İstihbarat yer tayini yapmış, Öcalan bombayla öldürülecekti. Devreye çok önemli bir siyasi ve Yalçın Küçük girdi.
Abone olİstihbarat, Öcalan'ın yerini nihayet belirlemiş dönemin hükümeti, yakalanması için düğmeye basmıştı.
Tansu Çiller, Öcalan'ın "ölü yada diri" mutlaka yakalanmasını istiyordu. Tüm istihbarat raporları incelendikten sonra Çiller, "bombalı saldırı" emri verdi; ancak bir şeyi hesap edememişti.
Başbakanlığın iki önemli isminden biri Öcalan için "bombalı tuzak" kurarken, diğeri haberi Şam'u uçurdu. Bu iddanın sahibi Yenişafak'ta Taha Kıvanç mahlasıyla yazılar yazan Fehmi Koru'ya ait.
Koru, Öcalan'ın Türkiye'ye iadesi öncesi gelişmeleri değerlendirdiği köşe yazısında dudak uçuklatan bir iddia ortaya atıyor. İşte Koru'nun o iddiası;
Raftan indirin bizimle paylaşın: Acaba devletin ilgili kurumlarından birinde 'Abdullah Öcalan'la yapılmış, ama yayın imkânı verilmemiş röportajlar' diye ayrı bir raf var mıdır? Varsa, o rafa yerleştirdikleri röportajları bizlerle paylaşmazlar mı?
Şimdilerde “O günlerdeki yöntemi izlemeliyiz” cümlesi eşliğinde övülen 'Şam süreci', hiç kuşkusuz hesaplı kitaplı bir çıkıştı Türk devleti açısından: Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla Ateş teftiş esnasında Reyhanlı'da 'gerekenin yapılacağını' söyleyerek Şam yönetimine gözdağı verdi önce, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de devamı getirdi.
Ardı çorap söküğü gibi geldi: Yıllardır Şam'da varlığına göz yumulan Abdullah Öcalan'a “Artık gitme vakti” dedi Muhaberat... Moskova'ya, Roma'ya, Atina'ya, oradan da Kenya ve İmralı'ya uzun yolculuğu başladı terör örgütü liderinin...
Gazete patronundan acı itiraf: Bir gazete patronuna, “Neden yayınlamadınız?” diye sorduğumda, cevap olarak ellerini kelepçelenmiş gibi bir duruma soktuğunu ve “Bunu göze alamazdım” dediğini hatırlıyorum.
Teybe kayıtlı iddialar: “Öcalan, soranlara, 'Bir siyasi, bir yakını aracılığıyla, 'Operasyon yapılacak, kaç' haberi gönderdi bana' diye anlatıp durdu Roma'da. Bu tür açıklamalar, Roma'ya gidip terör örgütü lideriyle görüşen Türk gazetecilerin dönüşte havaalanında el konulan teyplerinde de kayıtlıymış...”
Yazıdaki rümuzları açan bir gelişme yaşandı şu yakınlarda: Star yazarı Şamil Tayyar terör suçundan cezaevinde yatan Şemdin Sakık'ın kendisine gönderdiği bir mektubu yayımladı. Yazısının sonunda, kanlı bir teröristin sözleriyle ülkede başbakanlık yapmış birini ve bir siyasi tahlilciyi böylesine ağır bir ithamın tarafı haline getirmeyi doğru bulmadığını yazsa da, benim vaktiyle çok dolaylı anlatabildiğim iddia ilk kez isimlendirilmiş oldu.
Okuyalım: “Sakık, 1996 yılı bahar döneminde Zap karargahındayken Şam'da bulunan Öcalan'la görüşüyormuş, o esnada büyük gürültü olmuş, Öcalan kısa bir sessizlikten sonra 'Türkçe eğitim okuluna bombalı saldırıda bulundular' demiş! / Daha sonra kampta Öcalan, o bombalı eylemle ilgili militanlara şöyle demiş: Tansu Çiller bana bombalı suikast planladı. Mesut Yılmaz bu bilgiyi Avrupa'da bulunan Yalçın Küçük vasıtasıyla bana ulaştırdı, biz de tedbirimizi aldık.”
Bir dönemi eğrisi ve doğrusuyla öğrenmemiz için bu iddiaya da açıklık getirilmesi gerekiyor. Mesut Yılmaz ve Yalçın Küçük burada, röportajlar da el koyanların yerleştirdiği rafta. Hangisi ilk davranırsa kabulüm...