Kimin devlet adına kimin devlete karşı savaştığı belli değil. Öcalan'ın 12 Eylül öncesindeki faaliyetleri şaşırttı.
Abone ol12 Mart sıkıyönetim döneminin ünlü askerî savcısı
1972 savcısı Baki Tuğ 12 Mart muhtırası ve sonrasına ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Tuğ, Türkiye'de Marksist-Leninist bir düzen kurmayı amaçlayan sivillerin orduya genç subaylar vasıtasıyla girdiğini söyledi.
Tuğ'un bir diğer çarpıcı iddiası Abdullah Öcalan ile ilgiliydi. Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın siyasal bilgiler fakültesi öğrencisi iken gözaltına alındıktan sonra soruşturmasını yürüten isimdi.
Tuğ, mahkeme sürecinde Öcalan'la ilgili gerekçeyi değiştirdiği iddialarının hatırlatılması üzerine, "Savcı her zaman suçun vasfını değiştirebilir. Mahkemede ifadeler dinlendikten sonra suç başkalaşabilir." dedi.
İstihbarat birimlerinin o dönemde Öcalan'dan faydalanıp faydalanmadığı sorusu üzerine de "Devlet herkesten bilgi alabilir, Öcalan'dan da almış olabilir. Öcalan'ın hanımı Kesire Öcalan Milli İstihbarat Teşkilatı'nda görev yapan Ali Yıldırım'ın kızı. MİT'te çalışan bir adamın kızıyla evlenen adam herhalde MİT'te çalışıyor diye düşünülebilir..." ifadelerini kullandı. Öcalan'ın 1980'den önce Devrimci Doğu Kültür Ocakları gibi Kürt örgütlere karşı mücadele ettiğini doğrulayan Tuğ,
"Türkiye'nin bir Hizbullah pratiği var. Apocular da o dönemde kullanılmış olabilir mi?" sorusuna şu cevabı verdi: "Devlet eğer bir güce karşı başka bir şeyi kullanmak isterse bunlar olur. Gayet normaldir. Bu, devletin uyguladığı stratejidir."
(Zaman)