Tek muhatap, tek görüşmeci, tek söz sahibi Öcalan olacak. Ne örgüt içinde ne de BDP'de Öcalan'a karşı durabilmesi mümkün değil.
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Kürt hareketinde Öcalan'a karşı durabilecek bir irade henüz oluşmadı. Yaklayık iki aylık sürede yaşananlar gösterdi ki süreci İmralı'nın adımları belirleyecek. Öcalansız yıllara alışan terör örgütü, henüz Öcalan'a rağmen hareket edebilecek dinamiğe kavuşmadı.
SIKILI YUMRUKLAR
BDP'lilerin "bilenmiş" ve "keskin" söylemlerinin aksine Öcalan daha sakin bir dil kullanıyor. Yılların alışkanlığı ile Ankara, "olağan şüpheli", "devlet sanık sandalyesine" oturtuluyor. BDP kurmaylarından bardağın dolu değil boş tarafını görüyoruz. Zehir zemberek açıklamalar, kafa karıştıran demeçlere şahit oluyoruz bu dönemde.
İkinci İmralı heyetinde yer alan Pervin Buldan'ın iki hafta önce "Erdoğan'ın Kenan Evren ve Tansu Çiller'den hiçbir farkının olmadığının altını çizmek istiyorum" sözü hala hafızalarda.
SİNDİRE SİNDİRE
Peki böylesine politize olmuş bir hareketin sıkılı yumruklarını nasıl açılır? İktidarın onca çabasına rağmen bunu başaramadığı ortada. Geriye tek bir isim kalıyor o da Öcalan.
Aralık ayında İmralı'ya kamp kuran MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın katıldığı görüşmelerle devlet yeni bir süreç başlattı. "Merdiven stratejisi", her iki tarafın sürece alıştırılmasını içeriyor aynı zamanda. Sindirimi zor konular basamakların teker teker çıkılmasıyla mümkün görünüyor. Erdoğan'ın sağ kolu Yalçın Akdoğan'ın yazılarından sürecin başında "Kandil Öcalan'ı boşa düşürmemeli" diyordu.
ÖCALAN'A UZUN VADEDE EV HAPSİ Mİ?
İki tarafın hazırladıkları yol haritasında eğer doğruysa demokratik özerklik ya da alternatif yönetim biçimi yok. Oluşturulan defterde Anayasal vatandaşlık, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi var. Ancak Öcalan'a ev hapsinin masada olduğu ve uzun vadede hayata geçirileceği söyeniyor. Öcalan ile yürütülen görüşmelerden gelen olumlu sinyallerin, Erdoğan'ı cesaretlendirdiği anlaşılıyor. Gerçekte ise süreci tam olarak başlatan görüşmelerin net içeriğini kimse bilmiyor.
"BEBEK KATİLİ" NASIL "BARIŞ ELÇİSİ" OLDU?
İster taktik ister samimi deyin İmralı, "ılımlı mesajlar" veriyor. Kamuoyuna "bebek katili" olarak sunulan Öcalan'ın "barış elçisi" konumuna gelmesi hayli çarpıcı bir durum. Öcalan dağdakilerin de askere gidecek gençlerin de anne ve babalarının da umudu olarak lanse ediliyor. Çok değil 4-5 yıl önce bugünlerin hayali bile mümkün değildi.
"İmralı AKP’nin kendine göre uydurduğu çözüm ile ilgili Kâbe’si haline gelmiştir!” sözleriyle MHP'li Faruk Bal, karşı konulamaz gücün vardığı noktayı, "kışkırtıcı" ve bir o kadar "tahripkar" bir dille özetliyor. İnisiyafin İmralı'da olduğu eleştirisi aslında çok da yanlış düşmüyor.
TALEPLER REVİZE EDİLİYOR
23 Ocak'ta BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şunları söylüyordu:"Bütün o bedelleri ödemiş, o değerleri yaratmış aileleri rencide edecek tek bir çözümün ne tarafı oluruz, ne de destekçisi oluruz."
MODEL TARTIŞILABİLİR
Aradan bir ay geçtikten sonra Demirtaş, "Bir modelin hayata geçirilmesi tartışılabilir. Ama Kürtlerin statü talebinden vazgeçmesi mümkün değil" diyordu. Daha önce "olmazsa olmaz" taleplerin esneyebileceği anlaşıldı.
ÖCALAN'A TESLİMİYET
İkinci İmralı görüşmesinden sonra Demirtaş, "Akan kanın durması; hükümet ile Sayın Öcalan'ın varacağı mutabakata bağlıdır. Bunun başka yolu, başka çaresi olmadığı için desteklemek durumundayız." diyordu. Görüldüğü üzere Öcalan sürecin tek aktörü, BDP ancak mesajları getirip götüren aracı konumunda.
Bir başka ayrıntı da İmralı'ya gidecek heyet krizinde aşandı. Hükümete rest çeken iddialı lafları sıralayan BDP'liler Öcalan'ın önerisiyle yelkenleri yine suya indirdi.
"BİZ KARAR VERİRİZ"
Sırrı Sakık'ın 16 Şubat'ta "İmralı'ya kimin gideceğine biz karar veririz. Başka siyasi parti veremez. Bir siyasi partiyiz, kurumuz ve kendi işleyişimizi de kendimiz belirleriz." diyerek meydan okuyordu. Öcalan'ın devreye girmesiyle BDP'den "Öcalan'ın sorun çözücü, tıkanıklığı aşıcı yaklaşımını değerlendirdik" açıklaması geldi.
Öcalan'a açıktan tavır almak ne BDP de ne PKK'da mümkün değil. HPG komutanı Nureddin Sofi'nin "Biz askeri bir gücüz, önder APO’nun emrindeyiz" açıklaması da bu anlamda değerlendiriliyor. İktidar partisi, "aykırı taleplerde" bulunmadığı iddia edilen Öcalan'ın peşinden koştuğu kitleyi ikna edebileceği umuduna sarılmış durumda.