu göstermektedir. Cumhuriyet Halk Parti’sinin bana en göre en etkin vekilidir. Kendisinin öğretmen olması, eğitim sorunlara bakış açısını onun ne kadar değerli biri olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Ahmet Davutoğlu ve Suat Kılıç, Ahmet Davutoğlunu düşündüğümüz de, hangi ülke olursa olsun gittiğinde duruşuyla, konuşmasıyla bütün ülkeleri etkileyebiliyor. En basitinden wikileaks belgelerinde Osmanlıyı devam ettiren gibi bir belge çıkmıştı onun adına, konuşmalarını etkileyici buluyorum. Suat Kılıç ‘ın hitabetini etkileyici buluyorum, gençlerin dilinden anlıyor, diğer politikacılar arasında en genci. Geçen gün kendisine yumurta atan bir gençle konuştuğunu gördüm bu da bende iyi bir izlenim oluşturdu.
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Mustafa Sarıgül Çünkü, her şeye direk atlamıyor mantığıyla düşünüp karar veriyor..
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu.
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Suat Kılıç ve Ahmet Davutoğlu, Suat Kılıç ; gençlerin dilinden anlıyor. Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı politikayı ve yenilikleri seviyorum.
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Recep Tayyip Erdoğan. Akılı buluyorum kendisini
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Abdullah Gül çünkü sorunları çözebilmek için hiçbir zaman sert bir yapıda olmamış ve en uygun olan yollarla sorunu çözmeyi hedeflemiştir.
Üniversite dışında yaptığınız etkinlik var mı? Nedir?
MUHAMMET DORUK Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Üniversite dışında yapmış olduğum birkaç etkinlik var. Bunların başında ney kursu geliyor. Birkaç aydır Kayseri’nin Yoğun Burç Kültürevi’nde değerli hocalarımızla beraber ney üflemeye çalışıyoruz. Bir müzik aleti icra etmek hep istediğim şeylerden biriydi. Bunca yoğunluğa rağmen yine de bu kültür mirasından kendimi alıkoymak haksızlık olurdu galiba. Yine zaman buldukça kitapçılara giderim. Sahaflarda gezmesini severim. Bunlar benim için oldukça önemli ve zevk verici bir şeydir.
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Sinema , bilardo, yemek
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Şehir dışına gittiğim de Tob üniverst. Gazetesinde yazıyorum ve sinema..
DÜRDANE KILIÇ Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi
Sinema , fotoğrafçılık
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Tiyatro ve sinema çekimleri derslere bağlı olarak, Fotoğrafçılıkla ilgileniyorum arkadaşımın sayesinde.
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Sinema
İleride siyasete atılmak ister misiniz? Neden?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Bunu daha önce hiç düşünmedim. Dolmadan taşılmaz diye bir söz vardır. Onun için şimdilik düşünmüyorum
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Ben düşünürüm. Neredeyse bütün siyasi partilerin gençlik kollarına katıldım, araştırdım. İleri de siyasete atılırsam, bunları değerlendireceğimi düşünüyorum. Büyük topluluk karşısında konuşmayı hitabetimi kullanmayı severim
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Ben de isterim. Heyecanlı bir iş insanlara daha iyi şeyler sunabilme çabası olarak değerlendiriyorum bu da beni mutlu eder.
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi
Kesinlikle düşünmüyorum siyasete risk almayı seven kişilerin katıldığını düşünüyorum ben memur olarak devam etmek isterim. Risk almayı istemiyorum.
ŞERİFE DOĞAN: (İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Bana göre değil. Çok fazla polemiklere girecek biri değilim.. Heyecan istemiyorum (gülüşmeler)
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Evet, çok ileri de insanlara siyasetle faydalı olacağımı düşünüyorum..
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Hayır, kesinlikle düşünmüyorum
Neyi başarı olarak görüyorsunuz?
CEVABI BİR SONRAKİ SAYFADA[PAGE]Neyi başarı olarak görüyorsunuz?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Çalışıp, ülkesine ve milletine yararlı olan her bireyi, her çalışmayı başarı olarak görmekteyim. Zor olanı başarmak ve bundan ders çıkarmak benim nazarımda en büyük başarıdır. Başarmak için mücadele etmek de en büyük erdemdir bana göre.
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Bir nevi benim hayallerime ulaşmak benim için başarıdır en büyük hayalim bir oyun şirketinde bir oyunun yapımında çalışmak bir Türk ismini, kendi ismimi dünyaya gösterebilmek benim için başarıdır.
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
İnsanlığa faydalı olan bir şeyi başarı olarak görebilirim. Nikola Tesla’nın Led’i bulması gibi elektrik de alternatif akımı bulması gibi.
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi
Topluma, vatana, millete faydalı olarak yapılan her iş başarıdır örneğin doktor olmak.
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi Bir insana faydalı olabildiysem, sıkıntısını giderebildiysem benim için bir başarıdır.
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Kendini ifade edebilme yeteneğini başarı olarak görebilirim. Bir çok insan kendini ifade edemediğinden dolayı başarısız olarak görüyoruz.
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Kazanmak ve paylaşabilmek benim için başarıdır
Hayattaki amacınız, hedefiniz nedir?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Hayattaki amacım, iyi bir fert olmaktır. Bu, benim için yegâne ideal olan şeydir. Olgun insanların olduğu bir toplumun daima ileride olduğunu düşünürüm. Onun içindir ki kendimi topluma yararlı birey olmak için yetiştiririm. Şunu belirteyim, Türk Dili üzerine yapacağım her çalışma benim için en büyük gaye ve zevk olacaktır. Bundan güzel hedefin de olacağını pek düşünmüyorum.
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Yurt dışında bir yüksek lisans ve büyük bir şirkette çalışıp, yardım kuruluşlarında görev almak
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Vatanıma Milletime iyi şeyler yapmak istiyorum mesela, yeni bir şey keşfetmek önemli bir teknolojik gelişmenin bir ayağında rol oynamak isterim.
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi Yurt dışındaki üniversitelerde master, doktora yapmak isterim.
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi Mesleğimi elime alıp iş hayatına atılmak, önceliğim bu
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi Benim çok geniş bir hedefim var, ama en önemlisi huzurlu bir emeklilik ( gülüşmeler)
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi)
Amacım öğrenmek, öğretmek.
Eleştirdiğiniz şeyleri düzeltmek için ne yaparsınız?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Fikirlerime ters düşen her şeyi düzeltmeye çalışırım. Ancak kırıcı olmadan, olması gerektiği gibi davranırım. Her görüşe saygım vardır. Sesimi yükseltmek yerine, karşımdaki kişinin tezlerini çürütmek için kanıtlar sunmayı tercih ederim. Gelişi güzel konuşmayı sevmem. Bu neyde olursa olsun çok yanlış bir şeydir. Başağı un haline getirmeden ekmek olmaz değil mi? İşte fikirlerimi muhkem görüşlerin temellerine bağlayarak eleştirimi yaparım. Bu da bana hayatta hep doğru yolu göstermiştir.
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Arkadaş ortamında bir şeyse mutlaka inatla üstüne giderim. Fikrimi sunarım, en basitinden robot fuarı hakkında konuşmuş farklı firikler ortaya çıkmıştı ama ben fikirlerimin üstüne giderim..
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi
Fikrimi bastırarak söylerim, kimseye empoze etmeden
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi
Diretmiyoruz, peşinden koşmuyoruz, sadece kınamakla kalıyoruz zamanla ayak uyduruyoruz.
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi Yanlış olduğunu söylerim tatlı dille uyarmaya çalışırım. Yapıcı olurum.
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi Düzeltirim, düzeltebileceğim bir şeyse elimden geleni yaparım ama bu çaba boşuna gidecekse, hiç muhatap dahi olmam.
HATİCE ALTINDAĞ: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Fikrimi paylaşırım ve karşımdakinin hatalarını uygun bir dille ona söylerim.
Herhangi bir sivil örgüte üye misiniz? Faaliyetiniz nedir?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Yeterince yoğun birisi olduğum için böyle hiçbir sivil toplum örgütüne bağlı olmadığımı söyleyebilirim. Ama birçok sivil toplum örgütünün faaliyetlerini takip ederim. Zaten bu da bana yetiyor. Şimdilik başka yapmam gereken şeylerin olduğunu düşünüyorum. İlerideki şeyler için böyle bir şeyin mümkün olabileceğini de söylemeliyim.
ALİ YAMAN: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi Hayır..
AHMET MESUT ALPKILIÇ: Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi Hayır..
DÜRDANE KILIÇ: Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi Hayır..
ŞERİFE DOĞAN: İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi Hayır değilim.
SERKAN DÜNDAR: İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi Meslek derneğine üyeyim. Meslek alanında mesleki hakların savunulması ve aralarında sosyal birlik olması.
Türkiye’deki siyaset hakkında ne düşünüyorsunuz?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Türkiye’deki siyaset hakkında düşündüklerimin başında iyi bir iktidar ve iyi bir muhalefetin olmadığıdır. Çünkü iktidarı düzenleyen, onun eğrilerini doğrularını gösteren muhalefettir. Cumhuriyette muhalefet çok önemlidir. Ülkemizde ise hâlen bu bilincin yerinden olmadığını düşünüyorum. İktidar kendini milletin tek temsilcisi olarak görüyor. Maalesef ki Türkiye’de oy birliği yok; oy çokluğu var. Mecliste bulunan vekillerin –özellikle iktidar vekillerinin- hiçbirinin ben başbakanın fikirlerini sorguladığını görmedim. O, evet derse evet hayır derse hayır. Böyle bir irade olur mu? Vekil dediğin milleti temsil eder. Fakat bu yok bizim meclisimizde. Başbakan “bu tasarı geçmeli” dediğinde, millî çıkarlarımıza ters düşse dahi, iktidar kanadının vekilleri tereddütsüz kabul ediyor. Bu da gösteriyor ki henüz cumhuriyet kavramını hem milletimiz hem de yöneticilerime izan etmiş durumda olmadıklarını gösterir. Böyle düşünmekteyim
AHMET MESUT ALPKILIÇ: (Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi)
Açıkça konuşmak gerekirse terbiyesizce buluyorum bir kişinin aile kökenine kadar inip aşağılamak, terbiyesizce geliyor bana bunları milletvekilleri yapıyor bir yasayı çıkarırken kavga, gürültüyle yapıyorlarsa yetmiş milyon ne yapar? Bunları düşünmek gerek, milletvekillerini biz seçmiyoruz maalesef, Türkiye’deki siyaset kirli bir siyaset milleti fişlemeyle geçen bir dönem olduğunu düşünüyorum..
ALİ YAMAN: (Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi)
Hocamız bir keresinde şöyle demişti: Önceden birbirlerine laf atarlar düşünürler bunun cevabını iki gün sonra verirler, birbirlerine kırılarak konuşurlardı şimdiki siyaset çok sert ve kaba. Elli yaş üzerindeki insanların olgunlaşması gerekirken Türkiye’nin geçmişini bilen insanlar aksini yapıyorlar Türkiye’yi temsil eden siyasetçiler her yerde aynı davranıyor yurt dışına çıktıklarında farklı bir partiye dair soru sorulduğunda, aynı sertlikte kaba cevaplar veriyorlar uslub sorunu var. Onlar bizi temsil ediyor. Herhangi bir meclis tv de yaşanan olaylar youtube konulsa rezillik sıralamasında kaçıncıya çıkarız kim bilir ..
DÜRDANE KILIÇ: (Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi)
İnsanların sorunlarına çözüm odaklı değil de birbirlerinin sözleri hakkında eleştiri yapıyorlar, bir birlerinin hatalarını gözlüyorlar aslında birbirlerini fişliyorlar..
ŞERİFE DOĞAN: (İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Çok atışmalı geçiyor, geneliyle çok kötü bulmuyorum ancak, Suriye’ye Irak’a baktığımızda ülkemizin çok gelişmiş olduğunu düşünüyorum.
SERKAN DÜNDAR: (İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Siyasette belli sesler var sadece onları duyabiliyoruz ve bunların atışmalarını duyuyoruz aslında, siyasete dair ciddi şeyler olmuyor hep aynı şeyler oluyor. Farklı şeyler yok.
HATİCE ALTINDAĞ: (İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi)
Paylaşımsızlık görülmekte mesela, iki parti lideri arasında bitmeyen bir ihtiras vardır.
Kürt sorununa nasıl bakıyorsunuz? Sizce nasıl çözülmeli?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Kürt sorunu yok Türkiye’de. Bunu siyasî kanatların kendilerine pay çıkarmak için gündeme getirdiğini belirteyim. Niçin Kürtler? Yani böyle bir şey geçmişte yokken şimdi neden teşekkül etti? Bu gösteriyor ki bazı dış güçlerin –her millete yaptıkları gibi– çıkarları için başka ülkelerdeki azınlık olan milletlere uyguladığı şeyleri bizim de ülkemize uygulamaya çalıştıklarıdır. Yani bu bir sorun değil, bu olsa olsa bir siyasî oyundur. Ülkenin otoriter yapısına karşı yapılan haksızca bir saldırıdır. Bunun tek çözümü olarak bazı siyasîlerimiz -ne yazık ki gaflet içinde- menfaatleri doğrultusunda hiç de sağlıklı olmayan fikirlerle karşılık verdiklerini biliyoruz. Daha fazla girmek istemiyorum. Allah sonumuzu hayır etsin.
AHMET MESUT ALPKILIÇ: (Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi)
Bence kürt sorunu diye bir şey yok, bu sorun oy toplamak maksatlı bir durum, terör örgütünü Kürtlerle bağdaştırma olarak düşünüyorum. Hocamız bize terör örgütünün mali kaynakları kesilmedikçe istediğiniz kişiyle konuşun sorun çözülmeyecektir demişti bende ona katılıyorum..
ALİ YAMAN: (Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi)
Otuz seneyi geçmiş bir sorun olarak düşünülüyor ama aslında başlangıcı Kürtler Türkiye’ye saldırmış değildir. Bunun aslı PKK'lıların Türkiye’ye karşı saldırısıdır buna çözüm gerekiyorsa birbirlerine saldırmak değil, silahla çözümün gelmeyeceği 90 lı yıllarda anlaşıldı. Bir sürü PKK lı öldürüldü ama on yıl sonra kaldığı yerden devam etti. Bu sadece Türkiye’nin çözeceği bir sorun değil.
DÜRDANE KILIÇ: (Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi)
BDP nin abartması olduğunu düşünüyorum. Böyle bir sorun olduğuna inanmıyorum..Çok da büyük bir sorun değil bu sorunlardan ziyade daha büyük sorunlarımız var asıl sorun, siyasi partilerin birbirleriyle olan sorunları..Geleceğe dair neler bizim yararımıza olur bunlara bakmalı Avrupa da Türkiye’yi nasıl en iyi şekilde temsil ederiz diye düşünmeleri gerek..
ŞERİFE DOĞAN: (İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Türkiye’nin uzun süredir yarası çözüm bulunamıyor ama çözüm konusunda kafam çok karışık
SERKAN DÜNDAR: (İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
Kürt sorunu diye bir şey olmasa da Doğu sorunu var 1978 den beri Pkk sorunu var. Kürt sorununa da sahip çıktığını iddia ediyor. Devletin bir şekilde kürt halkına yanlışları oldu ama şimdi bunun telefi edildiğini düşünüyorum. Geçmişin faturasını şimdiki devlete çıkarıldı ama devlet bunu fazlasıyla telafi etti. Bu süreç aslında kendiliğinden çözülecek ama meclisteki marjinal partiler bu durumu üstüne alınıyor ve kendilerini kahraman pozisyonunda gösteriyorlar, aslında kahramanları onlar değiller nasıl olsa çözülecek biz üstümüze alınalım şeklinde davranıyorlar.
HATİCE ALTINDAĞ: (İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi)
Bana göre kürt-türk ayrımı yoktur, bu devlet içinde yaşayan herkes eşittir.İnsanların tek bir düşünce altında birleştirilmesiyle bu sorunun çözülebileceğine inanıyorum.
Türkiye’nin en büyük sorunu nedir sizce?
MUHAMMET DORUK (Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi)
En büyük sorun değil de en büyük sorunlar var diye düşünüyorum. Bunlar ekonomi, terör ve eğitim. Bunların başında ekonomi gelmektedir. Diğer iki öğe de ekonomiye bağlıdır. Ekonominin gelişmesi için de çok çalışmak lazım. Hem toplum olarak hem de birey olarak. Dünyaya yön veren güç, ekonomidir. Ekonominin gelişmiş olduğu ülkelerde ne terör var ne de eğitim sıkıntısı. İşte ülkemizin en büyük sorunu da budur. Fakat her nedense millet olarak bu kadar çalışmamıza rağmen bir türlü ilerleme kaydedemiyoruz. Yöneticilerimizin bir takım çıkarları için bunca şeyi görmezden gelmeleri, daha çok sancılı yıllar geçireceğimizi gösteriyor. Bu konu hakkındaki görüşlerim bunlardır.
AHMET MESUT ALPKILIÇ: (Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi) Terör..
ALİ YAMAN: (Elektrik elektronik Mühendisliği öğrencisi)
Terör, ancak bilindik tabular yıkılmalı mesela , şu hoca iyidir şunu yapar değil de yeni şeyler söylemek gerek. Bugün baktığımız da papa bile sosyalleşmişken biz hala internet üzerinden sosyal anlamda kendimizi gösteremiyoruz, turizmi geçin her şeyi geçin dünyadaki en büyük tanıtım aracı internettir. Biz teknolojiyi kendimizi yenilemek için kullanmayı bilmiyorum. Bir de yaşı büyük hocalarımız bizim internetten araştırma yapmamızı istemiyorlar fakat şimdiki gençlik bilginin nerden kopyalandığını hangi bilgiyi nerden alacaklarını çok iyi biliyorlar teknoloji konusunda biraz daha hocalarımız da uyum göstermelidir. Tabii ki her bilgi doğru değil ama internet iyi bir bilgi edinme aracıdır. (Ali Yaman’ın büyük iddiası : Bu söyleşiyi ben meşhur olduğumda satabilirsiniz ) (gülüşmeler..)
DÜRDANE KILIÇ: (Elektirk elektronik Mühendisliği öğrencisi) Terör,
ŞERİFE DOĞAN: (İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi):Terör
SERKAN DÜNDAR: (İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi) Terör ve sanayileşememe arabamız yok, üretimden kaynaklanan ekonomi.
HATİCE ALTINDAĞ: (İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi)Eğitim sistemidir çünkü ilköğretimden başlayıp üniversiteye kadar bilgi düzeyi sıfır olan öğrenciler vardır ve bu hep böyle devam etmektedir. Yapılan çalışmalar öğrencileri gittikçe zorlamakta ve eğitimde zorlaşmaktadır