ODTÜ'de ırkçılık var!
"Ötekileştiriliyoruz" lafını ağzından düşürmeyen ikiyüzlü zihniyet bu kez ODTÜ'de hortladı.
"Ötekileştiriliyoruz" lafını ağzından
düşürmeyen ikiyüzlü zihniyet bu kez ODTÜ'de hortladı. Galiba Milli
Eğitim Bakanlığı'nın bu eğitim yuvası için "Irkçılık nedir
ve nasıl insan olunur" derslerini müfredata eklemesi
gerekecek.
Tüm öğrencilerini karalayacak kadar vicdansız değilim. En azından
ellerindeki pankart ve sergiledikleri tavır gösterdi ki, insanlıkta
en geride, hainlikte en ileride olan o iki kızla birlikte, onları
alkışlarla cesaretlendiren zavallı zihniyet bu dersi ezber edinceye
kadar görmeli...
Dün gün boyunca bu haberlere gelen yorumları takip ettim. Kimi
savcıları göreve çağırıyor, kimi ise o iki kıza hak veriyor, yeni
eylemler için cesaretlendiriyor.
İnsan olduğunu iddia eden herkesin şu soruyu kendine bıkmadan
usanmadan sorması gerekiyor:
"Burası diktatörlükle yönetilen bir ülkeyse, o diktatörün
zulmünden şikayetçi olanlar nasıl oluyor da, bir devlet
üniversitesinde kimlik kontrolü yapma, başörtülü öğrenciye karışma,
eğitim hakkına tecavüz etme, ve okuldan kovma hakkını kendinde
görebiliyor?"
Peki bu olayın tam tersi olsaydı... Birkaç başörtülü öğrenci, başı
açık iki öğrenciye bu hareketi yapsaydı sizce ne olurdu?
Cevabını ben vereyim...
Şu an yurdun 4 bir yanında eylemler alıp başını gitmiş, sayısız ev
ve araba yakılmıştı. Tencere tavalar çarpışıyor, küfürler
hakaretler birbirini izliyor, vandallığın zirelerinde
dolaşılıyordu. Çünkü burası, özgürlüğü bir nota gibi işine geldiği
yerde zurna gibi kullanan azınlığın, dilediği azgınlığa imza attığı
bir ülke..
Kimseden ses çıkmıyor..
Neden?
Çünkü bu ülke, inançlı kesime haksızlığın dikalası yapılırken
herkesin sus pus olmayı tercih ettiği bir ülke. Haksızlığa uğrayan
başı kapalı biriyse, kadın hakları örgütleri bile teneşir
uykusundaymış gibi sessiz kalıyor.
Görüntüleri dün dikkatle izledim. ODTÜ'nün güvenlik görevlisi bir
eli belinde durarak haksızlığı öylece izliyor.
Bugün iki eylemci kızın o eylemi neden yaptıklarına dair
açıklamalarını okudum. Gerekçeleri neymiş biliyor musunuz?
"Onlar kayıt için gelen öğrenciler değilmiş. Cemaatin, bazı
öğrencilerin beynini yıkamak için gönderdiği iki kişiymiş ve orada
stand kurmuşlarmış..."
Riske bak sen!
PKK'lı girer, DHKP-C'li girer, TGB'li girer, TİKKO'cusu girer,
vandalı girer ama cemaat adına kimse giremez. Hepsi istediği
örgütsel dökümanı açabilir ama cemaat mensubuysa açamaz!
Niye?
Çünkü orası Türkiye'nin en saygın üniversitesiymiş ve orada dehalar
yetişiyormuş! O cemaatçi kızlar oraya yakışmıyormuş! Zaten mesele
başörtüye tepki meselesi değil, cemaate tepki meselesiymiş. Biz
anlamamışız.
Başörtülü kızlardan cemaate, oradan inançlı kesime, oradan AK
Parti'ye. Biz anladık arkadaş. Mesele Gezi Parkı değil yani, izler
izlemez anladık, sen merak etme!
Hani sanırsınız ki, başörtülü kızlar tam da bunların ilerici
teknoloji üssünün olduğu yere stand kurmuş ve fırlatacakları uyduya
engel olmuşlar!
Onların bu açıklamalarına destek verenlerin yorumlarına ne demeli
peki? Bir durum tespitleri var ki anlatamam. İnsan okuyunca,
"Bu şimdi neresiyle durum tespiti yaptı?" diye
sormadan edemiyor.
Biri diyor ki, "ODTÜ'nün belli bir yapısı var. Burası
yobazların gösteri yapacakları yer değil. Burada Mustafa Kemal'in
askerleri var."
Zaten nerede 4-5 yıl tecil yaptırıp askere gitmeyen varsa, hepsi de
Mustafa Kemal'in askeri oluyor ne hikmetse!
Hadi diyelim ki öğrenci değil...
Belki orayı genç yaşta fosilleşmiş beyinlerin sergilendiği bir müze
sanmıştır? Uzaya uydu fırlatan başbakanı yuhalayıp taşlayan beynin
nasıl bir şey olduğunu merak edip gelmiştir belki kardeşim!
Hı, olamaz mı?
Bir diğeri diyor ki, "Neden başörtülü geliyorlar okula?
Dini özgürlük kapsamında ineğe tapanı ne yapacağız? İneğiyle okula
gelebilir mi?"
Bırak ineği, öküzle bile gelebilir!
O okulda bu halinle seni seven bir kız arkadaşın varsa, bilki
hergün yanında bir öküzle gelebiliyor! Sadece sen bunun farkında
değilsin!
Neyse...
Eylemci kızlardan biriydi sanırım. Dün yine cep telefonuyla çekilen
bir görüntüsünü izledim. Tepkisini aynen yazıldığı şekliyle dışa
vuruyordu:
"Bışbıkan içkiye kırışır, 3 çocuk yıpın der, bu
sıkmabışları başımıza salar. Yeter ama yani yetti cınımıza tak
etti. "
Büyüyüp evlenecek çağa geldi de, kendisini bu haliyle alacak bir
koca buldu da çocuk yapıp yapmamayı dert ediniyor pırasa
kafalım!
Sonra devam ediyor: "Burası kimsenin bıbasının malı
değil yanie. Türkiye'de onlara hayat yok!"
Ah be ablacım!
Sen çok yanlış gelmişsin! Buradan geri dönüyorsun. Ama epey bi
gidiyorsun. Sürekli soldan ilerliyorsun. 1938 ile 1950'inci sokağın
birleştiği sapaktan saptın mı önüne çıkan ilk cadde İsmet İnönü
caddesi. Orada aradığını bulabilirsin!
Bu arada AK Parti sana ve seni destekleyen küflü zihniyete
minnettar. Türkiye Fırıncılar Odası yıllarca üretim yapsa, şu seçim
döneminde Erdoğan'a bu kadar ekmek çıkaramazdı!
Hadi sen ilerle ablacım..
Toz kaldırmadan, soldan soldan!..