Hükümete yönelik "PKK neden silah bırakmıyor da sınır dışına çekiliyor" eleştirisi ne kadar gerçekçi?
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- 1999 yılında devletin en güçlü olduğu dönemde Öcalan "silahları bırakın" talebine "hayır" demişti. Asker aradan çekilince Öcalan, aradığı muhatabı 14 yıl gecikmeli de olsa bulmuş oldu.
YENİ BİR DÖNEM
Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır'daki nevruz kutlamalarında verdiği mesajlar tartışılıyor. Öcalan'ın PKK'ya yönelik yaptığı "Artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir" çağrısı tartışmaların merkezine oturdu.
İHANET Mİ?
Kamuoyunda birçok kesim bu açıklamayı "Silahı bırakın demedi" şekinde algıladı. Hükümet teröre göz yummakla, "PKK şovuna" teslim olmakla eleştirildi. Belli bir kesime göre iktidar apaçık bir şekilde ülkeye "ihanet" içinde. Hatta Pamukoğlu "PKK kollarının bizim topraklara yeniden girerek saldırılara başlaması en fazla bir ayı alır" diyor.
Peki "PKK silahları bıraksın'" çağrısı ne kadar gerçekçi? Öcalan mı değişti, yoksa hükümet mi? Film 14 yıl geriye sarıldığında belirsiz noktalar tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor aslında.
ÖCALAN AYNI KONUMDA
Öcalan 14 yıl önce ne söylediyse benzer pozisyonunu koruyor aslında. Bir anlamda 14 yıl öncesine dönüş yapıldı da denilebilir. Öcalan 1999 yılında örgüte "Silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesi" talimatını vermişti. Aradan 14 yıl sonra Öcalan yine aynı talimatı verdi.
İşte tartışmaların odak noktası da burası aslında. Öcalan, örgüte neden "silahları bırakın" talimatı vermedi? Üstelik devletin en güçlü olduğu, askeri açıdan PKK'nın burnunun sürtüldüğü bir dönemde.
"Silah bıraksınlar" talebine Öcalan, avukatları araclığıyla "Dağlardan gerillanın inişini yasayla nasıl sağlayacaklar? Yasa bence bunu göz önüne almadı. Yasa bir nevi af ise örgüt bütünsel olarak değerlendirilir" diye cevap verecekti. Öcalan o dönemde de devletin bazı adımları atması gerektiğini dile getiriyor.
"SİLAH BIRAKMA GERÇEKÇİ DEĞİL"
Devletin "teslim olsunlar" mesajına Öcalan, "sıfır terör" döneminde avukatları aracılığıyla şunları söylemişti:
"Bu gerçekçi değildir, Neden 'teslim değil de çekilme?' diyorlar. Bu da çözümsüzlüktür. PKK’lilere izah etmekte inanılmaz güçlük çekeceğiz. 'Neden teslim ol çağrısı değil de sınırdışına çıkma?' biçimindeki yaklaşımlar işi yokuşa sürme anlayışıdır. Olumsuz yaklaşımdır. Gerçekçi olmadığı gibi pratik de değildir. Sınırların dışında olma herkes açısından olumludur. Güçlerin içeride olması halinde provokasyonlar devam eder."
TSK KESTİRİP ATTI
Dahası o dönemde siyaseti şekillendiren Genelkurmay, hemen ardından "son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadele devam edecek" açıklamasıyla Öcalan'a kapıları kapamıştı. PKK'nın sınır dışına çekilme kararı, o günlerde Ankara'da "çözüm" için atılan bir adım olarak okunmamıştı.
SORUN DONDURULMUŞTU
"Sıfır terör" denilen dönemde PKK, Kuzey Irak'ta yeniden örgütlenmesini sağlayacaktı oysa. Terör örgütü yıllar sonra "daha yıkıcı" bir şekilde saldırılara geçti. 14 yıl önce çözülemeyen ve ortada kalan sorunu kucağında bulan AK Parti iktidarı, "silahları bıraktırma" adına Öcalan ile masaya oturuyor.
14 yıl önce inisiyatif almayan hükümet yok karşımızda. Bugün Ankara'da "askeri vesayet" yok. Topu askere atmayan bir irade söz konusu. Kuşkusuz önümüzde "zehir içmeye" hazır bir Başbakan ve sancılı bir süreç bizleri bekliyor