Deniz Baykal, yine hükümete ağır eleştirilerde bulundu. AB politikaları, yine sınıfta kaldı. Baykal, Öcalan'ın yeniden yargılanma sürücinin işe yaramayacağını belirtti.
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AB konusunun özellikle 2002 yılı sonrasında iyi yönetilmediğini savundu. Baykal'a, Crowne Plaza Otel'de, Eminönü, Fatih, İncirli, Avcılar, Gülhane ve Cemberlitaş Lions Kulüpleri'nce, ''Dış politikada Türkiye'nin ulusal çıkarlarını koruyan dirayetli politikası'' nedeniyle, Lionsların Türkiye'deki kurucusunun adını taşıyan ''Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay Ödülü'' verildi. Baykal, törende yaptığı konuşmada Hükümet'in izlediği dış politikayı eleştirdi. Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerine değinen Baykal, ''AB, bizim tarihi misyonumuzdur. Biz, AB'ye girelim diye değil, çağdaş uygarlığı özümseyelim diye gereğini her yerde yerine getirdik. AB, bunun taçlandırılması olacak'' dedi. 17 Aralık süreci öncesi yaşanan gelişmeleri anlatan Baykal, ''Maalesef AB konusu son dönemde iyi yönetilmemiştir. Türkiye'nin AB ile ilişkileri bakımından en kritik aşamaya 2002 yılından sonra girilmiştir'' diye konuştu. Baykal, yanlış yönetilmenin somut örneğinin 6 Ekim'de yayınlanan İlerleme Raporu öncesinde yaşanan zina tartışmaları olduğunu dile getirerek, bunun bir kırılma noktası olduğunu, bu tartışma sonucunda AB'nin Türkiye'ye bakış açısının değiştiğini söyledi. Deniz Baykal, şöyle devam etti: ''6 Ekim İlerleme Raporu ilan edildiği anda (bir dakika) demek lazımdı. (Biz bu tür ilişkinin içinde bulunamayız. Biz tam üye olmak istiyoruz. Alamıyorsanız, aldığınız zaman gelin bunu konuşalım) demek lazımdı. Hükümet'in AB ile ilişkilerde öyle bir üslubu oldu ki, sanki AB'ye, (17 Aralık'ta bir tarih verin, gerisi önemli değil. Biz tarih alalım, bu bizi tatmin eder. Bununla tatmin olacağız) izlenimi verildi. 17 Aralık'ta alınan kararı kimse içine sindiremedi. Başbakan Erdoğan gerçekleri fark ederek şikayete yöneldi. (Bunlar bizi parçalıyorlar) diyor. (Ne yapıyorsun) dediler. (Nereden çıkardınız.) (Kusura bakmayın, biz devam ediyoruz) dedi. (Rehavete mi kapıldınız. Hala başmüzakereci atamasını yapmıyorsunuz, ayak sürüyorsunuz)dedikleri zaman (bunları söylemek deli saçmasıdır) dedi. Bunları söyleyen büyükelçiler, AB yetkilileridir. Geldiğimiz noktada bizi mutlu etmeyen bu tablodur. Türkiye-AB ilişkilerini olması gerektiği gibi götüremedi. AB ilişkilerini götürürken açık ve net olmayı bilmek gerek. İlişkilerde gerginlikler olabilir. Birbirimizi iyi anlamamız lazım. Yani AB'de 17 Aralık'ta teklif edileni kabul ederek, iyi ilişki izlenimi vermek kadar yanlış olamaz. Önümüzdeki süreçte onun sıkıntısıyla karşı karşıya kalacağız.'' -AİHM'İN KARARI...- Baykal, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanmasıyla ilgili karar vereceğini hatırlatarak, bu kararın Türkiye'de yeniden değişik travmalara neden olacağını vurguladı. Baykal, ''Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanması Türkiye'nin AB ile yakınlaşmasına yardımcı olmaz. AB'ye daha kolayca taşıyacak bir yaklaşımı ortaya koymaz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın Kıbrıs Rum Lideri Papadopulos ile Moskova'da görüşmesini de eleştiren Baykal, ''Sayın Başbakan'ın Moskova'da görüştüğü bir muhatabı da Papadopulos. Papadopulos ki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi temsilcisi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni gayri meşru kabul ediyor, sonra onunla müzakere yapıyor. Onun muhatabı, bir toplum lideri olarak Mehmet Ali Talat'tır. O, onunla görüşecektir. Türkiye Cumhuriyeti olarak Güney Kıbrıs'la görüşmeye başladığınız anda (Güney Kıbrıs'ı tanımıyoruz) ifadesi anlamını, değerini kaybetmiş olur'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın görüşmenin ardından ''Yeni müzakere ortamı açılacak'' şeklinde açıklama yaptığını, bu ifadenin Papadopulos tarafından tekzip edildiğini savunan Baykal, Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanımaya giden bir sürecin yaşandığını ileri sürdü. Baykal, son 2 yılda dış politikada sevindirici gelişmenin Ermeni sorunu konusunda olduğunu söyledi. 1915'te savaş ortamında acı olayların yaşandığını ifade eden Baykal, ''Kaldırın soykırım sözünü, oturalım konuşalım. Hangi olaylar yaşandı, niçin yaşandı, bütün bunlara bakalım. Ancak, yaşanan tartışmalar Türkiye'yi sürekli itham altında tutmak, yetkisizleştirmek ve yalnızlaştırmak için belli çevreler tarafından bilinçli olarak kullanılıyor'' diye konuştu. Baykal, ödülün, dış politika konusunda kendisine verilmesinin anlamlı olduğunu da ifade ederek, lions çevrelerine teşekkür etti.