BIST 9.685
DOLAR 33,92
EURO 37,69
ALTIN 2.820,06
HABER /  GÜNCEL

Öcalan'ı çizen Ankara'nın elindeki silah

Terör örgütü PKK'nın sert direnişi hükümeti yeni önlemler almaya itti. Yeni anayasa sorunun çözülmesi yönende 'kırılma anı' olabilir.

Abone ol

Oktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Hükümet terörle mücadelede uzun ince bir yola çıkıyor. Oslo görüşmeleri yakın ve orta vadede tarihe karıştı. Kandil ve Öcalan defterden silindi. Yerin halkı muhatap alarak sorunu aşmayı düşünüyorlar.

PKK ile yöre halkının arasına duvar örmeyi hedefliyorlar. Yol haritasında Kürt kimliği ve özerklik yok. Yerel yönetimler güçlendirilecek. Ana kriter hak ve hukuk adaletinin sağlanması. Doğu ve batı arasında ayrım olmayacak. Fırsat eşitliği sağlanacak. Evrensel normlar işleyecek. Ankara'dan yansıyan fotoğraf bu şekilde.

10 maddelik yol haritası
PKK ile mücadele ve Kürt sorununa çözüm bulma konusunda, yeni stratejiler planlanıyor.. Erdoğan bu konuda 10 adımlı bir strateji geliştiriyor.Ayrıntılar için tıklayın...

"TÜRK SORUNU" HORTLUYOR

Hükümetin açılımda frene bastığı ortada. Kuşkusuz PKK'nın kışkırttığı kitlenin pervasız saldırıların etkisi büyük. Yakılan otobüsler, camı çerçevesi indirilen dükkanları gören kamuoyunun "nefret katsayısı" her geçen gün büyüyor. Sokaktaki vatandaş Nevruz'un kırıp dökmeyle bağlantısını doğal olarak kuramıyor.

ÖFKE MANŞETLERE YANSIDI

Nevruz gösterilerine gösterilen tepki bilinç altında ister istemez Kürt düşmanlığını tetikliyor. Ahmet Türk'e atılan yumruğa karşı verilen reaksiyon cılız kaldı. Dahası Sebahat Tuncel'e atılan tokat manşete "eline sağlık" olarak yansıyor.  Ya da "Polise atılan tokadın intikamını Kürt anne aldı" manşetiyle öfke boşalması sağlanıyor.

ÖNCE ZİHİNLERDE AYRILIK

"Kürt ulusu" inşası için ötekini "düşman belleme" stratejisi PKK açısından hedefine varmış görünüyor. Fiziki olarak ayrılmak isteyen PKK, öncelikle "zihinlerde ayrılmayı" hedefliyor. Şu ana kadar yaşanan gelişmeler de onların istediği şekilde devam ediyor. Daha büyük hayaller peşinde koşan örgütü, ana dil ve yerel yönetimlere özgürlüğün kesmeyeceği ortada. Sorunu uluslararası arenaya taşıyarak Ankara'ya baskı kurulmasını istiyorlar, ancak şu anki konjonktür onlardan yana değil.

ANA DİL PKK'YA YETER Mİ?

Dilini ve kültürünü rahatça konuşabileceği anadilde yazılı ve görsel yayınların serbest olduğu bir ortam, stalinist yapılanmayı öngören özerkliğe taban tabana zıt. Hükümetin "inkar" politikasını ortadan kaldırması yeterli olmayacak elbette.  "Statü" isteyen, "demokratik özerklik" kelimesini dilinden düşürmeyen onbinlerce insanını kaybeden İmralı, BDP ve Kandil hattının, yeni stratejiye gülüp geçeceği kuşkusuzdur.  

2012 AYAKLANMA YILI

BDP'li siyasilerden "meydan okuyan" "yıkıcı", "tehditkar", "kışkırtıcı" demeçler, birbiri ardına geliyor. Zincirlerinden boşanmış gibiler. Kandil'in "2012 final yılı olacak" söylemine paralel sözler duyuluyor. Ahmet Türk, "biz ölüme de hazırız" diyor.  Türk'e yapılan saldırıyla ilgili "Parlamentoyu ya onların başına yıkarız, ya da kendi başımıza yıkarız" diyen BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici gibi gözü kara olabiliyor.

HALK PKK'DAN NASIL KOPACAK?

Kandil'den gelen "panzerlerin altına atlayın" talimatıyla birlikte eş zamanlı açıklamalar, kitleyi hareketlendirdiği kesin. Yani taban ile tavan arasında ayrılık söz konusu değil şu ortamda. Devletin 2009'da başlattığı açılım sonrası "surda gedik açma" girişimi de sonuçsuz kaldı. BDP'den PKK'dan ayrılmasını beklemek şu ortamda imkansız.

PKK BARZANİ'Yİ DİNLER Mİ?

Güneydoğu'da oyların yüzde 40'ını oluşturan seçmeni Öcalan ve Kandil'den ayırmak mümkün mü? Mevcut ortamda çok zor gibi görünüyor. PKK'nın silah bırakması "Barzani'nin tavsiyelerine" bırakıldığı ortamda yaz aylarının çok daha sıcak geçeceğini gösteriyor. Umutlar PKK'yı çok uzun zamandır karşısına almayan ve almayacağını uygulamalarıyla gösteren Barzani'ye bağlanmış durumda.

YENİ ANAYASA OLMAZSA OLMAZ

Görüldüğü üzere hükümetin işi çok zor. Sorun kangrene dönmüş durumda. Sıkıntılı dönemin atlatılması adına yeni anayasa gibi bir fırsat önümüzde. Herkesi kucaklayan, sade anlaşılır toplumsal sözleşme hiç olmadığı kadar önem kazandı. Kendisini dışlanmış hisseden kesimlerin Ankara'ya duyduğu "güvensizlik", ve "samimi değiller" duygusunu törpüleyecektir.

ZOR AMA İMKANSIZ DEĞİL

Hak ve özgürlük penceresinin olabildiğince açık olduğu, evrensel kuralların işletildiği yönetim modeline sarılmaktan başka seçeneği yok. Böylesi talepler 75 milyon vatandaş için de bir şans aynı zamanda. Sekteye uğratılacak, çelme atılacak yeni yolda ilerlemek sabır, özveri, sağduyu ve dikkat istiyor. Çalkantılı sularda geminin kaptan köşkünde oturan ve ana akım seçmeni peşinden sürükleyen Başbakan Erdoğan'ı ağır bir yük bekliyor.