BIST 9.468
DOLAR 34,42
EURO 36,38
ALTIN 2.836,57
HABER /  GÜNCEL

Oda TV'ye bu yüzden mi baskın yapıldı?

Akşam Gazetesi yazarı Nagehan Alçı, dün baskın yapılan odatv adlı siteyi yakın plana alınca ortaya ilginç bir tablo çıktı...

Abone ol

Oda TV'nin yaptığı bazı yayınlardan hareket eden Akşam yazarı Nagehan Alçı'ya göre düzenlenen baskın gayet normal...

Alçı'nın gerekçelendirmesi ise şöyle:

Uzun zamandır insanları hedef gösteren, Ergenekon ve Balyoz davalarını sulandırmak için manipülasyon yapan, kamuoyunu tahrik etmeye çalışan, adeta tetikçilik yapan bir internet sitesi göğsünü gere gere yayın yapıyor, üstelik hatırı sayılır bir kısım medya tarafından da övgü üzerine övgü alıyordu. Dün bir de baktım, bu sitenin hazırlandığı işyerinde polis Ergenekon soruşturması kapsamında arama yapıyor, sitenin sahibi ve yöneticilerini gözaltına alıyor.

Bu gelişme üzerine hayretler içinde izlediğim bir süreç başladı. Yok efendim, muhalefet susturuluyormuş, bu gidişle hükümete ters kimseyi bırakmayacaklarmış, zaten sırada Soner Yalçın'ın olacağını Mustafa Balbay biliyormuş vs vs... Yahu tetikçiliğin, hedef göstermenin, manipülasyonun ismi ne zamandan beri muhalefet oldu? Şayet Soner Yalçın ve sitesi adam gibi muhalefet yapıyorsa o zaman o sitede neden aslında pek yakından tanıdığımız isimler hep takma adlarla yazıyorlar? Yoksa yalan haber ve iftiralar üzerine kurulu haberler ve yorumların arkasında kimse adı ve sanıyla durmayı göze alamıyor mu?

Bazı medya ve koskoca CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in, üstelik Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun da desteğiyle, korumak adına 'muhalefet susturuluyor' diye haykırdığı şu Oda TV'nin neler yazdığına bir bakalım isterseniz... Bugün o sitenin soruşturulmasını özgürlüklere ket vurmak olarak görenlerin muhalefetten ne anladıklarını bir görelim... Yerim dar olduğu için maalesef birkaç örnek verebiliyorum. Yoksa arkadaşlarda daha aşağıdaki gibi çok vukuat var...

Akşam yazarı oda tv'nin vukuatlarını şöyle sıraladı:

1) Kasım 2010: 'Türkiye'nin gündemini sarsacağız' iddiasıyla ortaya bir haber atıyor Oda TV. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın kardeşinin Fethullah Gülen'in danışmanı olduğunu iddia ediyor. 'Teyit etmekte çok zorlandığımız bilgilere göre' diye ilginç bir notla! Sonra ne oluyor, tahmin edin? Haber kısa süre içinde yalanlanıyor. Geriye hedef gösterme, dezenformasyon ve çamur at izi kalsın mantığıyla etiketlenen önemli bir müsteşar bırakarak...

2) Yine 2010. Taş atayım da ortalık bulansın haberlerine bir örnek daha: 'İşte Abdullah Gül'ün Anayasa Mahkemesi'ne atadığı yobaz üye' başlığıyla verilen haberde Gül'ün, sakallı bir yobazı, üstelik hukukçu bile olmayan bir kişiyi Anayasa Mahkemesi'ne üye olarak atadığı ileri sürülüyor. Atanan isim Alparslan Altan... Ancak Altan'ın fotoğrafı olarak sakallı Alpaslan Kuytul'un fotoğrafı kullanılmış. Bilinmez bir sebeple karışmış herhalde fotoğraflar! Çarpıtmayı görüyor musunuz?

Oda TV'nin haber mantığı ile ilgili yalnızca iki küçük örnek bunlar. Bir de Soner Yalçın'ın diğer işleri var... Konsept danışmanı ve yapımcılığını yaptığı Sağır Oda ve Kurtlar Vadisi'nde nasıl bir Yahudi düşmanlığı nasıl bir Kürt düşmanlığı, nasıl bir Hıristiyan düşmanlığı yapıldığı ne korkunç hurafelerin kafalara yerleştirilmeye çalışıldığı ortada. Bu dizilerin her bölümünde işlenmiş nefret suçları var. Kitaplarına hiç girmiyorum bile...

Alçıcı yazısını şöyle noktaladı:

Bakın benim yukarıdaki örneklerle anlatmak istediklerimi 'Atatürkçü' kimliğiyle bilinen ünlü gazeteci ve televizyoncu Reha Muhtar ağustos ayında Vatan'daki köşesinde nasıl anlatmış: 'Türk basınında insanları ve söylediklerini itibarsızlaştırmak için yalanı, riyakarlığı, pespayeliği ve haysiyetsizce saldırıyı haber adı altında yapan Soner Yalçın diye bir kişi var. Sitesinde beğenmediği, çıkarlarına uymadığı, çatıştığı ve sindirmek istediği insanları yalan haberlerle çamur atarak susturuyor ve sesini çıkartamaz hale getiriyor.'


Bu tabloya bakarak hala Oda TV ve Yalçın'ın soruşturulmasını 'muhalefeti susturmak' olarak değerlendirenlere ve Yalçın'ın suç olan eylemlerini övüp ona adeta biat eden arkadaşlarına sesleniyorum: Siz ya derin bir uyku ya da büyük bir gaflet içerisindesiniz! Unutmayın ki suç olan bir fiili övmek de aynı şekilde suçtur.