Çözüm sürecinin neresindeyiz? Abdullah Öcalan aslında ne istiyor, bundan sonra neler olacak?
Abone olVatan si yazarı Hüseyin Yayman çözüm sürecinde gelinen noktayı, Öcalan'ın asıl isteiğinin ne olduğunu ve bundan sonra yaşanacakları yazdı.
Öcalan'ın en büyük isteiğinin yasal güvence olduğunu söyleyen Yayman'a göre çatışmanın yeniden başlaması PKK'nın işine gelmez.
Öcalan’ın son açıklamasının asıl anlatmak istediği "süreci derinleştirmek ve hızlandırmak için yeniden ‘zorun rolü’nü göstermek" diyen Hüseyin Yayman, ileri sürülen çatışma kartının, taktik üretkenliğin bir sonucu olarak ileri sürüldüğünü söylüyor.
Yayman'a göre, gelinen noktada Hakan Fidan’ın adaya gazetecilerin gitmesi için Başbakan Erdoğan’ı ikna etmesiyle süreç hızlanacak ve müzakereler derinleşerek devam edecek.
Yayman'ın yazısı şöyle:
İLK GÜNLERDE KAMUOYU 3'E AYRILMIŞTI
BDP heyetinin 18. İmralı ziyareti hafta sonu yapıldı. Abdullah Öcalan’ın açıklaması eski tartışmayı yeniden ateşledi. Hatırlanacağı gibi ilk ziyaret 3 Ocak 2013’te yapıldı. Bu ziyaret müzakereler tarihinde yeni bir sayfa açmış ve adına ‘çözüm süreci’ denmişti. Çözüm sürecinin başladığı ilk günden kamuoyu üçe ayrılmıştı. Her hâl ve şartta karamsarlar, ihtiyatlı iyimserler ve her durumda iyimser olanlar.
Eski tartışma neydi? Diyalog başlamış olsa da taraflar sonunda savaşmaya yeniden başlayacaktı. Bu bloğun içinde iki tarafın şahinleri yer alıyor. Ne söylenirse söylensin, hangi adım atılırsa atılsın ‘kesin inançlı’ duruşlarını bozmuyorlar. Bozamayacakları da anlaşılıyor. Bu cephenin ana fikrini ‘tek yol savaş’ söylemi oluşturuyor.
ÖCALAN SAVAŞ KARTINI MI GÖSTERDİ?
İlk görüşmeden 18. görüşmeye gelinceye kadar aynı söylemi dile getirdiler. Son görüşme notları üzerinden de benzer tezler ileri sürüldü. Cumartesi günkü görüşmeden sonra pazar günü Lice’de iki askerin kaçırılması aynı tezlerin yüksek sesle dillendirilmesine neden oldu.
Peki gerçekten son durum ne? Kandil’in sürecin ilerleyişinden rahatsızlığı biliniyor. Zaten sözcüler her fırsatta bunu dile getiriyorlar. Ancak son mesajın iki farklı adresi var. Birincisi, bu tür gerilim söylemleriyle müzakere masasındaki Öcalan’ın eli sağlam tutulmaya çalışılıyor.
Diğer yandan örgüt kadrolarının gevşememesi ve çözülmemesi amaçlanıyor. Yani Kandil’in açıklamalarının ana hedefi çözüm sürecinin kendisi değil, örgütsel bütünlüğün korunması ve Öcalan’ın çözüm sürecinde elinin güçlü tutulması. Çünkü ‘örgütsel bütünlük’ örgüt ve Öcalan için sürecin varoluşsal unsurunu oluşturuyor. Son tahlilde PKK ne söylerse söylesin Öcalan’ın dediği olacaktır. Ancak Öcalan da örgütü boşa düşürecek hamlelerden uzak duracaktır.
BDP HEYETİ YERİNE DEVLET HEYETİ GİTTİ
Normal şartlar altında BDP heyeti geçen hafta görüşmeye gidecekti. Ancak son anda ortaya çıkan bir gelişme o ziyarete engel oldu. Çünkü adaya başka ziyaretçiler gitti. Aralarında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın olduğu kalabalık heyet önceki hafta adaya gitti. İddialara göre Öcalan’la uzun bir görüşme oldu. Bu ziyaretten sonra BDP heyetinin adaya gitmesi bekleniyordu. Ancak olmadı.
BDP heyetinin adaya neden gitmediği konusunda iki farklı görüş var. Birincisi normal şartlar altında ziyaret olacaktı ancak son anda Başbakan Erdoğan’la yapılması gereken bir buluşma gerçekleşmedi ve ziyaret ertelendi. İkinci teze göre ise devlet heyetinin ziyareti sırasında adada bir sorun çıktı ve görüşme gerçekleşmedi.
Normalde her ayın on beşine doğru yapılması gereken BDP heyetinin ziyareti ilk defa manidar biçimde uzadı. Seçimlerden sonra devlet heyeti iki defa Öcalan’la görüşürken BDP heyeti bir defa görüştü. Ailenin ziyareti de BDP’nin ziyaretinden sonraya bırakıldı.
ÖCALAN NE İSTİYOR?
Öcalan çözüm sürecinin sağlıklı biçimde yürüyebilmesi için en başta yasal güvence istiyor. BDP seçimden önce ilgili yasa teklifini hükümete iletti. İkincisi, adadaki bazı mahkûmların değiştirilmesini talep ediyor. Üçüncüsü, cezaevi koşullarının iyileştirilmesini ve son olarak da adaya gazetecilerin gelmesini arzuluyor. Öcalan bu talepleri uzun zamandır dile getiriyor. Öcalan’ın bu talepleri yanında PKK’nın da bazı istekleri var.
Kandil’in talepleri arasında hâlen sürmekte olan karakolların yapımının durdurulması olmak üzere, baraj inşaatları ve özerklik meselesi var. Devlet heyeti bu talepleri her defasında not ediyor ve Ankara’ya taşıyor. Ancak önce Gezi Parkı sonra 17 Aralık süreciyle birlikte hükümetin önceliklerinin değişmesi, süreci zora sokuyor.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Öcalan’ın son açıklaması süreci derinleştirmek ve hızlandırmak için yeniden ‘zorun rolü’nü göstermek istemesinden kaynaklanıyor. Ancak çatışmaların yeniden başlaması PKK’nın işine gelmez. Çünkü Rojava’da alanda olan örgütün, ayrıca Türkiye’de yeniden eylem başlatması tüm kazanımların kaybına neden olabilir.
Son tahlilde Öcalan, 18. görüşmede ilk defa farklı bir hissiyatla konuşmuş olsa da süreç, kazanımlarıyla yoluna devam ediyor. Çatışma kartı, taktik üretkenliğin bir sonucu olarak ileri sürülse de stratejide şimdilik bir değişiklik bulunmuyor.
Geldiğimiz noktada Hakan Fidan’ın adaya gazetecilerin gitmesi için Başbakan Erdoğan’ı ikna etmesiyle süreç hızlanacak ve müzakereler derinleşerek devam edecektir.