Abdullah Öcalan'ın Çarşamba günü avukatları ile yaptığı görüşmenin notları örgüte yakın internet sitelerinde yayılandı.
Abone olİmralı'da ömür boyu hapis cezası çeken PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan, önemli bir sürece girildiğini belirterek, "15 Haziran'dan sonra süreç ya büyük bir anlaşmaya, ya da büyük bir savaşa evrilecektir. Eğer büyük bir savaş çıkarsa hükümet 3 ay bile dayanamaz" dedi.
Abdullah Öcalan'ın Çarşamba günü avukatları ile yaptığı görüşmenin notları örgüte yakın internet sitelerinde yayılandı. Türkiye'de, MHP ve CHP'nin temsil ettiği milliyetçi- ulusalcı blok ile Ak Parti'nin temsil ettiği İslamcı- Türkçü blok olduğunu ileri süren Öcalan şu görüşleri dile getirdi:
"Bizim geliştirdiğimiz üçüncü blok milliyetçilik, dincilik, etnikçilik, mezhepçilik değil demokratik toplumsalcılığı esas alan demokratik ulus bloğudur. Bahsettiğim iki bloğun yanında üçüncü bir blok, üçüncü bir yoldur. Yıllardır bu bloktan bahsediyorum, 'Apodur söyler, genel geçer şeylerdir' denildi, ciddiye alınmadı, gereği yapılmadı. Oysa zamanında bu hayata geçirilmiş olsaydı şimdi iktidar ortağı olunurdu. Sanırım CHP, şimdilerde yeni yeni burada yaptığımız görüşmelerin önemini farketmiş görünüyor. Tekrar söylüyorum, burada heyetle görüşmelerimiz kapsamlıdır, derinliklidir. Ben bu sürece demokratik anayasal çözüm süreci demiştim. Eğer hükümet bu çözüm sürecine gelmezse, büyük bir savaş çıkarsa üç ay bile dayanamaz."
ABD'Yİ UYARIYORUM, BEN ŞEYH SAİT DEĞİLİM
Önemli bir süreçten geçildiğini söyleyen Öcalan, 15 Haziran'dan sonra eğer anlaşma olursa, Kürtlerin tarihteki ilk büyük anlaşması olacağını belirterek şöyle dedi:
"Bu yaz çok önemlidir, bazı ilkleri yaşayacağımız tarihi önemde olan bir yaza gireceğiz. 18 yıldır frenliyordum, deyim yerindeyse savaşı soğutuyordum. ABD'yi uyarıyorum. ABD de bilsin ki devir değişti, Kürtler eski Kürtler değildir, ben de Şeyh Sait değilim. Kürtlerin özgürlük mücadelesini artık hiçbir güç engelleyemez. Bu adaya (İmralı) tarihte hep isyan eden, etmek isteyen prensleri, liderleri getirdiler. Burada onları ölüme terk ederek isyanlarını bu şekilde bastıracaklarını hesaplıyorlardı. 27 Mayıs sonrası Menderes'i de buraya getirdiler."
HEYETLE GÖRÜŞMELERİM CİDDİ GÖRÜŞMELERDİR
İmralı'da devleti temsil eden heyet ile görüşmelerine de değinen Abdullah Öcalan, heyetin ciddi olduğunu, heyette devletin ciddi kurumlarının temsilcileri olduğunu, devlete etki edebilecek güçte bir heyet olduğunu vurguladı. Kendisi ile görüşen heyetin devlete, siyasi partilere, topluma etki edecek nüfuzu olduğunu ama henüz devlete, siyasi partilere, topluma etki etmediklerini söyleyen Öcalan şöyle konuştu:
"Burada yaptığımız görüşmelere ilişkin birkaç şey söyleyeyim. Burada yaptığım görüşmeler nitelikli görüşmelerdir, anlamlı görüşmelerdir. Ciddi görüşmelerdir. Benimle görüşmeye gelen heyet, görüşmenin ciddiyetinin farkında, her geçen gün daha da farkına varıyor diyebilirim. Bu konuda ihtiyatlı davranmak istiyorum, önümü görmek istiyorum. Önceki deneyimler var, tek taraflı adımlar atmak istemiyorum. Geçmiş deneyimler beni böyle davranmak zorunda bıraktırıyor. Her türlü olasılığı değerlendirme, gözönünde bulundurma zorunda olduğumu biliyorum. Geçmişte Özal'ın, Erbakan'ın, Ecevit'in başına gelenler beni böyle davranmaya itiyor. Ben gerçekçi bir adamım. Umutluyum ya da değilim diyemem"
ÖZAL'LA, ERBAKAN'LA, ECEVİT'LE ÇÖZECEKTİK
Geçmişte Cumhurbaşkanı Turgut Özal, daha Sonra Başbakanlar Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit'le anlaşma noktasına kadar geldiklerini öne süren Abdullah Öcalan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özal'la çok umutluyduk. Gerillaya silahları bıraktırmaya hazırlanıyorduk. 1993'te 'tamam, çözüm gelişiyor, herşey tamam' diyorduk. Ama bir gün sonra Özal rap diye öldü. Yine bilinen o Erbakan süreci var, onunla da bir çözüm geliştirecektik. Bu konularda ciddiydi. Onu da hemen ertesinde devirdiler. O Suriyeli Haddam da bunları tekrar gazetede söylemiş, doğru söylüyor. 2000'lerde ise Ecevit'in durumu yine öyle. O da çözüm geliştirmek istiyordu, onu da devirdiler, yere yığdılar, felç ettiler. Ben heyete de Özal, Erbakan, Ecevit'in başına gelenleri hatırlattım. Dedim ki 'siz şimdi burada benimle görüşüyorsunuz, yarın size de benzeri bir durum gerçekleştirebilirler. Özal, Erbakan, Ecevit'e yaptıklarını size de yapabilirler.' İç, dış bir sürü odak bu sürecin gelişmesini engellemek istiyor, isteyebilir. Buna dördüncü kez arabayı devirmek denir, ben bu riski göze alamam. 15 Haziran'a kadar bekleyeceğim"
'İÇ SAVAŞ OLURSA HERKES ETKİLENİR'
PKK elebaşı Öcalan, daha önce 15 Haziran'dan sonra 'ya büyük anlaşma olur ya da topyekün büyük bir savaş olabilir, kıyamet kopar' dediğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Hem kırda hem şehirde topyekün bir halk savaşı gelişebilir. Bunun da sonuçları çok ağır olur. Böyle halk savaşı sokaklarda, şehirlerde her yerde olur, hatta iç savaş olabilir, demiştim. Tekrar söylüyorum iç savaş olursa bundan yanlızca Kürtler etkilenmez, herkes etkilenir. Zerre kadar onuru olan her Kürdün bir saat bile beklemeye tahammülü kalmaz. Kürtlere açık açık söylüyorum. Böyle bir durumda da burada beni ölmüş bilsinler, burada pratik önderlik yapamam. Daha bir aydan fazla zaman var"