BIST 9.673
DOLAR 35,17
EURO 36,57
ALTIN 2.959,51
HABER /  GÜNCEL

Öcalan'ı öyle bir yerde gördü ki

Gazeteci Avni Özgürel, Abdullah Öcalan’ı 1960’larda, MİT’e ait Ankara’daki Fikir Ajansı adlı yerde gördüğünü açıkladı.

Abone ol

MİT’in kurduğu derneklerden söz eden Avni Özgürel, Abdullah Öcalan’ı bu derneklerden birinde gördüğünü vurguladı.

Özgürel, “İşte ben Öcalan’ı, gittiğimizde böyle çay filan da getiren genç birisi olarak orada gördüm. Ben onu zaten İslami Büyük Doğu’dan tanıyorum. İmran Öktem’in cenaze namazı protestosunda İslami Büyük Doğu Grubu’ndan katılanlardan biri Öcalan’dı.” ifadelerini kullandı. Özgürel’in anlattıkları PKK-MİT ilişkisine, hatta PKK’yı MİT’in kurduğu fikrini dile getirenlere yeni bir delil teşkil ediyor.

Adı sıkça MİT ile anılan Özgürel, Türkiye’yi tuzağa çeken bir isim listesinin olduğunu ve bu listenin Bülent Ecevit’e verildiğini anlattı. Abdi İpekçi’nin de bu listeye sahip olduğunu belirten Özgürel, “Abdi İpekçi’nin öldürülmesi hadisesi bugün için hala karanlıktır.” dedi.

-Siz Fikir Ajansı’na neden gidiyordunuz?

O zaman MİT’in kurdurduğu birkaç dernek var. Biri Ankara Sanat Galerisi’nin üst katındaki Çiftçi Teşekkülleri Federasyonu.

-Siz biliyor muydunuz o zaman bunları MİT’in kurdurduğunu?

Özgürel kimdir?

Mehmet Avni Özgürel, Balkan Savaşları’ndan itibaren Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı dâhil bütün mücadelelerde silahlı kuvvetlerde görev almış biriydi. Aslen, o zamanlar Bulgaristan’da bulunan Deliormanlardan olup Balkan Savaşı’yla birlikte göçe mecbur kalmış ailenin ferdiydi. Onlar Denizli Tavas’a yerleşti. Ailenin diğer kolları da Cumhuriyet döneminde peyderpey gelip bir kısmı Çankırı Ilgaz’a, bir kısmı Uzunköprü gibi yerlere yerleşmişti. Mehmet Avni Bey, yine Balkanlar’dan olan Rukiye Hanım’la evlenmişti. 1948’de vefatından tam iki ay sonra oğlu Orhan’ın, Çankırı’ya yerleşmiş Münevver Hanım’la evliliğinden dünyaya gelen çocuğuna da dedesinin ismi, yani Mehmet Avni uygun görülecekti.

1941-42 döneminde Harp Okulu’nda düzenlenen Kur’an okuma yarışmasında birinci gelen Orhan Özgürel, o yıl mezun oldu. Gülay ve Şenol isminde iki de kızı olan Orhan Özgürel, harita subaylığı yaptığı için Erzincan başta olmak üzere Anadolu’nun çeşitli yerlerinde tam manasıyla çadırda ve ‘göçebe’ bir hayat sürüyordu. Küçük Avni’nin bebekliği ve çocukluğu da Doğu Anadolu’da arazide geçmişti. 1957’nin sonlarında, açık arazide böbrek rahatsızlığı had safhaya ulaştığı için artık Ankara’da görev yapacaktı Orhan Özgürel. 1960 darbesi de burada iken oldu zaten. Avni Özgürel, darbeden sonra babasını bir daha üniformalı görmeyecekti: "Millî Birlik Komitesi (MBK) üyesi harita subayı arkadaşı vardı. Ama yan yana gelmemeye özen gösterirdi. İhtilal günü CHP’li aileler sokakta gördükleri subayları omuzlarına alırlardı. O yüzden babamın üniforma giymediğini biliyorum."

Yook. Ama yani seziyorduk. İkincisi Ankara Ticaret Odası, Komünizme Karşı Türk Basını diye periyodik bir yayın çıkarıyordu. Antikomünist köşe yazıları, şunlar bunlar derleniyordu. ATO çıkarıyordu. Üçüncüsü de Fikir Ajansı. Antikomünist, Türkiye’yi hedef alan kızıl tehlikeyi deşifre eden birtakım kitaplar orada yayımlanıyordu.

-Burada komünizme karşı kullanacağınız materyal MİT tarafından size ulaştırılıyordu…

Kitaplar, broşürler… Batı dünyasının önemli antikomünist yazarlarının falan makaleleri derleniyor, toplanıyor, kitaplaştırılıyordu. Yani bizim onları okuyacağımız ve onlara göre amel edeceğimiz varsayılıyordu. Size ilginç bir şey anlatayım. Bende nüshası var, onu inşallah hatıralarımı yazdığım zaman basacağım. Ülkü Ocakları’nın 1 numaralı yayını Amerikan Emperyalizmi adlı kitap/broşürdü. Çok şaşırdıydım, nasıl çıktı diye. Ertesi gün broşürü aldım, gittim. Ramiz Ongun’u gördüm. Sordum, toplatmışlar. ‘Yanlışlık oldu.’ Yani Rus emperyalizmine karşı olmak Amerikan emperyalizmine taraftar olmak diye bir şey olamaz ki! Fakat herhâlde tepeden müdahale geldi ‘ne yapıyorsunuz’ diye. Biz de İkinci Kuvayı Milliye Derneği olarak bildiriler yayımlayacağız. Fakat paramız, pulumuz, teksir makinemiz yok. Mumlu kâğıda yazıyor, götürüyoruz Fikir Ajansı’nda çoğaltıyoruz. İşte ben Öcalan’ı, gittiğimizde böyle çay filan da getiren genç birisi olarak orada gördüm. Ben onu zaten İslami Büyük Doğu’dan tanıyorum. İmran Öktem’in cenaze namazı protestosunda İslami Büyük Doğu Grubu’ndan katılanlardan biri Öcalan’dı.

-Sizin anlattıklarınız bizi ‘PKK’yı MİT kurdurdu’ düşüncesine götürüyor. Ve Uğur Mumcu da bağlantıyı tespit ettiği için öldürüldü kanaati var…

Bu ne kadar gerçektir onu bilemem ama sadece PKK değil, Ağca olayı… Bana göre Uğur’un orda ortaya çıkardığı bağlantılar çok daha önemli. Yani Uğur, o yazdığından sonra şunu öğrenmesin denilecek neyi öğrenmiş veya açıklamış, biliyor değiliz. Ya daha ötesi de yok esasında bunun. Ama Mehmet Ali Ağca, Abdi İpekçi’nin öldürülmesi hadisesi bugün için dahi karanlıktır. Türkiye’de Bülent Ecevit’e verilmiş bir isim listesinin olduğunu biliyorum.

-Ne listesi bu?

Türkiye’yi tuzağa çeken isimlerin listesi. Tabii o aile listesi gibi Türkiye’nin bazı listeleri var. Bu isim listeleri çok anlamlı. Listeden Kenan Evren’in haberi var. Evren’in damadı emekli MİT’çi (Erkan) Gürvit’in haberi var. Ve İpekçi öldürüldükten sonra Ecevit bir daha ağzına kontrgerilla lafını almadı. O yapılanmanın bütün listesi var.

-Biliyorsunuz. Gördünüz mü listeyi?

Bilmiyorum. Abdi İpekçi’nin listeye vâkıf olduğunu biliyorum. Ve Abdi İpekçi’nin kayıp evrakının, defterinin olduğunu biliyorum.

(...)

-Öcalan’la ilgili bilmediğimiz başka şey var mı Avni Bey?

"Öcalan’ın, PKK’nın başında iken özellikle dış ilişkileri yani Batı dünyasının siyasi çevreleri ile ilişkileri bilinmiyor.

-Açabilir miyiz biraz?

Onu şimdi açamam. Ama Amerikalılarla, İngilizlerle olan ilişkilerini… Yunanlarla ilişkilerini boş verin, çok önemsemiyorum onu. Orada çok fazla ilişkisi var. Ama önemsemeyişimin sebebi yani birileri Yunanlara ‘bu işe siz bakın demiş’ Yunanlar da bakmıştır.

-Analiz mi yoksa bildiğiniz şeyler mi var?

Bildiğim bir şey. Ben zaten Çekiç Güç döneminde Amerikalılarla doğrudan doğruya ilişkilerin olduğunu biliyorum. En üst düzeye kadar nerdeyse. Yani bir terör örgütünün liderinin ulaşabileceği en üst düzey ne ise.

-Şimdi neden açıklamak istemiyorsunuz?

İstemem. Çünkü onları inşallah sadece söylemekle kalmam, belgesini de koyarım. Yani kimle, nerede görüştü? Onun içeriği nedir, tutanağı nedir? Amerikalı nasıl tutanak tutuyorsa PKK’nın da bir bürokrasisi vardır. Şam’da PKK’nın 4 katlı arşiv binası var. Bütün o görüşmeler, yazışmalar hepsi orada duruyor. Mesela İran’da PJAK örgütlenmesini, nasıl yapılması gerektiğini, planını hazırlayan, veren Amerikalılardır."

(…)

Ergenekon konusunu ise yine TSK’nın NATO çizgisin dışına çıkmasına yoran Özgürel’e göre, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun 4 yıllık genelkurmay başkanlığı sürecinde iki kez Çin’e gitmesine karşılık bir tane NATO ülkesine gitmemesiyle başladı süreç.
Milli Savunma bakanları olmadan darbelerin yapılmadığını söyleyen, özellikle Kürt meselesindeki yaklaşımından dolayı 2000’li yıllarda tehditler alan Mehmet Avni Özgürel, kamuoyunda sıkça tartışılan MİT’çi gazeteciler konusunda da "Bunlar belli bir düzeyin üstünde gazeteciler" dediği 5-6 kişiyi bildiğini söylüyor

-Evet, size niçin MİT’çi gazeteci diyorlar?

Sebebini şöyle, sebebini değil de yani şöyle söyleyeyim. Bir, ben hiçbir kaynağımı açıklamadım şimdiye kadar. Onun için görüştüğüm insanlar bana itimat ederler. İki, kendi süzgecim var. Ben mesela şimdi idam cezası tartışmaları var. Bu istikamette tartışmanın nerden kaynaklandığına ilişkin konuşmaya kalksam konuşacağım şeyler var; ama yazmam, konuşmam. Üç, ‘Batı dünyasında şöyle bir şey vardır. Mısır piramitleri o kadar hassas yapılmış ki bu Ortadoğulu adamlar, Araplar bu zekâda olamazlar. Muhakkak uzaylılar yardım etti.’ Çünkü o yani… Bizim insanımız da, ‘bu adam zeki, yani aklını çalıştırıyor, doğru bir analiz yapıyor.’ ‘Hayır.’ ‘Bu MİT’çi.’ Oradan veya CIA’den ya da şuradan buradan öğreniyor.’ Hâlbuki hepimizin dikkatli okuyabildiğimiz takdirde açık kaynaklar zaten Türkiye’de yeteri kadar bilgi veriyor..."